Should've Been Me

231 17 44
                                    

Öncelikle bu bölümde bazı okuyucuları rahatsız edebilecek İntih*ra meyilli düşünceler ya da girişimler var... Eğer rahatsız olacağınızı düşünüyorsanız lütfen okumayın!:(

Shoto'nun ağzından

Bakugou kaçırılalı birkaç saat oldu.

Yurda gelmiştik.
Yaralılar hastanedeydi, şükürler olsun ki ciddi durumda olan kimse yoktu. 1/A'dan yaralanan da yoktu, Kaibara sayesinde.

Yurda geldiğimizde kimseye bakmadan kendi odama girdim. Kimsenin yüzüne bakabilecek durumda değildim. Özellikle de Bakugou'nun kaçırıldığını duyunca Midoriya, Kirishima ve diğerlerinin tepkilerini gördükten sonra.

Hepsinin benim hakkımda akıllarından geçen şey belliydi;

Zayıf.

Güçsüz.

Yetersiz.

Aynı babamın söylediği gibi. İsraftan başka bir şey değilim.

All Might'ın varisi ve Endevour'un oğlu olmama rağmen Bakugou'yu koruyamamıştım, hiçbir şey yapamamıştım.

Hayır, bu benim suçum değil sayıca üstünlerdi. Başaramayacağım belliydi.

Senin hatan.
Güçsüzdün.
Kendini boş sözlerle avutuyorsun, herkes biliyor.

-Kapa çeneni... Bu doğru değil...

Kafamı biraz rahatlatabilmek ve berbat düşüncelerimden uzaklaşmak için hava almam gerek. U.A. yurdunun üstünde teras ya da balkon tarzı -her ne deniyorsa- bir yer var. Pencere yetersiz.
Eğer şanslıysam kimse ortak salonda değildir ve rahatça gidebilirim.
Kapıyı ses çıkarmadan açarak kendimi odadan dışarıya attım. Yanımdaki odanın kapısının açık olması ve içerinin boş olması canımı acıtmıştı.
Odayı görmezden gelmeye çalışarak adımlarımı hızlandırdım. Sonunda kaldığımız odaların bulunduğu kapıdan da çıkmayı başarabilmiştim. Yukarıya çıkarken hâlâ kafamda aynı sözler dönüyordu ve her geçen dakika sesleri umursamamak daha da zorlaşıyordu.
Sonunda son katın kapısına geldiğimde kapıyı biraz hava alabileceğimin verdiği rahatlıkla açtım. Açar açmaz yüzüme esen rüzgar biraz olsun düşüncelerimden uzaklaşmamı sağlamıştı ama uzun sürmedi.

Bakugou şu an nasıldı?
İyi miydi?
Ona zarar vermişler miydi?

Son soru nefes alamama neden oluyordu. Onun benim aptallığım yüzünden acı çekmesi en son isteyebileceğim şey bile değildi.

Onun yerine acı çekmesi gereken kişi bendim.

Biraz yürüyerek alanın sonuna ulaştım. Bina yüksek olmasına rağmen demirler hiç de yüksek değildi. Kolaylıkla atlanabilir. Kapı da aynı şekilde kolayca açılabiliyor.

Artık son vermenin zamanı değil mi?

Son vermek, tüm her şeye.
Birkaç saniye her şeye son vermek gerçekten kulağa hoş gelmişti. Belki o zaman anneme ve abime kavuşabilirdim.
Ama onlar beni ister miydi?
Şu ana kadar neredeyse tüm hayatımı onların intikamını almaya, babama ise hak ettiğini yaşatmak için yaşamıştım. Onları görünce ne diyecektim?
Kaldı ki Bakugou'yu daha kurtaramamıştım bile.
Benim yüzümden belki acı çekiyordu ve ben burada sırf bencilliğimden hayatıma son verip huzura kavuşmaktan bahsediyordum.
Hayır, şimdi olmaz. Yapmam gereken çok fazla şey var.

-Hey, Todoroki?

Arkamdan gelen sesle beraber irkildim ve sesin sahibine döndüm.

-Kirishima?

-Dostum, sen iyi misin? Öyle bi bakıyorsun ki aşağıya sanki...

-Oh, hayır yani biraz hava almaya ihtiyacım vardı sadece...

-Ahh, anlıyorum.

Bir şey mi söylemek istiyor?

-Peki, neden buradasın? Sen de mi hava almak için?

-Evet ama hayır... Ben aslında Ahh... Nasıl demeliyim bilmiyorum...

-?

-Tamam, direkt söyleyeceğim. Bakugou'yu kurtarmak istiyoruz ve bunun için olabildiğince kişinin yardımına ihtiyacımız var...

Eheee bölüm bittiii
pek de uzun bir bölüm olmadı sanırım woemspwdmsşeşfmd
Okuduğunuz için teşekkür ederimmm
Oylamayı unutmayınnn
Kendinize iyi bakınn
Ilysm<3333

What A Waste~ TodoBakuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin