Ertesi sabah Changbin erken uyandığı için ayılmak için önce tuvalete giderken ardından da mutfağa geçti.
Felix de Changbin'den yarım saat sonra uyanmış ve o da ilk önce tuvalete sonra mutfağa geçti. Kahvaltı hazırlayan Changbin'i görmüş ve hemen ne yaptığına bakmak için yanına yaklaştı.
Gülerek konuştu. "Senin kadar yetenekli olmayabilirim ama ben de bir şeyler yapmayı biliyorum."
Felix de bununla beraber güldü. "Yardım lazım mı hyung?"
Kafa salladı. "Daha ayılamamışsın, salonda ayıl sonra sofrayı hazırlamaya gelirsin."
Felix hyungunun götüne hafifçe vurup belinden sarılarak uğraştı ve salona geçti. Kumandayı eline aldı ve televizyonda izleyecek bir şeyler aramaya başladı.
Sonra aklına abisi gelince telefonunu alıp onu aramıştı. Daha uyuyan Chan telefonunun sesiyle uyandı.
"Abi?"
Chan uykulu sesiyle yatakta dönerken konuştu. "Hm?"
"Uyuyor muydun?"
Chan yatakta dikleşti. "Yeni uyandım. Günaydın."
Felix gülümsedi. "Günaydın abii. Nasılsın? Naptınız dün akşam?"
Chan ağrıyan başını tuttu. Sadece içtiklerini hatırlıyordu. Birkaç konuşma hatırlıyordu ama silikti onlar da. Gerisi yoktu.
"İyiyim, akşam içtik sonra da direkt uyuduk zaten."
Felix içeceklerini biliyordu ama abisinin konuşma tonundan abisinin akşam sarhoş olduğunu anlamıştı.
"Ben dün akşam aramadım mı seni?"
"Yok. Birini mi aradın yoksa?"
Chan daha çok ağrıyan başıyla yüzünü ekşitti. "Hatırlamıyorum ki. Neyse ben kendime bi' geleyim tekrar konuşuruz güzelim, tamam mı?"
"Tamam abii, Minho abiye ve Hyunjin'e selam söyle."
Chan kardeşini onaylayıp telefonu kapattı. Çoktan uyanan ikili mutfakta oturmuş hem kahvaltı yapıyor hem de sohbet ediyorlardı.
"Oo kimler uyanmış."
Chan etrafında Minho'ya atacak bir şey aradı ama mutfakta tehlikeli olacağını fark edince vazgeçti. "Beni niye beklemediniz?"
Minho yüzünde alaycı ifadeyle büyüğüne baktı. "İstemedik. Sen gitsene."
Hyunjin yemeğini yerken ikisine kıkırdıyordu.
"Hyung sana da tabak koyduk, gel de Minho hyung hepsini yemeden bir şeyler atıştır."
Chan, Hyunjin'in dediğiyle yanına doğru ilerledi ve oturdu. "Başım ağrıyor, ilaç var mı?"
"Bak, bul."
"Bu sabah niye böyle bu?"
Chan, Hyunjin'e sorduğu soruyla kafasını salladı gülerken.
"Dün gece ben Felix'i aramadım mı?"
Hyunjin kafasını salladı. "Yok, onun yerine başka biriyle görüşmeye karar verdin."
Chan kaşlarını kaldırdı. Hatırlamaya çalışıyordu. "Kim?"
Minho konuştu. "Seungmin. Hatta özledim dedin çocuğa. Mal."
Chan gözlerini kocaman açtı. "Ne?"
"Tam olarak özledim demedin. Sana hyung dedi sen de bana hyung deme, dedin. Sonra da 'Seni de özliyim mi?' dedin çocuğa. Minho hyung alıp kapattı telefonu."