Kapıyı ücüncü kere calısımda kimsenin acmamasıyla ofladım. Buraya geldigim günden beri ne telefonum vardi ne biseyim.
Daha hirsli bir sekilde caldim kapiyi. Bir kere daha calacakken kapı hızla acıldı ve iceriye düsecek gibi oldum. Ömer karsımda tedirgin bir sekilde duruyordu.
"Kaç, nolur." demesiyle ne oldugunu anlayamadan bogazını arkadan biri sıktı.
Ben sırf o dedigi icin kosmaya basladıgımda nereye gideceğimi ve kimden kactigimi bilmiyordum.Ezra iceride miydi.. Ömer.. O iyi mi??
Hic bir sey bilmeden kosuyordum. Arkamdan gelen kosma sesleriyle panik oldum. Suan durursam ölebilirim..
Suan durursam ölebilirim..Daha da hızlanıp hic beklemedikleri anda ara sokaga girdim. Ara sokagın cıkısı vardı ve bu bir saniyelikte olsa kurtulusumdu.
Arkamdan sıkılan kursunla afalladım. Bana denk gelmemisti. Ama suan aglayabilirdim.
Kosanlarından arasından biri diğerine bagirdi."Kıza zarar verme. Sıkma, sadece yakala.!"
Ha tamam o zaman öldürmeyecekseniz bosuna kosturmayin insani. Saka misiniz aq?
İc sesime gülecek vaktim yoktu. Hızla kosmaya devam ederken sagıma soluma baktım. Burayı hic bilmiyordum. Ama kurtulabilirdim.
Ben köseyi dönerken onların sokaga girdigi bi kosusturmaydı. Yani izimi kaybettirebilirdim. İlerideki cöplerin oradan sola dönüyormus gibi yaptım ama onlar fark etmeden biraz daha kosup saga döndüm.
Yere cömeldim.
Ayak sesleri takır takır gelip giderken aglamak üzereydim. Elimle agzımı kapattım. Neyin icine düsmüstüm birden..Ömer, yasıyor muydu acaba?
İcimde büyüyen korku tohumuyla oldugum yere pustum. Ömer'in kafasına sıkmıslar mıdır? Belki. Ezra yasıyor mudur? Sanmam.
*
*Bundan iki saat önce, Bostancı Sokagı*
Ömer üstünü giyinip eve baktı. Genc kız coktan sokaklarda turluyordu bile. İc cekip mutfaga yöneldi. Annesi birazdan gelirdi.
Bardaga su doldurup icti. Belki de genc kizi birakmasi bir hataydi. Ya basına bir sey gelirse diye düsündü.
Calan kapıyla bardagı tezgaha birakip kapıya yöneldi. Actıgında annesinin basına silah dayanmıs bir sekile bulmayı düsünmüyordu. Anlık soka girip agzını oynattı. 'Anne..'
Annesi ona merhamet dolu bakıyordu. Ölecegini düsünüyordu belli ki.
"Hola hijo pequeño." Arkadan alay ederek konusan adama baktı. Onu cok uzun süredir tanıyordu.
"A bakiyorum sasırdın. Ama senin icin bekleyemeyiz, dónde está tu amante?"
"Ne demek bu?" dedi Ömer. "Bu baskın da ne? Annemi esir mi aldın?" İspanyol aksanı adam konustu ; "Aa yok, annen misafir. Ayni sen gibi."
Bir el isaretiyle arkasında bekleyen adamlar eve girdi ve Ömer'i kollarından tutup hareketsiz hale getirdiler. Ömer nefesler icinde onlara direnirken boynundan verdikleri ilacla yüzünü burusturup kendini onlara bıraktı.
Ev kadının aglama ve cıglık sesleriyle dolarken genc kiz her seyden habersiz eve dönmek üzere yola koyulmustu.
"Oglumu bırak Damian, ona bunu yapma." Adam gayet memnun bir sekilde gülümsedi. "Sandalyeye baglayın."
Kadını sürükleyerek kollarından tutup iceri gecirdiler. "Evi arayin. O kizi bulun." dedi adam.
Adamlar evin her yanini didik didik ederken Ömer sandalyeye baglanmıs bir sekilde bası önde duruyordu.
İlacın etkisiyle uyanacaktı ama biraz zaman lazımdı. "Damian, ogluma bir sey yapma. O sadece kizi korumak istedi." dedi Ezra.
Damian ona baktı. Hâlâ eskisi kadar güzel ve alımlıydı. Basını iki yana sallayarak koltuga yerlesti.
"Efendim, hic kimseyi bulamadik." dedi on bes dakika sonra gelen kisi. Damian sinirlenerek kalkip ; "Uyandirin sunu. Derhal." diye emir verdi.
Bulduklari bir bardaga su doldurup Ömer'in yüzüne carptılar. Nefesler icinde uyandı. Annesi hıckıra hıckıra aglıyordu.
Öksürerek basını kaldırdı. Damian bir bacagını Ömer'i bagladiklari sandalyeye koyup yüzüne egildi. "Tünaydın, Ömercik."
Ömer ıslanmıs kirpikleri arasından bu adamı tanıdı. İcinden küfredip etrafa baktı.
" Anne."
"Buradayım, Ömer buradayım merak etme." dedi Ezra arkasındaki koltuktan. Oglu icin endiseliydi. "Damian, sana lanet gelsin." dedi ispanyolca.
"Aa anneni duydun mu Ömercik?" dedi adam alayla. Ömer bir kere daha öksürüp adama baktı. İcinde saf nefret duygusu vardi. "Bu sözler sizin gibi bir aileye hic yakismiyor." dedi.
Ardından bacagını sandalyeden cekti. "Önemli olan seylere gelelim Ömer. Ya da insanlara tanıtmadıgın yanınla Diego."
"Adım, Ömer." dedi oglan tıslar gibi. "Senin sonradan getirip koymaya calıstıgın o boktan isim umrumda degil."
"Ama cok yabanilesmissin sen Diego." dedi Damian. Cocuk sinirden güldü. Bu adı hic sevmiyordu ve benimsememisti.
"Ömer, seni asagılık."
"Tamam kücük adam." dedi Damian egilip. Sonra etrafi söyle bi inceleyip geri konustu. "Böyle anlasmamıstık."
"Sen, bana uymayip kizi benden sakladin. Daha dogrusu saklamaya calistin.." Ömer laflarinin altında yatan alaycı tavra sinir olup cenesini sıkıyordu.
"Simdi, ya kiz arkadasinin yerini söylersin, ya da annen-" Damianin lafi kesildi. "Burada degil, hangi cehennemin dibinde bilmiyorum. Bilsem de söylemem."
Damian Ezra'ya baktı. "O zaman annene yazık olacak." demesiyle Ezra'nin basına silah dayadilar.
Ömer seslerden anliyordu. "Bilmiyorum dedim." Sandalyede kıpırdanıp kurtulmaya calıstı. "Aa o zaman dur. Bekleyelim. İlla ki dönüp evin yolunu bulur."
Ömer basını arkaya yasladıgında Damian koltuga geri oturdu.
Yaklasik bes dakika sonunda kapı caldı. Damian sevincle kalkip giderken durdu. Ömer'e döndü. "Kiz arkadasina kapiyi sen acmaya ne dersin?.. "
*
ok boomer bu bölüm ne
ŞİMDİ OKUDUĞUN
bodrumun beş katı
Mystery / Thrillerutanıyorum Allahıma. okuduktan sonra anlarsınız. Üsüdügümden ona biraz daha yanastim. Ellerimi nereye koysam ısınır diye düsündüm. Bir yer bulamayinca bacaklarımın arasına sıkıstırıp bacaklarimi kendime cektim. Derin bir nefes aldim. Kıvırcık sacl...