Nöbetçi öğrenci bana okulu gezdirirken okuldaki insanlar hakkında da bilgi veriyordu. "Şu kızlar istisnasiz her seye gülerler, şu aralarındaki siyah saclı olan var ya, o her şeye sinirlenir ona pek çatmanı tavsiye etmem."
Tam o sırada gözüm köşedeki arkadaş grubuna çarptı. "Onlar, onların bi foyası yok mu?"
Kız gösterdiğim yere baktı. Ve kulağıma eğilip fısıldadı. "Şu en köşede duran, kimseyle konuşmayan çocuk var ya. O biraz sıkıntılıdır. Yanlarında durur ama biriyle bile konustuguna henüz sahit olmadim."
Belki benimle konusurdu? Sonucta maceracı bir insandım. Yerine gelince.
"Yakısıklıymıs." deyip koridorun diger tarafına dönüyordum ki kız kolumu tuttu. "İyi seyler sezmiyorum ben o cocuktan." dedi, ve önümde yürümeye basladı.
Arkamı dönüp ona baktım. Kıvırcık dağınık sacları vardı. Yavasca telefonundan kafasını kaldırdı ve odaklanmış gibi bana baktı. Gözlerimin fal tası gibi acıldıgına emindim.
Benim daha varlığımı bilmeden nasıl birden bana kitlendi anlamamıştım. Dudaklarının hafifce kıvrıldıgını gördüm bu uzaklıktan. Hemen önüme dönüp kızın pesine yürüdüm.
"Sınıfın 11-E."dedi. "Sana yerini birazdan gösteririm." Kartına baktım. Elif Dikmen. Elif. Tamam bunu aklımda tutabilirdim.
"Sen hangi sınıftaydın?" Elindeki kagıtları düzenlemeyi birakip bana baktı. "Sınıfta pek durmam genellikle görevliyim. Beni giriste bulabilirsin." dedi. Sonrasında gülümsedi.
*
"Son dakikalar serbestsiniz cocuklar, sonucta bugün ilk gün."
İlk ders sonunda bitiyordu. Sınıfta birden ses kalabalığı olmaya basladı tabi ki. Hocadan izin alıp sınıftan cıktım. Bes dakika sonra cıkarsın falan demeden izin vermisti. Hayır yani okulu birden silahli adamlar bassa ve ilk beni görüp öldürseler o sucluydu.
Elif, lavabonun 2. katta oldugunu söylemisti. Biz ücüncüdeydik. Koridorun sonundaki merdivenlerden inip yürümeye basladim. O sırada önünden gectigim müdür odasının kapısı hafif aralikti.
İceridense sesler geliyordu.Müdürün dokuzuncu sınıfları dolastıgını sanıyordum. Aralık kapıdan iceriye hafifce baktım. Birisi cekmeceleri karıstırıyordu. Kıvırcık saclarından hemen tanıdım. Bu sabahki sorunlu cocuk.
Elif haklıymıs cocuga bak illegal isler pesinde.
Bu sırada acık kalan pencereden dolayı hafif aralık kapı carptı. Kapının carpmasıyla bana bakması bir olmustu. Tamam macerayı seviyoruz dedik te bu simdi yakayı ele verdi diye beni kendine düsman beller falan. Hic kaldıramam.
İcimden bir ses bana kos dedi. Kosmaya baslamamla kapıya gelmesi aynı saniyeler icindeydi. Ufak bir küfür mırıldanıp pesime kosmaya baslayınca bir yerlerim tutustu.
Öyle hızlı da kosamazdım ben. Hep 'arkamdan biri gelse ona yakalanır mıyım?' diye gece yarılarında deneme yapardım kücükken. Simdi sonuca vardim. Yakalanirmisim.
Cocuk cok hızlı kostugundan ve nefesim tükendiginden merdivenleri inmeyi biraktim. "Hop, gel bakalim." diye bir ses duyduktan sonra omzumdan tutup beni sürüklemeye calisti. "Sen kimsin ya, ne var kardesim iki kantine inelim dedik. Bütün hanzolar beni buluyor."
O da nefes nefeseydi benim gibi. Zorla omuzlarımdan ittiriyordu. Benden uzun oldugundan karsı da koyamıyordum.
"Kes sesini, gördügünü biliyorum."Sesi fazla mı güzeldi neydi sanki. Hosuma gitti ha cılgın kacak seni. Dur suan ne alaka beynim.
"Bagırıeom." Eliyle agzımı kapattı. Kücükken bunu da düsünmüstüm, agzımı baglasalar ısırarak o bezi söker miyim diye.
Agzımı birden acıp elini ısırmaya calıstım. Orta parmagı denk gelince neresini bulsam ısırdım. Ikındı ama elini agzımdan cekmedi. Bagırmamak icin zor duruyordu.
"Isırma." Egilerek söyledigi seyle daha cok baskı uyguladım parmaklarına. "Koparorom parmagonıo."
En alt kata gelince zilin calmasıyla fırsat bu fırsat deyip debelenmeye basladim. Bir elimi arkaya atıp belki sacını cekerim diye ugrastım. Digeriyle de beline dokundum.
Birden gülmeye baslayıp beni biraktiginda derin bir nefes aldim. Tam kacacakken bu sefer kolunu omzuma sardı. Arkadan gelen iki ögrenciyi fark etmemistim. Onlar belki yardımcı olur diye bagıracakken omzuma attıgı koluyla agzımı tekrar kapatti.
"Sorun yok gencler." dedi. Zaten umurlarında bile olmadıgımız iki cocuk merdivenlere yöneldiler.
"Ne manyaksın amına koyayım bir durmadın." dedi fısıldayıp. Cebinden bir anahtar cıkarıp üstünde okuyabildigim kadarıyla kütüphane yazan tozlu kapıyı acti.
Aynen iceriye girelim de verem olalim.
Beni iceriye ittirip kapıyı kilitleyecekken kolundan tutup onu iceriye cektim. Aslında amacım onu iceriye cekmek degildi kapıyı kapatmasını engellemekti ama suan ki durumumuz buydu.
Anahtarın düsme sesi gelince karanlık odada sadece tozlu ve bugulu pencerelerden gelen ısıkta sülietini gördüm. Kapı arkamızdan sertce kapanınca ; "Hayır." deyip basını ellerinin arasına aldı.
"İceride mi kaldik biz?" dedim sanki beni zorla buraya getirmemis gibi. Kapıyı zorladı, zorladı ama acılmadı. "Sayende evet." dedi.
Aa, manyak kıvırcıga bak sen.
"Benim sayemde mi? Pardon ben mi dedim ilk günden gidip müdürün odasını karıstır sonra ben de seni basayım beni bu tozlu yere kapat diye?!"
Gözlerini kapatıp actı. "Bagırma."
Aslında bagırsam belki buraya inen insanlar sesimi duyup bana yardım ederdi.
"İmdat! Bir tane manyakla burada kaldım. Yardım edin. İmdat." Kollarımdan tutup beni odanın diger tarafına savurdu.
"Seni öldüreyim mi istiyorsun." dedi. Kapının diger tarafından sesler geldi. Ben yerimden kıpırdamazken o kapıya yaslandı ve dinledi.
Uzaktan da olsa sesler duyuyordum.
"Benim duydugumu sen de duydun mu?"
"Evet."
"Cin çağıra çağıra psikolojimi siktin yürü gidelim."Hayır..
*
mrb öylesine yaziyorum ve siledebilirim.
bana bi basrol lazımdı ve porcay buna gayet uygun. begenmezseniz söyleyebilirsiniz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
bodrumun beş katı
Mystery / Thrillerutanıyorum Allahıma. okuduktan sonra anlarsınız. Üsüdügümden ona biraz daha yanastim. Ellerimi nereye koysam ısınır diye düsündüm. Bir yer bulamayinca bacaklarımın arasına sıkıstırıp bacaklarimi kendime cektim. Derin bir nefes aldim. Kıvırcık sacl...