22- His

781 48 107
                                    

Hayatta bazı anlar vardır.
Hiç o anı yaşıyormuşsun gibi gelmez. Sanki gerçekliğin üstüne çıkmışsınız gibi hissedersiniz. Var olan gerçekliği de aşıp gitmişsiniz gibi..

Ben şimdi dudaklarımdan çıkan bir cümleyle hayatımın gidişatını değiştirecek şeyler yapabilirdim.

Ya karşımda duran bu oğlanla kalırdım, ya herkesi, her şeyi geride bırakır kendime yeni bir hayat yaratırdım. Ya kalbimdi, ya mantığım.

Ya da mantı.

"Acıktım ya ben?.." deyip elimi karnıma götürdüm. Sırıttı. Beni omuzlarımdan iterek yataga yatırıp bedenini üstüme kilitledi. Kalbimin sesini duymasa iyiydi.

"Ben de acıktım, izniniz olursa sizi yiyebilir miyim?" Sonra dedigi seye kendisi güldü ve başını göğsüme yasladı. Siktir. Siktir.

Kalp atışım..

"Ay Ömer ya, ne bu laflar? Yok tadınıza bakayım mı falan. Kalkar mısın üstümden?" Ses gelmedi. İnip kalkan göğsümle kendi başı da inip kalıyordu. Odada sessizlik hakimiyet sürerken ben düzenli nefes seslerini duymaya başladım.

Ellerini ellerime kilitlemiş, başını göğsüme yaslamış, uyuyordu. O an aldığım cesaretle bir elimi ondan ayırıp durdum. Kıvırcık sacları gözüme cok tatlı geliyordu.

Parmaklarımı saclarının arasından gecirdim. Sanki elyafa dokunuyormuşum gibi hissetirdi. Çok yumuşaktı. Elimle aynı yöne okşamaya başladım saçlarını.

Aklıma babam geldi.

Kim bilir nelelerdeydi, ne yapıyordu? Acaba bir kere bile saçımı okşamış mıydı.. Başımı iki yöne sallayıp düşüncelerimi def ettim.

Şuan tek odaklanmak istediğim kişi Ömer'di. Dudaklarımı yaladım. Burna gelen hafif erkeksi kokusunu doya doya icime cektim. Kim bilir bir daha alamazdım bu kokuyu.

"Bogazında düğümlenen hıckırık olayım."

Genc kız oglanın göğsünde uyudugunu düsünüyordu. Ömer ise gözleri acık, onun narin sesini dinliyordu. Bilmedi. O gün oglanın sesiyle ask yaşadığını.

"Unutma beni.. Unutama beni."

Unutulacak biri olmadığını düsündü. Hafızasında iyi bir yer kaplayacaktı. Eski bir yer.

"Gözünden damlayamayan, göz yaşın olayım." Oglan başını biraz daha oynatıp genc kızın kollarında rahat bir yer aldı. Kollarını sıkıca sardı genc kıza.

Kız yutkundu. "Unutma beni, unutama beni."

Oglanın saclari cenneti sanki kendisi icin. Gülümsedi. Kıvırcıklarından birini parmagına dolayıp bıraktı. Ömer kızın kalp atışlarını cok net duyabiliyordu.

Gülümsediler. İkisi de birbirinden habersiz.

*

Öglen ilk uyanan kişi Ömer oldu. Gözlerini acıp karşısındaki duvari izledi bir süre. Sonra çenesini yasladığı kızın saçlarına kaydı bakışları. 'Henüz uyanmadı. ' dedi kendi kendine.

Saclarındaki kokuyu iyice icine çekti. Genc kızın küçük bedeni kendi bedeninin yanında bir hicti. Ömer kendi bacaklarının üstündeki narin bacağa baktı. Kız kendisine baya sıkı sarılmıstı.

Kız da yavas yavas gözlerini acıyordu. Basını kaldırıp resmen üstünde yattıgı cocuga baktı. "Naber toprağım?" dedi uykulu haliyle.

"Keko seni. " diye cıkıstı Ömer gülerek. Kız iyice yanındaki bedene sokuldu. Hic ayrılmak istemiyordu bu cocuktan. Kokusundan, kalbinden. Bedeninden.

Uzakta kalmak istemiyordu.

Elini oglanın siyah tisörtünden iceriye sokup beline sarıldı. Bu sogukta bedeni sımsıcaktı ve yarım kollu giyiniyordu.

"Bacagın cok agır, cek üstümden." dedi cocuk. Kız kaşlarını catıp mırıldandı. "Bos yapma Ömer." Sesi bir kediden farksiz geliyordu.

Oglan güldü. Onu sinir etmek hep hosuna gitmişti. En basından beri. Kız yarı uyanır yarı uykulu haliyle sevdiği çocuğun yüzüne cıkardı bakışlarını. Ömer de ona bakıyordu. Göz kırptıgı sırada kız beline dokununca gülümseyip irkildi.

Onunla ilk tanıstıgı gün ögrenmisti tikinin olduğunu. "Kacgın." dedi kız otuz iki disini birden gösterip. Ömer sasırıp "Ne, ne?" dedi sırıtarak.

Kız gülümsemeye devam etti. Yas farklarının asla bir önemi yoktu. Henüz reşit degildi evet, ama onunla olmayı kabul ediyordu.

"Kacgın, beni o kadar kez kaçırdın sen. Ne diyecektim beyaz atlı prens mi?" Delikanlının kollarından ayrılıp yataktan çıktı. Hâlâ kapalı olan perdeleri çekip iyice esnedi. Oglan hâlâ yatakta uzanmıs onu izliyordu.

"Yani olabilir." dedi dudagını büzüp düsünüyormus gibi yaparak. Kız ellerini beline koyup cemkirdi. "Ömer."

Çocuğun mimiklerini her zaman ayrı seviyordu kiz

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Çocuğun mimiklerini her zaman ayrı seviyordu kiz. Ömer 'nee' der gibi bakarak sırıtınca kız ekledi; "Sen istiyor duj, verecek bana 100 dolar." Sonrasında gülerek odadan cıkıp banyoya koştu.

Ömer bu kızın gercekten deli olduğunu düsünüyordu. Utanarak gülümsedi. Başını iki yana sallayarak o da yataktan cıktı.

Güzel bir kahvaltı hazırlasalardi iyi olurdu.  Önünden gecerken banyodan gelen kıkırtılara gülümsedi. Banyonun hemen yanındaki odasına girdi ve üstünü degistirdi.

Aşağıya inip mutfakta olan annesine arkasından sarılıp basını omzuna koydu.
"Ne yapıyorsun Ezra hanım?" Ezra sanki bu anı bekliyormuş gibi ogluna tezgahı gösterdi. "Ay Ömer iyi ki geldin, bu saclarım basıma bela oldu ya, suradaki tokayı alsana. Baharatların yanında."

Ömer tokayı görür görmez aldı ve annesinin uzun saclarını toplamaya basladı. Bu sırada merdivenlerden sessizce inen genc kızın durup onları izlediğini bilmiyorlardı.

Uzun bir süre baktı. Bu aile nasıl gercek olmayabilir diye düşündü. Nasıl anne ogul olmamalarına ragmen o kadar sıkı olabilirler diye.

Kendi annesini düsündü. Öz annesi olmasına ragmen onunla bu kadar iyi olamamıstı. Burukca gülümsedi.

Çalan kapıyla dikkatler dagıldı. Ömer genc kızı farkedip gülümsedi. Ezra da onlara katılıp gülümserken kapının yanına geldi. "Kim o?"

Ömer merakla annesinin arkasına giderken bir ses duyuldu. Durup kaldılar.

"Cocugum icin buradayım."

*

sizce kim geldi?

bodrumun beş katı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin