14- Kasvet

736 61 41
                                    

Cöktügüm yerden kalkıp etrafa baktım. Ne kadar zaman gecmisti bi fikrim yoktu. Aglaya aglaya yola düstüm. Geldigim yolu unutmamam suan beni motive etmiyordu.

Aksam karanliginda herkesin unuttugu sokaklarda yürüyordum. Yine tek basıma kalmıştım. Kapı gibi güvencem vardi. Ömer vardi. Nerede simdi Ömer? Yasiyor mu sence? Dedi icimdeki ses.

Yasiyor olsun. Tek istegim bu.

Evin acık kapısını görünce kosa kosa önüne geldim. Devrilmis sandalyede Ömer duruyordu. Baglamıslardı. Etrafi kolacan edip dibine kostum.

"Ömer. Ömer nolur yasıyor ol. Nolur." korkudan dokunamıyordum. Elimi yüzüne koydum. Hala sıcaktı. Saclarına götürdüm elimi.

Annemin babamin oksamadıgı gibi oksadım. Yasam perisi olmak istedim o an. Ona kendi hayatımdan vermek istedim.

Öyle dokunayım, uyansın istedim. Geceleri gelip fısıldayım, bir tek o duysun.

Bas ucundan kalkip sandalyeye baglı kollarını cözdüm. Uyanır gibiydi. Ikındı. Burusturdugu yüzüne baktım. İsler ne ara buraya gelmisti..

"Ömer.. Cok sükür." Cıktı dudaklarımın arasından. Onu kaldırmam lazımdı ama bir yerleri kırık olabilirdi. "Agrın var mı?" dedim.

Yüzüme baktı. "Kolum." dedi zorlukla. Ikındı. "Altta kaldı."

Yavas ama acil hareketlerle kendini kaldırdım ve kolunu düzelttim. Yere uzandı. Ayaga kalktım. Basimi ellerimin arasina aldim. Gözüm mutfaga takildi. Tezgaha ilerleyip hızla su doldurdum.

Geri dönüp önünde egildim. "Biraz basını kaldır." Kapadıgı gözlerini acıp bana baktı. Dirseklerinden yardım alıp basını kaldırdı.

Suyu icirirken gözlerim doldu. Ezra yoktu. Ezra'ya dair bir sey yoktu evde. Evin kapısı acık gitmislerdi.

Suyu icirmeyi birakip yere oturdum. Aglamaya basladıgımda onun sesini duydum. "Aglama."

Gözleri kapalı bir sekilde yerdeydi ve iyi olduguna emin olmadıgım bir sebeple karnını tutuyordu.

"Bana emir verme. Her seyi anlatmani istiyorum." dedim. Ona bir seyler yapmıs olmalari ihtimali canımı acıtıyordu.

"Gayet normal bir sekilde evden cıktım ve geri geldigimde yarı ıslak bir sekilde beni yolladın. Kim oldugunu bilmedigim adamlar beni kovaladı." dedim ardından. Tepki vermiyordu.

"Sen de bu kadar duygusuz olma, aglaman icin birilerinin ölmesine gerek yok." diyerek kalktım. Evin kapısını kapatmaya calıstım ama gıcırdayıp kapanmadı.

Kapıyı sertce carptım ama bu sefer daha büyük hasar aldı. "Sikeyim ya. Bir bu eksikti basıma." diye söyledim. Öfkeyle karısık üzüntü icerisindeydim.

Kalbim güm güm atıyordu.

Esen rüzgar sanki ruhuma degerken oralarda gezindi ve donmus kalbime rastladi. Buz kütlesinden bir parca. Atmayı durdurmus.

Kıvırcık dağınık sacları vardı. Yavasca telefonundan kafasını kaldırdı ve odaklanmış gibi bana baktı.

Civi civiyi sökermis ya, rüzgar daha da sert esmeye baslamıs. Daha da sert, daha da derken bir ise yaramamıs. Donmus kalbime bir faydası olmadıgı gibi icimi de sogutmus.

Yavas bir sekilde bana yaklastıgını hissettim. "Niye?." diye sordu. "Hosuna gitmedim mi?"

Buz olmusum.

Cam kırılma sesini bilirsiniz.. Öyle kırılmıs o buz kütlesi de. Tekmelemisler.

"Annen seni terk etti."

bodrumun beş katı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin