12

343 28 25
                                    

Semicenk - Herkes Gibisin

Olay gerçekleştikten 6 gün sonra

Hâlâ toparlanamamıştım. Ama bir yerden başlayıp hayatıma geri dönmeye çalışmalıydım.

Benim bir suçum yoktu. Suçlu olanlar onlardı. Bunu biliyordum ve ayakta durmalıydım.

Bugün okulun son günüydü. Onuncu sınıf, hatırlamak istemeyeceğim bir seneye dönüşmüştü. Her ne kadar ben masum olsam da onlar kirletmeye çalışmış ve benim bu yılı yalnızca hüzün, nefret, acı ile hatırlayacak olmamı sağlamışlardı.

Okulun girişine geldiğimde Hale Abla ile karşılaştım. Cansız yüzümde dolandı bakışları. Evden çıkmadan önce aynada bakmıştım kendime. Yüzüm bembeyazdı. Gözlerimin altı morarmıştı, içlerindeki parıltıları göremiyordum artık. Dudaklarım çatlamış, rengini kaybetmişti. Kısaca, bitik haldeydim.

Yürümeye devam edip okula girerken duyduğum alkış sesi ile omzumun üstünden sağ tarafıma baktım.

Kardelen bana doğru yaklaşırken bir yandan da alkışlıyordu. "Hoşgeldin!" dedi yüzündeki gülümseme ile. Tepki vermedim. "Ama maalesef biz okula senin gibi orada burada sürtenleri almıyoruz."

Dediğini umursamadan yürümeye devam ettim. Okula girecekken hızlı adım seslerini duydum ilk önce. Sonra da elini koluma sarıp durdurdu beni. Kolumu elinden kurtarırken o arkasını dönüp elini kaldırdı.

"Arkadaşlar hazır karneleri almayı beklerken bir film izleyelim ha?" dediğinde kaşlarım çatıldı.

Bahçedeki herkes peşinden gelirken o kolumu tutup konferans salonuna çekiştirdi bedenimi. Ondan kurtulmaya çalışsam da altı günde çok zayıf düşmüştüm. Normalde zayıf ama güçlü bir bedene sahiptim. Şimdi aynı şeyler geçerli değildi ve oradan oraya sürüklemesine karşılık bir şey yapamıyordum. Yalnızca kolumu çekmeye çalışırken konferans salonuna gelmiştik bile.

Kapıyı açıp içeriye girerken sahneye çıkardı ikimizi de.

Diğerleri de yavaş yavaş konferans salonuna gelirken ayakta durmaya devam ettiler. "Arkadaşlar biraz artı on sekiz izleyeceğiniz şey, kusura bakmayın," dediğinde kaşlarım çatıldı. Düşündüğüm şeyi yapacak değildi herhalde. Bu kadar alçak olamazdı.

"Başlatabilirsin Serkan," dediğinde projeksiyondan perdeye yansıyan görüntüye baktım.

Yapmıştı.

Şuan gözlerimin gördüğü şey, benim o çıkmaz sokakta sıkışmış hâlimdi.

Video ilerlerken Kardelen kenara çekildi. "İyi seyirler!" dedi coşkuyla.

Çatık kaşlarım ile perdeye daha fazla bakamazken duyduklarım ile başımdan aşağı kaynar sular döküldü sanki.

Bağırıp çağırıp kurtulmaya çalıştığım anlar değil de içinde bulunduğum durumdan zevk alıyormuşum gibi söylediğim cümleler vardı videoda. Hızla Kardelen'e dönerken oraya doğru adımladım.

Salondakilerin şaşırma nidaları havada uçuşurken bilgisayarın yanına geldiğim gibi çantamı yere bırakıp bilgisayarı aldım ellerimin arasına. Düşünmeden yere atıp ekranının kararmasını sağlarken Kardelen kulağıma eğildi.

"Sesinle oynamak zor olmadı," dedi. "Baksana kaybettin. Salondaki herkes şuan senin tam bir-" diyeceği sıra elimi kaldırıp sert bir tokat attım yanağına.

"Sen ne kadar adi bir insansın!" dediğimde yana düşmüş başını bana çevirdi. Yüzündeki gülümseme ile yanımdan geçti.

"Çok geç be Destancık," dedi yapay bir üzüntü ile. "Herkes şuan senin hakkında gördüklerini düşünüyor." Biraz daha yükseltti sesini. "Birilerinin gerçek yüzünü de görmüş olduk sanki millet?"

YANMIŞ İÇİNDEN | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin