Bazı insanların yanında sussalar bile destek olduklarını hissederdim. Bu insanlar, Polly oluyordu. Fazla konuşmazdı, duygusal meselelere girmezdi ama hep yanımda olduğunu hissettirirdi. Onun yanında olmaya çalıştığımda ters tepki yapıyordu ama bir süre sonra onun gibi sadece susarak durmanın ona iyi geldiğini fark etmiştim.
Paul, Polly'e aşıktı ve Polly aşk istemiyordu. İstememek de değil, inanmıyordu. Bana hiç mantıklı gelmiyordu çünkü beni canlı tutan şey Harry'e duyduğum aşk gibi hissediyordum. Yine de Polly'nin beni yargılamadığı gibi, ben de onu yargılamıyordum.
Ona her şeyi anlatmıştım. Harry ile buluşmamız üzerinden 2 gün geçmişti. Stajda olduğundan dolayı gün içinde görüşmesek de geceleri benimle kalmıştı ve gündüzleri mesajlaşmıştık.
Lenora yarın gelecekti ve onu gerçekten çok özlemiştim. İçimdeki burukluğa engel olamıyordum ve Harry bunu fark ediyordu. Üzülmemi istemiyordu ama beni bırakmayacağını net bir dille bir kez daha dile getirmişti. Biraz dürüstlüğün ikimize de iyi geleceğini, Lenora'ya imalar yaparak ufak da olsa bu konuda aydınlatmamı istemişti. Ona göre Lenora ikimizin beraber oluşuna kızmazdı ama bence tam tersiydi. O kadar hassas şeyler yaşamış bir kız tabi ki kızacaktı ve kalbi kırılacaktı. Harry bunun uzun vadeli olacağını düşünmüyordu, anlık bir kızgınlık yaşar ama anlar demişti. Onun fikrini bu denli ne değiştirmişti bilmiyorum ama benden vazgeçemeye hiç niyeti yoktu ve bu kalbimi ısıtıyordu.
Polly ile yemek yemek için Klarsons'a girdiğimizde aklımdaki düşünceleri dağıtıp sadece ne yiyeceğimi düşünmeye başladım. Büyük bir hamburger iyi giderdi şu an, ağzım sulanmıştı.
Bu iştahım birden gördüğüm görüntüyle kapandı.
Aslında Harry'i görmemle heyecanlanmıştım ama Harry'nin yanında oturan Gabi ve bir tane daha tanımadığım ama Gabi'nin arkadaşı olduğunu bildiğim kız vardı. Karşısında kafasından tanıdığım Louis ve Zayn oturuyordu. Gabi ile yan yana oturdukları halde Harry ona biraz uzak duruyordu ama yine de yan yanalardı.
Kaşlarım anında çatılırken Harry kafasını kaldırdı ve göz göze geldik. Gözleri ilk önce şaşkın bir ifade aldı ve daha sonra üstümü süzmeye başladı. Altıma bol bir kot ve üstüne beyaz düz bir crop giyinmiş, üzerime de bol siyah bir ceket almıştım. Sorun şuydu ki altıma sütyen giymediğinden beni bu kadar inceleyen biri meme uçlarımı ve ucundaki piercingi fark ederdi. Harry de bunu fark etmiş gibi kaşlarını çatarak bakıyordu. Sinirli duruyordu?
"Harry sana sikecekmiş gibi bakıyor." Polly'nin açık yorumuyla kafamı ona çevirip hafifçe dürtükledim.
"Polly! Biri duyacak sus." Dedim boş bir masaya ilerlerken. Onlardan birkaç masa uzakta çaprazlarında bir masaya kurulduğumuzda Harry'nin buraya baktığını hissedebiliyordu ama kafamı çevirmedim. Yanındaki Gabi'ye bakabilirdi.
"Hestia! Polly!" Louis'in çoşkulu sesini duymamla Polly göz devirmişti. Arkasını dönüp bize bağıran ve el sallayan Louis'e baktığında ben de baktım.
Louis oturduğu koltuktan ters dönmüş bize sırıtarak el sallıyordu.
Elimi kaldırıp ona el sallarken Polly orta parmağını gösterip önüne döndü. Louis ile dün görüşmüştüm. Evlerine kedimi almak için gittiğimde Louis abartılı bir sarılmayla beni karşılamıştı.
"Yemeğimi bitireyim gelirim." Louis ağzı dolu dolu konuştuğunda ona kafamı salladım. Harry'e ve o yanındaki kızıla bakmamaya çalışıyordum. Ne bok yiyorlarsa artık.
Kıskanç biriydim ben.
Polly ile siparişlerimizi verdik ve ceketimi çıkartıp geriye yaslandım. Telefonumun titrediğini hissettiğimde cebimden çıkartıp gelen bildirime baktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hestia//h.s
FanfictionBilinmeyen Numara: selam Harry Bilinmeyen Numara: hayatımıza hoş geldin