21- Yenilgi

750 48 91
                                    

Kendimi dışarıya bıraktığımda nefes almadan koştum. O ev bana dardı artık. Kalbim sıkışıyordu ama ben durmadan koşuyordum.

Nereye, kime koştuğumu bilmeden.

Bağıra çağıra aglamak istiyordum. 'Kalbim yerinden çıksın, kaldırımda yuvarlansın. Belki o zaman kurtulurum.' dedim içten içe.

Durup gökyüzüne baktım. Her şey fazlaydı artık. Çok fazlaydı, hem bünyeme hem kalbime. Hem beynime.

Öyle ki ben gökyüzüne bakarken arkamdan yanıp sönen farları ve son sürat gelen arabayı görmemiştim bile. Kolumdan tutulup kenara çekilmemle araç tam hız yanımdan geçerken yüreğim ağzıma geldi.

"İyi misiniz?" Ağzım bir karış açık karşımda durup benden bir onay bekleyen kişiyi seçmeye çalışıyordum.

Başımı iki yöne salladım. Karşımda duran çocuk biraz tanıdık gibiydi, ama çıkaramadım. "Çantamda su olacaktı." deyip karıştırmaya başladı.

Sonunda bulup açılmamış su şişesini bana uzattı. Tereddüt ettim. Uzattığı şişe havada kalınca o da şaşırdı. "Yani, hiç açmadım. Eğer istemiyorsanız marketten bir yerden alabilir-" Sözünü yarıda kesip elindeki su şişesini aldım.

Kapağını açıp içerken sanki içimden kızgın yağlar akıyormuş gibi ağladım. Sonunda şişedeki su bittiğinde kapağını kapatıp ona geri uzattım.

Aldırış etmeden aldı. Soğuk hava üşümeme neden olurken ellerimle yüzümü ve göz yaşlarımı sildim. "Teşekkür ederim."

"Hatırladım." dedi hafif gülümser bir şekilde. Garipseyerek ona döndüm ;"Efendim?"

"Sen şu okulda bana çarpan atarlı kızsın?!" dedi sevinçle. Kaşlarımı çattım. Hatırlamıyordum öyle bir şey..

*

Elif beni birakip yürümeye baslayinca vücudumu bir sinir kapladı. Tam ben de yürüyecekken birinin omzuma carpıp omurgamı kaydırması bir oldu.

"Ya bu ne okul olarak anlastınız mı bu kıza carpalım diye? Niye bugün herkes bana carpıyor." diye patladım en sonunda. Arkamı dönüp, dudagını büzüp 'bi sucum yok ne cırladın' pozuna girmis cocuga baktım.

"Koridorun ortasında durma?" dedi. "Haklısın." diye bagırıp kenardan kenardan yürümeye basladım. Sinirle sınıfa girip sıraya oturdum.

*

Aklımla gelenlerle durup bir of çektim. "Bir of çeksem karşı ki dağlar yıkılır biliyor musun?" dememe güldü. Siyaha kayan uzun saçları vardı. Buğday teni de gece ışığında kendini belli ediyordu.

"Eh o kadar sinir bünyeye zarar." dedi nazik olmaya çalışır bir edayla. Kibar çocuktu. Ama ben hayatımın çöktüğü şu dakikalarda karşımdaki insanın kibarlığına bakamayacaktım.

"Tekrar teşekkür ederim." deyip kenara çekildim. Artık yolun ortasında koşuşturmaktansa yolda yürüyordum. Bıkkın bir halde. Az önce ölüyordun diye tekrarlayarak.

Acaba.. Acaba annem olacak o kadın neredeydi? Beni böyle bırakıp gidip, ne yaptı? Hayatını mı yaşadı?

Aklıma gelen şeyle aydınlanmış gibi etrafıma baktım. Nasıl unutmuştum bilmem. Karakola gidip bütün yaşadıklarımı anlatmayı...

*

"Hatırladım seni." dedi adam yarı gülümseyip. "Sen şu kapanan liseyi ihbar eden kızsın." Kapanan lise mi? O okul kapanmış mıydı yani??

"Anlamadım, yani. Kapandı mı orası?" dedim sakin ama şaşırmış bir ses tonuyla. Adam dudaklarını birbirine bastırıp başını 'evet' yönünde salladı. "Senin ihbarindan üç gün sonra okul müdürünün bilgileri sızdırıldı. Okulla ilgili illegal işleri vs." dedi.

bodrumun beş katı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin