11. Bölüm

3.1K 195 80
                                    

Selam!
Sözümde durdum ve 14. Bin okunmaya özel bölümü gece tamamlayıp sizlere sunuyorum. Şayet beğenirseniz ☆ a basmanızı rica ediyorum. Yorumlarda fikrinizi belirtirseniz de hiç fena olmaz. Zira merak ediyorum düşüncelerinizi. Ama kuru kuru okuyup geçdiğinizde zannediyorum ki yazdıklarım satırlarda hiç de iyi değilim bu konuda neyse anlattım derdimi. Keyifli okumalar diliyorum

Mustafa, at arabasına yunağa gidecek öteberileri yükledi. Kadir de dahil çocukları da arabanın arkasına oturttu. Hatiçe ardları sıra gelecekti, beklemedi bu sebepten. At arabasının tekerleği toprak yolu eze eze dönerek ilerlerken evden yana döndü baktı. Git gide tenhalaşıyorlardı. Bugün Çolak Ağa, kim bilir yarınsa Kadir giderdi. İçini bir hüzün kapladı.
Burukça çocuklara baktı. Kendi aralarında bir oyun tutturmuş gidiyorlardı.

"Hişşt! Uslu durun bakem! Arabadan düşüverirseniz gorürsünüz gününüzü o vakit!"

"Emme buba, oyun oynuyoh."

İbrahim bu tür konularda itiraz etmekten geri durmazdı. Kızıyordu kızmasına ama Mustafa, bilakis sevimli de bulunurdu.

"Eee... benim ahıllı oğlum, gafan gözün düşüp, şişincik de oynuyoh deyip lafımı hiç edecen mi?"

Yetmişti bu uyarı İbrahim ve çocuklara. Kimse Mustafa'nın sözünün üstüne söz söyleyemedi, suskunluğun etekleri arkasına saklandılar.

Mustafa, toprak evlerin arasındaki yoldan çıkıp
ağır usul köy meydanına sapan uzun ince toprak yola saptı at arabası. Meydandan çıkıp dere bağrına doğru ilerletti hayvanı..

Uzaktan görünen kireç boyalı, derme çatma, bir göz odalı yapıyı gösterdi Kadir'e, Mustafa.
"Aha bizim yunah da şo görünen yer Gadir. Sizin köyde de yunah var mıdır?"

Omuz büktü oğlan. "Varmış Mustafa emmi, emme ben heç getmedim."

Sözlerini bitirir bitirmez İbrahim dirseğiyle dürttü Kadir'i, "Niye la, sen niye heç gitmedin ki? Bizim anamız her gün getirir bizi..."

Çocuk donuktu.

Zeynep atıldı İbrahim'in lafının üstüne, "Uydurma İboç! Anam nerde her gün getirirmiş? Ne vakit çamaşır günü olur, çimme zamanı olur o vakit düşer peşine gelirik!"

İbrahim, Zeynep'in sözlerini hiç duymamış gibi yapıp yine Kadir'i dürttü, "Essahtan heç yunağa gitmedin mi?"

"Gitmedim!"

"Ana! Niye ki la?"

Kocaman bir yumru geldi küçücük boğazına oturdu. Ela gözleri boncuk boncuk oldu oğlanın. Ağlamamak için dişlerini olanca gücüyle sıkıyor, çenesi kırılacak gibi ağrıyordu. Bir anda kendini zaptetmekten vazgeçti Kadir. Bendi yıkılmış sular gibiydi şimdi. Hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. Oğlanın ağlama sesine atın gemini çekip durdurdu arabayı Mustafa.

Sinirli iki adımda İbrahim'in karşısına dikildi Mustafa, "Ne dedin de oğlanı ağlattın ibram!" Sesinin hiddetinden iki büklüm büzüldü İbrahim. Sahi ne söylemişti de ağlamıştı Kadir? Bilemedi ki suçunu oglancık pustu kaldı orada öylece.

Kadir iki gözünü çabucak kuruladı.

"Emmi, o bir şey demedi ben ağladım..."

Şaşırdı Mustafa, "Sebep?"

"Ağladım işte!"

"Bir yerin mi acır, ağrı mı sapladı acep?"

"Yok emmi," dedi mahcupça Kadir. "Anam yoh ya benim, heç yunağa getiren olmadı beni... Ondan sebep ağlarım."

Bir Kara Sevda Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin