8

230 18 0
                                    

Cem Adrian & Hande Mehan - Ah Bu Şarkıların Gözü Kör Olsun

Omuzlarım düşük çıktığım emlakçıdan uzaklaşırken bir yandan da civardaki emlakçıları düşünüyordum. İnternetten baktıklarımın neredeyse yarısına gitmiştim ama ev yoktu.

Pes etmeden devam etmem gerekiyordu. O evde durdukça annemin bana sarf ettiği sözler, yaptıkları, geçirdiğim krizler, o adamın cesedi gözlerimin önüne gelmeyi bırakmayacaktı. Ama yine de evi satılığa çıkarmayacaktım. Sadece kendi eşyalarımı taşımayı düşünüyordum.

Yürümeye devam ederken bir yandan da telefonumu cebimden çıkarmaya uğraşıyordum. Tam da çıkarırken bir bildirim geldi ve bir çağrı başladı.

Cebimden çekip çıkarabildiğimde kimden olduklarına baktım. Numaramı bıraktığım bir emlakçıdan gelmişti.

Çağrıyı yanıtlayıp "Efendim?" dediğimde konuşmaya başladı.

"Destan Hanım kusura bakmayın rahatsız ediyorum ama müsait bir evimiz var isteğinize göre," dedi kadın. Kaşlarım havalandı. "Gelirseniz gidip görebiliriz hemen."

"Tamam," dedim hızlıca. "Geliyorum, teşekkürler."

Geldiğim yolu geri yürüdüm, bir taksi durağı buldum. Boş, müsait araba bulunmadığından bekledim bir süre. Sonra sonunda geldiğinde ise hızlıca binip adresi söyledim.

***

"Ev bu şekilde," dedi bana dönerek Burcu Hanım. Ellerini birbirine kenetleyip gülen yüzüyle baktı bana.

Karşılaşayabileceğim fiyata göre gayet iyiydi ev. Stüdyo bir daireyi, çatı katındaydı, biraz tadilat istiyordu. Eşyası yoktu ama tesisatı sağlam yapıldığı bilgisini vermişti Burcu Hanım. İçerisi yeterince ışık alıyordu, en üst kattaydı.

"Güzel," dedim. "Anlaştık diyebiliriz."

"Harika," dedi. "O halde imzaları atabiliriz."

Reşit olduğum için bu konuda bir sorun çıkmıyordu.

Başımı salladığımda aşağı inip dükkana doğru yürümeye başladık. Kısa bir süre içinde gerekli işlemleri hallettiğimizde anahtarı teslim etti bana.

Her şey çok karmaşık geliyordu. Uzun hesaplamalar sonucunda her ay yetirebileceğim şekilde ayarlamıştım sonunda ama yeni bir şeylerle kendi başıma baş etmek korkunç gelmişti en başında.

Derin bir soluğu dışarı bırakırken telefonum çalmaya başladı. Elimi cebime atıp çıkardım.

Ayça arıyor...

Çağrıyı yanıtlayıp kulağıma yasladım telefonu. "Yoldayım," dedim açar açmaz. "Geliyorum hemen."

Adımlarımı hızlandırdım o sıra. "Yok, o değil de," dedi. Sesinden ters giden bir şeyler olduğu anlaşılıyordu. "Ne oldu?" dedim otobüs durağına yaklaşırken.

"Ferdi Bey geldi," dedi. "Seni göremeyince sinirlendi biraz. Mesai saatinin içindeyiz ya şimdi. Geldiğinde benim odama gelsin hemen dedi."

"Tamam," dedim hızlıca. "Çok geçmeden gelirim. Otobüse bineceğim şimdi."

"Tamam," dedi. "Görüşürüz."

Otobüse binip en arka koltuğa oturdum. Her şey üst üste geliyordu.

Ellerimi yüzüme bastırıp sıvazladım hızlıca.

Gözlerim yavaş yavaş dolmaya başlarken içimdeki dolmuşluk hissini serbest bıraktım. Sessiz sessiz, sarsıla sarsıla ağlarken otobüs ilerlemeye devam etti. Kafeye kadar içimi döktüm bir süre. Sonra babamın sözlerini hatırladım. Düş, derdi hep bana. Ama düştüğün yerden de kalk diye devam ederdi. Düşüyordum belki şimdi ama kalkmam gerektiğini bilmem gerekiyordu.

YANMIŞ İÇİNDEN | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin