"Sikeyim!" Kendimi beşinci defa yerde bulduğumda acıyla inledim.
"Siktir." Hırsla ve acıyla yumruğumu yere geçirdim. Yapmam lazımdı, daha iyisini yapabilirdim. Yapacaktım.
Sırt üstü yatıp tavandan uzanan ipek kumaşa baktım.
Solo dansımı aerial silk seçmiştim. Tavandan uzanan uzun ipek kumaş benim şu anlık en büyük kabusumdu. Basit bir şey yapmak istemiyordum ama yeni hareketler denedikçe kendimi yerde buluyordum. Yer yumuşak zemindi ama yine de canım acıyordu. Dansım iki kısımdan oluşacaktı, yerde başlayan dansım, kumaşlara tutunmamla havaya taşınacaktı. İki haftadır neredeyse geceyarısına kadar çalışıyordum, koreografi yeni yeni oluşmaya başlamıştı.
Ayağa kalkmaya çalıştığımda ayak bileğime giren ağrıyla yüzümü buruşturdum. Panikle olduğum yere oturup morarmış bileğime baktım.
Ayağımı sakatlama gibi bir lüksüm yoktu. Olamazdı.
Sinirden ağlayacak seviyeye geldiğimde ayağa kalktım. Basınca canım acıyordu ama ısrarcıydım, ağrımaması lazımdı. Ağrımayacaktı.
Soyunma odasına gelip üstümdekileri çıkartıp duşa girdim ve gözlerimi kapatarak sıcak suyun bedenimde kaymasını hissettim.
Harry'i iki haftadır görmüyordum, gördüğüm yerde de kaçıyordum.
Onu görmek bana eskisinden daha çok acı veriyordu. Hestia olarak beni kabul etmeyeceğini zaten biliyordum, anonim olarak da istememişti. O kızıl kızla olduğunu biliyordum. Lenora abisini kıskandığını için sürekli bu konuyu açıyordu ve bu konudan kaçmak için her yolu deniyordum.
Aşka pek inanan biri olmamıştım. Annemle babam ben küçük yaştayken ayrılmıştı ve annemi senelerdir görmüyordum. Beni hiçbir zaman istemediğini kabullenmiştim ama annemi aratmayan bir babam vardı. Babam benim tek aşkım, her şeyimdi. Beni hep desteklemişti, her zaman yanımda olmuştu. Ben Kanada'da doğup büyümüştüm. Babam Kanada'lı annem Amerikandı. Annemin nereli olduğu pek de umrumda değildi. Nerede olduğunu, ne yaptığını bilmiyordum bile. Benim yuvam babamın yanı, Kanada'ydı. Babam Kanada'da başarılı bir adamı ve mühendisti. Makine mühendisiydi ama hiçbir zaman bana baskı yapmamış, beni sayılarla haşır neşir etmemeye çalışmamıştı bile. Küçüklüğümden beri beni her türlü dans kursuna vermiş, dans sevdama dahil olmuştu. Onu çok özlemiştim, telefondan sürekli konuşsak da onu görmeyi çok istiyordum.
Suyu kapatıp duştan çıktığımda ayağım ağrısından dişlerimi sıkıyordum.
Üstümü giyinip dolaptan kaskımı aldım ve hava karardığı için sokak ışıklarının açıldığını fark ettim. Saatin farkında bile değildim, telefonumun şarjı bittiği için bakmamıştım.
Motoruma ulaştığımda ayak bileğimin ağrısından sıktığım dişlerimi serbest bıraktım. Kabullenemezdim, sakatlandığımı kabullenemezdim. Dinlecektim ve geçecekti. Sorun yoktu.
Yol boyunca odağımı toplamaya çalışarak eve varmıştım ama ayağımı yere basar basmaz göz yaşlarım akmaya başlamıştı. Canım çok yanıyordu, bileğimi burktuğumu biliyordum ama sesli söylersem-
Göz yaşlarım aka aka evimin kapısına vardım ve kapıyı açtım. Çantamı yere bırakıp ayakkabılarımı zorla ayağımdan çıkartırken göz yaşlarımdan önümü göremiyordum.
"Hestia? Sen mi geldin?" Lenora'nın sesini duymamla ağlamamı durdurmaya çakıştım ama canım çok yanıyordu ve sinirlerim bozulmuştu. Cevap veremedim, yutkunamıyordum bile. Hareket edemiyordum, adım attığımda bileğime bıçaklar saplanıyordu sanki. Korkuyordum, ciddi bir şey olmasından çok korkuyordum.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hestia//h.s
Fiksi PenggemarBilinmeyen Numara: selam Harry Bilinmeyen Numara: hayatımıza hoş geldin