10

176 20 15
                                    

"Kafamın içinde filler tepiniyor." Alissa kafasını mutfak tezgahına gömdüğünde benim de ondan farkım yoktu. Yüksek mutfak taburesine gömülmüş bir şekilde elimdeki kahveye kafamı sokmamaya çalışıyordum. Ayılmam lazımdı ama soğuk duş ve kahve bile beni kendime getirememişti.

"Ne bok vardı ki hafta içi durduk yere içtik?" Lenora da bizden farksız bir şekilde koltukta uzanırken şikayet ediyordu.

"Hep bunun yüzünden." Dedim yanımdaki sarışını işaret ederek. Alissa inleyip kafasını kaldırdı.

"Ya beni dinleyeceğiniz mi tuttu? Her boka hayır diyorsunuz, buna da deseydiniz." Dediğinde aslında haklıydı. Neden dememiştik sahi?

"O değil de Polly ve Paul çıkıp gitti gece. Nereye gittiler?" Alissa birden doğrulduğunda Lenora'ya ayılmış gibi heyecanla baktı.

"Heh, dedikodu bunu ayılttı." Dedim tek elimi yanağıma dayayarak.

"Nasıl yani? Beraber mi gittiler? Hiçbir şey hatırlamıyorum ya."

"Basbayağı, beraber gittiler. Polly kesin ettiği küfürleri gerçekleştirecek. Demedi demeyin." Dedi Lenora gülerek.

"Ay hemen aramam lazım. Telefonum nerede ya? Gördünüz mü?" Alissa ayaklanıp salonun içinde telefonuna bakınırken onu hayretle izledim.

"Ya manyak mısın kızım? Polly sence cevap verir mi sorsan? Buluşunca konuşuruz." Dedim deli dana gibi salonda dolandığı için.

"Buluşunca sorunca beni dövebilir. Telefon en güvenlisi. Karışma bana." Diyip telefonunu aramaya devam etti. Dün geceden kesitler gelip gidiyordu ama her şey silikti. En son Harry ile şişeyi kafamıza diktiğimizi hatırlıyordum. Ondan sonrası gülüşmelere, dans ve uykuydu. Yatağıma bile nasıl geldiğimi bilmiyordum ki, büyük ihtimalle erkeklerden biri taşımıştı. Harry'nin beni taşıma düşüncesi ne kadar hoşuma gitse de, Lenora abimi en son odamda gördüm sonrasını hatırlamıyorum demişti. Yani beni Niall yatağa yatırmış olmalıydı. Harry tabi ki kardeşini taşıyacaktı, salak salak düşüncelere kapılmamım bir anlamı yoktu.

Alissa telefonunu bulmasıyla çığlık atarken merak ettiğim için düşüncelerimi bölerek onu izledim. Polly neler karıştırıyordu öğrenecektik.

Harry'nin ağzından

Profesörün gür sesi amfiye dolarken kelimleri beynim seçemiyordu. Elimdeki kaleme odaklanmıştım. Kalemi elimde sallayıp duruyordum ve bunu kaç dakikadır yaptığım hakkında hiçbir fikrim yoktu.

Zihnimde sadece Hestia vardı. Geceki görüntüleri odasından çıktığımdan beri aklımdan silemiyordum ve anlam veremiyordum. Onu yatağa taşırken birden ağlamaya başlamıştı ve birkaç defa sormama rağmen bana cevap vermemişti. Ağlaması bana garip bir acı vermişti. Birini ağlarken görmek normalde de beni etkilerdi ama Hestia'yı ağlarken görmek kalbimi parçalamıştı. Beni sıkıca tutarak, kollarımdan çıkmamak için direnmişti. Belki de yanlış yapmıştım ama o an dayanamayıp onu kucağımda oturturmuştum. Bir şey demeden ağlamaya devam etmesini çaresizce izlemiştim. Büyük bedenimde hapsolan bedenini sardığımda hissettiklerim çok yanlıştı.

Beni birden öptüğünde onu anında durduramamam daha da yanlıştı.

Aklım yine o görüntüleri gözlerim önüne getirdiğinde yutkundum.

8 saat önce
Harry'nin ağzından

"Niall. Lenora'yı odasına götür. Sakın onu kucaklayıp yatağına bırakmak dışında dokunayım deme, ellerini götüne sokarım." Dedim ona işaret parmağımı sallayıp uyarırken Niall zaten kollarında olan Lenora'ya bakıp yutkundu ve kafasını sallayarak onu narince kucağına aldı. Lenora bir şeyler mırıldandığında Niall onu susturmaya çalışıyordu.

Hestia//h.sHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin