4

259 23 2
                                    

Ev boyanalı 3 gün oluyordu. Alparslan denen çocuk evime geleli 3 gün oluyordu.

O gün tuhaf bir şey olmuştu. İkimiz de sessiz sessiz evi boyarken neden eldivenlerim olduğunu sormuştu.

Başta afallamıştım. Ama sonra toparlamış ve ona nedenini söylemiştim. Okb hastasıyım demiştim. Yaşadıklarımın hepsini anlatmamıştım elbette. Sadece hasta olduğum için taktığımı söylemiştim.

Sonra ikimiz de konuşmadan boyamaya devam etmiştik.

Bugün günlerden çarşambaydı. Kafedeki işimin başındaydım. Ve yine Alparslan gelmişti kafeye. Bu hafta bu, üçüncü gelişiydi.

Arkam dönük bir şekilde verdiği siparişi hazırlarken gözlerinin üstümde olduğunu neden bilmiyordum ama hissediyordum.

Elimdeki salebini götürürken gözlerim onun olduğu masadaydı.

Yanına geldiğimde küçükçe gülümseyip önüne bıraktım salebi. "Afiyet olsun," deyip arkamı döndüğümde teşekkür ettiğini duydum.

Kasanın arkasına geçtiğimde paraları düzenlemeye başladım bir uğraş bulamayarak. O sıra bir ses duydum.

"Destan," diyen Kardelen'in sesini.

Sarsıldım.

Uzun zamandır duymadığım sesini duyduğumda ellerim zangır zangır titremeye başladı. Bedenim de titrerken avuçlarımı sıktım.

"Burada ne işin var?" dedim sert bir sesle.

"Destan ben konuşmak istiyorum," dediğinde nefesim tıkandı boğazımda.

Konuşacak ne kalmıştı? Konuşacak bir şey bırakmış mıydı?

Koca bir hayır.

"Konuşmayacağım," dedim düz bir sesle. "Git buradan."

Başını iki yana sallayıp masalardan birine yöneldi. Oturup beklemeye başladığında derin bir nefes alıp yanına gittim. "Ne yapmaya çalışıyorsun?"

"Konuşmak istiyorum."

Israrlı tavırları karşısında sinir katsayım git gide artıyordu.

"Defol git buradan," dedim sert bir şekilde. "Defol git."

"Destan-" derken, "Ne Destan ya?!" dedim gözlerim dolu dolu bir şekilde. "Ne Destan?!"

"Gitsene yine," dedim gözlerimden yaşlar akmaya başlarken. "Yine aynısını yapıp siktir olup gitsene!"

O anlar geldi aklıma.

O, bana yabancı dokunuşlar.

Midem bulandı.

"Defol git buradan!" dedim önündeki masayı çekip alıp yere atarken. "Defol git!"

Korkuyla bir bana bir de masaya bakarken her şey bulanıklaşmaya başlıyordu. Silik silik oluyordu her şey.

"Git git git!" dedim ağlarken. Sandalyelere geldi sıra. Onları da yerle bir ettim.

Bedneim sarsılırken günlerin acısını çıkarır gibi darmaduman ettim etrafı.

Bir sandalyeyi alıp cama geçirirken, "Ben o gün neler yaşadım haberin var mı senin?!" dedim. Bir sandalyeye daha uzanacakken arkamdan sarıldı birisi bana kollarımı tutarak. Etrafa zarar veremezken beni tutan kişiye bakabildim.

Alparslan.

Bedenim duruldu. Ne olduğunu algılayamadım o an. Ne, ne yaptığımı biliyordum ne, ne söylediğimi.

"Destan!" dedi sesi. "Buradayım Destan!"

Ona bakıp bir süre sonra kendimi yere bırakabildim. Benimle beraber o da çöktü. Ağlamaya başladığımda küçük bir kız çocuğu gibiydim. Beni korusun istedim. Ona sığındım. Koca gövdesinde bana bir yer olsun da ona sığınayım istedim.

Bugüne kadar kimse benim arkamda durmamıştı. Ben bunun ne demek olduğunu hiçbir zaman bilememiştim. Ama şimdi hissediyordum. Birisi vardı. Yanımdaydı.

"Yanındayım Destan," dedi sanki hissetmiş gibi. "Buradayım."

"Gitme," dedim gözlerim kararmadan hemen önce.

Sonra kendimi karanlığa bıraktım. Çünkü artık bırakabilirdim. Yanımda olduğunu hissettiğim biri vardı. Artık bırakabilirdim rahatça kendimi.

***

destan'ım... 🤧🤧🤧🤧🤧

YANMIŞ İÇİNDEN | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin