22

219 23 29
                                    

Yeşil gözlerine bakarken içimin eridiği, benle konuşurken kızardığım ve tenime temas ettiğinde nefesimi tuttuğum Harry tam karşımda durmuş, bana Flame demişti.

O an duygularım arasında kayboldum, ne düşüneceğimi ne diyeceğimi bilemedim. Ona öylece baktım. Karşımda iki senedir platonik olarak sevdiğim Harry bana Flame diye seslenmişti. Anonimden ona yazdığımı biliyordu. Ne zamandır biliyordu, nasıl biliyordu bir fikrim yoktu. Belki utanmam gerekiyordu ya da çekip gitmem ama utanmadım ve gitmedim de. Karşısında durup gözlerine baktım.

Ondan hoşlandığımı biliyordu ve beni kendinden uzaklaştırmıştı. O yüzden bana 'güzel baktığımı' söylemişti. O yüzden bana anonimken uzak durmam gerektiğini yazmıştı.

"Ne zamandır biliyorsun?" Diye sorabildim sonunda, inkar etmedim ya da kaçmadım. Sesim kısık çıkmıştı, hayal kırıklığı her yerdeydi. Beni kandırmış mıydı yani? Her şeyi biliyordu ama sessiz kalıp beni kendinden uzaklaştırmaya mı çalışmıştı?

"Anlatmamı istersen, anlatırım. Ama bana böyle bakma. Düşündüğün gibi değil." Dedi Harry gözlerime endişeyle bakarak. Nasıl bakıyordum ki? Ona nasıl baktığım ne zamandır umrundaydı?

"Anlat." Düz sesimle konuştuğumda Harry bana doğru bir adım attı ama geri çekildim. Geri adım attığımı görüce olduğu yerde kalıp omuzlarını indirdi.

"Üstünü giyin, seni dışarıda bekliyorum. Burada konuşmayalım." Demesiyle itiraz edecek gücü kendimde bulamadım. Cevap vermemenle dışarı çıkmıştı.

Anlatacaktı ama ona inanacak mıydım? Belki başından beri biliyordu, belki sonradan öğrenmişti. Ne olursa olsun yaklaşık 1 aydır ona olan hislerimi biliyor olması gerekiyordu. Bu 1 ayda bazen bana yakın davranmış, bazen de çok uzak olmuştu. Ona kızamıyordum ama hayal kırıklığına uğramıştım, yine.

Üstümü giyinip dışarı adımladığımda duvara yaslanmış beni beklediğini gördüm. Beni görmesiyle yürümeye başladığında onu takip ettim. Sessizce boş koridorda ilerleyip, kampüse çıktık. Otoparka doğru gittiğimizde bugün Lenora ile geldiğim için motora binmemiştim. O erken çıktığında da sorun olmayacağını, taksiyle geleceğimi söylemiştim.

Harry klasik arabasına varmamızla kapımı açıp oturmamı sağladı. Kendisi de oturduğunda arabayı çalıştırdı. Sessizdim, soru sormadım. Camdan dışarıyı izlerken bana baktığını hissediyordum ama kafamı çevirip ona bakacak halde değildim. Dokunsa ağlayacak gibi hissediyordum. Aynı zamanda da duygusuz. Ne hissedeceğimi kestiremiyordum.

Araba durduğunda önümdeki manzaraya baktım. Lenora'nın da çok sevdiği iskeleye bakan tepede durmuştu. Yol kenarı boştu, güneş batmak üzere olduğundan turuncu ve mor olan güzel gökyüzüne baktım. Üstü açık araba olduğundan kafamı yukarı kaldırmam yetmişti. Derin bir nefes aldım.

"Bana kızgın mısın?" Diye sordum ona bakmadan. Kafasını bana çevirdiğini görmüştüm ama ona bakmadım. Gözlerine bakarak konuşamazdım.

"Hayır. Neden kızgın olayım?" Sesi beklediğim gibi sert değildi. Kısık ve yumuşaktı.

"Sana anonim olarak yazdığım için." Diyerek sesli söylediğimden dolayı bir kez daha gerçek yüzüme çarparken.

"Kızgın değilim. Şaşkınım." Demesiyle ona bakmak istemiştim ama önüme bakmaya devam ettim. Kuma çarpan dalgalara bakıyordum.

"Ne zamandır biliyorsun?" Diye sordum ilk sorduğum gibi. Ellerimi birbirleriyle birleştirip parmaklarıma baktım. Kendimi sıkıyordum, duygularımı yansıtmamak için kendimi tüm gücümle geri çekiyordum.

"Sizin evde içtiğimiz günü hatırlıyor musun? Sarhoş olmuştun." Demesiyle kafam ona çevrildi. Göz göze gelmemizle gözlerinin yumuşadığını gördüm.

Hestia//h.sHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin