Altı Ay Sonra
Kardelen yağan yağmurdan kaçarken epey ıslanmıştı. Seri adımlarla kendini apartmana attığında yorgunluktan nefes nefeseydi. Evine çıkıp üstündekilerden kurtulmak istiyordu.
Eve girer girmez montunu çıkardı. Yatak odasına giderken şalını da çıkardı. Bonesinden kurtulup saçını da özgür bıraktı. Kıstırmalı tokayla bağladı uzun saçlarını. Kıraç askerliğe gittikten sonra hiç kesmemişti. Yatağa oturup telefonundan eski mesajlarına baktı. Gelmesi yakındı ama ne zaman gelecekti bilmiyordu. Bu da onu çok üzüyordu.
Rehbere girip Kader'i aradı. Birkaç defa çaldıktan sonra "Alo?" diyerek telefonu açtı Kader.
"N'apıyormuş benim bir tanecik görümcem?" deyip güldü.
"Çocuk sever gibi. Napabilirim? İngilizce sunumum için çalışıyorum." dedi Kader. Kardelen'le sürekli konuşuyorlardı. Konuşmayı da çok seviyorlardı.
"İyi iyi. Çok çalış, yeğenlerine bol bol harçlık ver."
"O yeğenlerin toz tanesi bile ortada yok. Hem ben kendi çocuğum için çalışıyorum."
"Aşk olsun." diyerek ayağa kalktı. Mutfağa gidip buzdolabını açtı. Dolabın kapağına mıknatısla tutturduğu fotoğrafları gördüğünde yerinde kaldı.
"Olmasın! Sen de çalış işte. Lazım olacak çocuklarına."
"Kader, ben Kıraç'ı çok özledim." dedi Kardelen. Kıraç'la olan fotoğraflarına bakarken gözleri dolmuştu. Altı ay... Dile kolaydı.
"Abim de seni çok özledi yengelerin en güzeli. Hem gelmesi yakın," derken sesi kısıldı. "Bir bakmışsın kapının önünde."
Kardelen derin bir nefes çekip "Haklısın." dedi. "Neyse kapat da ben karnımı doyurayım. Açım."
"İyi, afiyet olsun. Ama unutma, iki hafta sonra beraberiz. Tüm yemekleri sana yaptıracağım."
"Hiç yapamam."
"Görürüz." deyip kapattı. Kardelen fotoğraflara bakıp gözlerini sildi. Kıraç'ın tek olduğu fotoğrafa elini uzattı. Kıraç'ın gülen yüzüne parmağını değdirdi. Tekrar gözleri dolduğunda hemen yemek için malzeme çıkardı. Telefonundan 'Fikrimin İnce Gülü' açıp yemeğe başladı.
Kapı çaldığında elindekileri bırakıp başına eşarp almaya gitti. Aynaya bakarak güzelce örttüğünde tekrar çaldı. Hızlı adımlarla kapıya gitti. Delikten bakmak istemişti ama hiçbir şey gözükmüyordu. Korkuyla bir nefes alıp birden açtı.
Karşısında gülerek ona bakan Kıraç'ı hiç mi hiç beklemiyordu. Kardelen Kıraç'ın boynuna atladığında gözleri tekrar doldu.
"Hatunum."
Kıraç'ın seslenmesiyle gözyaşları tek tek aktı. Ne kadar çok özlemişti 'Hatunum.' demesini.
Kıraç, Kardelen'i belinden tutmuş ve kaldırmıştı. Öyle içeriye girip ayağıyla kapattı kapıyı. Salona girdiğinde de öyle oturdu. Kardelen artık dizinde oturuyordu. Boynuna sımsıkı sarılmış ağlıyordu.
"Kardelen, güzelim çok özledim be. Bir yüzünü göreyim artık." dediğinde Kardelen yavaşça ayrıldı. Kıraç ellerini eşinin yanaklarına koyup gözyaşlarını sildi. Yanağını okşarken alnından öptü.
Kollarını tekrar Kardelen'in beline doladı. Kardelen eşarbını çıkarıp yine sarıldı. "Seni çok özledim Kıraç. Neden haber vermedin hem?"
"Ben de seni çok özledim güzelim. Sürpriz olsun istedim hem."
Kardelen, Kıraç'ın yanağını defalarca öptü. Kıraç da Kardelen'i öptü. Kardelen başını Kıraç'ın omzuna koydu. Artık ayrı kalmayacaklardı.
"O gün ki gördüm seni. Yaktın ah yaktın beni."
Kıraç, mutfaktan gelen şarkı sesine eşlik ettiğinde Kardelen gülümsedi. Eşinin boynunu öpüp geri çekildi. "Sana aşığım canım adam."
"Sana aşığım hatunum."
***
Ben yazmayı çok özlemişim umarım siz de okumayı özlemişsinizdir.On beş bin olmuşuz hem...
Profilimdeki diğer kitaplara da bekleniyorsunuz. Eminim çok seversiniz.
Allah'a emanet...
♥️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tahta Cezası *Texting* #F#
Historia Corta*Kitap Kapağı*-*@Rahimemine *Kafa dağıtmak için yazıyorum..! * Wattpadde 'Tahta Cezası' adlı ilk kurgudur. #FİNAL# Öhöm öhöm! Öhöm öhöm mü? Cidden mi? * Yayımlanma Tarihi: 2 Mart...