16

174 21 19
                                    

"Eğer uyurken çok hareketli olmasaydım yanında yatardım ama biliyorsun, diğer ayağını da ben sakatlayamayım." Lenora benim gibi yatağımın başına yaslanmış arkamdaki yastığı düzeltirken gülümsedim.

Hasteneden gelmiştik ve şükürler olsun ki ciddi bir şeyim yoktu. Doktor küçük bir incinme olduğunu söylemişti ve bileğimi sarmıştı. En az bir gün üstüne basmamam gerekiyordu. Acı kısmıysa bir hafta dans edemeyecektim.

Doktor 'bir hafta' dediğinde onunla pazarlık yapmaya çalışsam da bana gülüp, kabul etmemişti. 'Senin iyiliğin için' demişti bana. Ayrıca onu yıl sonu gösterimine davet etmiştim. 50'li yaşlarda olan doktor bir arkadaşım olmuştu yani.

Şu an ise bir Styles yanımda yatmış koluma sarılırken, diğer Styles bileğime buz tutuyordu.

Harry'e bakmamak için kendimi zor tutuyordum. Boku yediğimi biliyordum, en yakın arkadaşımın abisine olan basit hayranlığım koskoca bir aşka dönmüştü.

Kafama sıçayım gerçekten.

"Gece gece iş çıkardım size de." Dedim birkaç saat önce masanın üstünü fark etmesem de demin geldiğimizde fark ettiğimde. Masanın üstü kartonlarla doluydu. Maket yapmaya başlamış olmalılardı.

"Saçmalama be. Hem sen nasıl düştün? Anlatmadın." Dedi Lenora demin dediğim cümleyi görmezden gelerek.

"Hani sana dediğim aerial silk dansı var ya, onun üstüne çalışıyordum. Kumaşa ayağımı geçirip takla atmak kolay ama ben takla atıp daha aşağı tutunarak, bacağımı-" Hem Harry hem de Lenora bana anlamsız bakışlar attığında iç çektim.

"3 metreden falan aşağı düştüm işte." Dedim uzatmadan. Lenora ağzından bir 'hiii' sesi çıkartmıştı.

"Salak mısın sen? Ne gerek var havada dans etmeye? Yer yetmiyor mu kızım?" Lenora bana kızarken gözlerimi devirdim.

"Zemin yumuşaktı mal ama ben ayağımın üstüne düştüm. Ondan."

"Zemin istersen pamuk olsun, cidden ne gerek var? Zaten yerdeyken yeteri kadar atlayıp zıplıyorsun. Yapma havada da." Harry de Lenora gibi şikayet edermişçesine konuştuğunda şu iki Styles'a da ne kadar değer verdiğimi düşünüp kendimi tutamayıp gülümsemiştim.

"Deliye bak. Gülüyor." Dedi Lenora kendi de gülerken. İşin garibi, Harry de gülüyordu.

"Ayy, şaka bir yana. Cidden çok korkuttun bizi. Seni öyle ağlarken görünce kalbim söküldü kızım. Sen benim sadece arkadaşım değilsin, biliyorsun değil mi? Abim neyse sen de osun. Kardeşimsin benim. Değil mi abi?" Lenora kollarını bana dolayıp abisine doğru baktığında gülümsemem azaldı. Lenora'nın her zaman kız kardeşiydim ama Harry'nin kız kardeşi olmak demek-

Kendimden nefret etmiştim. Lenora bu kadar güzel beni seviyorken ben abisine aşık olmuştum. İğrenç bir insandım.

Harry bir şey demedi, yüzünde gülümseme vardı ama sanki gözlerinin içi gülmüyordu. Sadece kafasını salladı.

"Hayatta en sevdiğim iki kişi sizsiniz. Annem dışında tabii. Regl olacağım galiba, ağlayasım geldi." Lenora konuşmaya devam ederken Harry iç çekti ve dikkatlice buzu bileğime sabitleyip ayağa kalktı.

"Bırakalım Hestia dinlensin, biz de ödevine devam edelim. Sabah dersimiz yok nasıl olsa. Düş önüme küçük tırtıl." Dedi Harry Lenora'ya bakarak. Lenora yanağıma kocaman öpücük bırakırken ağzından 'şap' diye ses çıkarttı. Yanağımı içine çekermiş gibi ağzının içine almıştı manyak. Bunu sık sık yapardı.

Yanağım salya içinde kalınca yüzümü buruşturup elimle sildim ve o kaçarken elimi çarşafa sürmek zorunda kaldım.

"Bin kere şunu yapma dedim sana! Pislik! Dua et kalkamıyorum." Diye bağırdığımda o çoktan kapıdan gülerek çıkmıştı.

Hestia//h.sHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin