20- Bitiş

619 45 54
                                    

Her sey paramparça olmuştu hayattaki. Bütüm bildiklerim, isteklerim, hayallerim ve düsüncelerim. Birer toz tanesi olup uçmuşlar. Benden çok uzak bir yerlere.

Yataktaki bedenim tavanı izlerken kendimden utanıyordum. Ben ne hallere düşmüştüm böyle. Hic bilmedigim bir evde bilmedigim bir odada daha önce hic yatmadıgım yatakta uzanıp daha önce hic görmedigim duvarları izliyordum.

Kendime acıdım.

O cocuktan ümit besliyordum. Beni dakikalar önce yatakta böyle bırakan o cocuktan. Hoşlanmıyordu belli. Ben kendime küstüm.

O cocugu iki kere etkilemeye calıstım. Bu utanctan aglamama yeterdi. O bana dokunurken henüz sönmemiş külle sarılmışım gibi yanarken, beni bırakıp gittiginde soguklaşam bedenime küstüm.

Onun beni sevmediğini düşünüyordum tamam.. Peki ben ona aşık mıydım?

*

"Biraz konuşabilir miyiz?" Aynı duvarları izledigim saatlerde kapının ardından Ezra'nın sesini duydum. Bogazımı temizleyip yatakta düzeldim. "Gelebilirsin."

Kapı kulpu yavasca asagıya indi ve kapı aralandı. İceriye sanki mahcup olmuş gibi bakan kadın girdi. "Kızım." dedi. Kapıyı geri örtüp yavaş adımlarla yanıma geldi.

Saatler önce oğluyla yanıp kavruldugum yatağın ucuna oturdu. Buruk bir gülümseme sundum. "Ben herkesin adına özür dilerim senden." dedi. Buruşmuş dudaklarımı yaladım.

"Özür dileyeceğiniz şeyi yapmayacaksınız. "

Başını eğdi. Annem yaşında kadındı. O bile üzülüyordu ama oğlu.. "Her şeyin bir sebebi var." dedi. Biliyorum. Onu bekliyorum zaten.

"O gün..."dedi Ezra. Yeşil gözlerini üstünde hissetmek ürperticiydi.

*
7 Eylül Sabahı / Ömer

"Aptal mıyız biz? Neden okulun ilk günü?" dedim isyanla. Aptallarla ugrasıyordum. "İlk günü yapmanı istiyor oglum, bir bildigi vardır." dedi annem.

Boynumu kıtlattım. İsi düsünce ogluyduk.

"Sen şuna bizimle daha fazla muhattap olmak istemiyor desene, ne bilsin o ahmak herif." dedim.

"Kızı neden istiyor hâlâ anlamadım." dedi annem sessiz bir sesle. Sabır diliyordum. Bir de bu vardı. "Evine köle mi eder ne yapar bilmem." dedim.

Derin nefes almaya ihtiyacım vardı. Paltomu vestiyerden alıp dısarıya cıktım.

Cebinde bir dal sigara vardı. Pantolonumdan cakmagımı cıkarıp yaktım. Görevlerim üst üste binmisti. Damian, yani her ne kadar kabullenmesem de babam, bir kızı ve bir okulun bir kac belgesini istiyordu.

Bunun icin okula kayıt olmam lazımdı.
Bu yasımda liseye? Ayagımla yerdeki bir tasa vurdum. "Onu da illegal islerini de sikeyim. "

*

"Kız buymus, gideceğin okula yeni baslayan biz kız. Tesadüf iyi denk geldi. Hem kızı alırsın, hem diger isi yaparsın." dedi annem kagıtları düzenlerken. Bana uzattıgı fotograftaki kıza baktım.

"Dokuzuncu sınıf mı? Teslim ettikten sonra cocuk subeyi arasam iyi olur." dedim. Annem gözlüğünün üstünden bakti. "Tabi ki dokuz degil Ömer, on birinci sınıf. Ailevi sebeplerden dolayı nakil olmus." dedi.

Gözlerimi devirdim. Escort falan mı arıyordu anlamıyordum.. Lanet insan.

"Baska bir sey?" dedim ayaga kalktığımda. Annem gözlüğünü cıkarıp kahverengi gözlerini ovusturdu. "Yok, okul kaydını yaptın degil mi?"diye sordu." Evet, ve bundan önceki iki yılın yoklamalarına adımı yazdırdım." deyip annemle vedalaştım.

Şu kız basıma sorun cıkarmasa iyiydi.

*

Gözlerinden daha ürpertici şeyler anlattığında yutkundum. Ömer.. Beni tanıyordu yani. Oraya gideceğimden, o okulda oldugumdan haberi vardi.

' Arkamı dönüp ona baktım. Kıvırcık dağınık sacları vardı. Yavasca telefonundan kafasını kaldırdı ve odaklanmış gibi bana baktı. Gözlerimin fal tası gibi acıldıgına emindim.'

Tesadüf degildi. Onunla tanışmam. Beni o adama teslim etmesi. Nasıl düşünemedim. Nasıl.. Nasıl akıl edemedim..

"Hepsi, görev için miydi yani?" dedim. Yutkunamıyordum.. Görev icabı. Damian emrettiği için. Kalbim daha fazla dayanmıyordu. Yataktan kalkmaya çalıştığım sırada Ezra beni durdurdu.

"Öfkeyle hareket etme. Yanlış şeyler hepimiz yaptık. Ama şuan her şey farklı." dedi. Ellerim titremeye başladı. "Ne farklı? Ne farklı ya? Ne anlatıyorsun sen?!" diye bagırdım. Yataktan hızla kalkıp buğulu gözlerimle hızla kapıyı açtım.

Zaten bağırdığım için sese gelen Ömer'le merdivenin başında karşılaştık. "Ne oluyor?" diye sordu. Hızla yüzüne bir tokat geçirdim. Sola savrulan yüzü ve yavaşça kapatıp açtığı gözlerine yenik düşmeden burnumu çektim.

"Sen nasil bir insansin?" Arkamızdan gelen Ezra daha aramıza girince Ömer annesini kollarından tutup kenara çekti. Sanki birbirlerini onayladıklarında Ömer bana döndü. "Nasıl bir insanmışım?" dedi.

"Egon yetmedi, kurallara uymam diye etrafta dolanıyordun. Katilsin sen. Hem katil hem kölesin." Kaşlarını çatıp dudaklarını yaladı.

"Her şeyi öğrenmişsin." dedi alaycı bir şekilde gülümseyip. Sinirle onu kenara itip aşagıya indiğim sırada arkamdan sesini duydum ; "Nereye gidiyorsun?"

Evet. Ben nereye gidiyorum?

"Seni hiç alakadar etmez." Merdivenlerden inip hemen sağ tarafımda duran evin çıkış kapısını açtım. "Ama her şeyden önce polise gideceğimi bilmelisin." Dediğimde tam kapıdan çıkıyordum ki kolumdan çekip kapıyı hızla kapattı ve beni kapıya yasladı.

Hızından dolayı başımı çarptığımdan gözlerimi sıkıca kapadım. Hayvan herif. İt.

"Seni öldürürüm." dedi. Tutup çenemden sıktı. "Aa, evet iki saniyeliğine bir katil olduğunu unutmuştum." dememle gülümsedi. Boynunu kıtlattı. "Ben çok ciddiyim."

"Tamam öldür. Sonuçta herkes öldürür sevdiğini." Taktiği işe yaramıyordu. Ne zaman şıkışsa tehdit etmesi beni artık korkutmuyordu. Çenemi de beni de bırakıp geriye çekildi.

"Ama en kötüsü de ne biliyor musun?"diye sordum. Bir kaşını yukarı kaldırdı. "Toprağını kaybetmiş bir çicek, ya da evi olmayan bir yolcu bile olsam.. " deyip ekledim.

"En azından kim olduğumu biliyorum."

*

ömer cibilyetinin amk

bodrumun beş katı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin