30

340 25 3
                                    

Olivia Rodrigo - Happier

Destan: Gökçe yarın erken gelebilir misin?

Gökçe: Neden?

Destan: Konuşmak istediklerim var

Gökçe: Tamam olur gelirim de

Gökçe: Ne konuşacağız?

***

Son mesajını bildirim panelinden gördüğümde telefonu kapattım.

Pijamalarımı giydikten sonra bir çikolata alıp odama geri döndüm. Annem yoktu bugün.

Yatağıma geçip çikolatamı yemeye başladığımda bir yandan da yatağımın üstüne bıraktığım test kitabını açtım.

Kaldığım soruya odaklandığımda aynı zamanda da çikolatamı bitiriyordum.

***

Alnımı ovalarken bir yandan da gözlerimi kapatıyordum. Üç dört saatlik bir uykuyla gelmiştim okula, haliyle yetmemişti.

Banklardan birine oturup Gökçe'yi beklemeye koyulduğumda biraz olsun dinlenmeye çalışmıştım olduğu kadar.

Sonunda birkaç adım sesi duydum ve başımı kaldırdım. Gökçe'yi beklerken Feza'yı bulmuştum.

Derince bir nefes bıraktım dışarıya. Bir eli çantasının kulbunu tutarken bir yandan da bana bakıyordu.

"Evet?" dediğimde bir süre daha bakmaya devam etti.

"Günaydın diyecektim ama gün daha aymamış sana." dedi. "Uyumadın mı?"

"Seni ilgilendiren şeylerle meşgul ol artık Feza," dedim.

"Kahve getireyim sana, anca gelirsin kendine." dedi.

"Birkaç günde ne değişti de canımı acıtmak isteyen halinden yardımsever haline dönüşünü izledim ben?" dedim oturduğum yerden kalkarken.

"Değişen çok şey oldu," dedi. Sonra okula doğru yürümeye başladı.

Çok geçmeden elindeki kahve bardağı ile geldi yanıma. Karton bardağı bankın üstüne bıraktığında yanıma oturdu.

Uzun süre ikimiz de konuşmadık. Sonra bana baktı bir ara. Ellerime çevirdi gözlerini. "Eldivenlerin," dedi. Ona baktım kaşlarım çatılırken. "Hastalığın ile ilgili değil mi?"

Kaşlarım daha da çatılırken gözlerimi başka bir yere çevirdim. "Anlama kıtlığın falan varsa diye," dedim. "Son kez söylüyorum, zihnine kazır mısın, bir yere not edip günde onar kere bakar mısın bilmiyorum." Tekrar ona baktım ve tane tane konuştum. "Bu seni ilgilendirmiyor."

"Kaçıyorsun," dedi.

"Kaçmıyorum," dedim.

"Ben kaçmam dersin," dedi. Önüne çevirdi başını. "Ama kaçacağın şeyler de yaşarsın Destan." Hissizce güldü. "Kendinden bile kaçmak istersin," Bana çevirdi gözlerini. "Ama kaçamazsın."

Başımı önüme çevirdim. "Yine de bununla-" derken lafımı kesti.

"Biliyorum üstünde durmamalıyım," dedi. "Senin hakkında konuşmayı bırak ağzımı açmaya bile hakkım yok, bunu da biliyorum."

"En azından farkındasın," diye mırıldandım.

"Neyse," dedi. "İç sen, ben de sınıfa çıkayım."

"İçmeyeceğim al bunu," dedim bardağı alıp ona uzatırken. "Senden gelen hiçbir şeyi istemiyorum."

"Yine mi tırnaklarını çıkardın?" dedi gülerken. "Sadece kahve. İstersen iç, istemezsen dökersin."

YANMIŞ İÇİNDEN | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin