İkilem - Bu Saatten Sonra
"Destan," diyen kimya hocası ile başımı kaldırdım. "Çok ilgisizsin derse karşı. Bir sorun mu var?"
Başımı iki yana salladım. "Öyleyse derse odaklan lütfen," deyip beline yerleştirdiği elini yerinden ayırıp tahtaya döndü tekrar.
Kollarımı önümde birleştirip, çenemi kollarımın üstüne yasladım. Ara ara saate kaydı bakışlarım. Az bir vakit vardı.
Hemen sonra da zil çaldı. Oturduğum yerden kalkmazken başımı cam tarafına çevirdim. Kimya hocası "Destan," dediğinde başımı kaldırdım. Kucağındaki kitapları tutmaya devam ederken, "Dışarıya gelir misin?" dedi.
Başımı sallayıp yerimden kalkarken teneffüse çıkmayan yalnızca ben değildim. Feza'nın ve önümde oturan kızların da bakışları üstümdeydi. Çok sürmeden onlar önlerine döndü, Feza'yı da önemsemedim.
Sınıftan dışarıya birlikte çıktığımızda hemen sağ tarafa geçtik. "Normalde iyi bir öğrenciydin Destan," dedi durduğumuzda. "Bu ara çok dalgınsın."
"İyi hissetmiyordum hocam," dedim. "Kusura bakmayın."
"En arka sırada kimsenin dikkatini dağıtmıyorsun ama dikkatimi çekti." dedi.
"Dikkatli davranırım hocam," dedim. Dudaklarını birbirine bastırıp başını salladı. O yanımdan ayrılırken ben de sınıfa geçtim.
Yerime oturmadan önce karşıma çıkan Feza ile derin bir nefes doldurdum içime. Kesinlikle, olumsuz bahsettiğim her şeyi olumlu anlayıp öyle davranıyordu, artık emin olmuştum.
"Ellerine ne oldu?" dedi. "Sargılılar?" Öylece baktım ona. Ardından yanından geçtim. Duvara laf anlatmak ile eş değer düzeydeydi ona laf anlatmak.
Sırama geçip oturduğumda sıranın altından test kitabımı çıkardım. Kaldığım sorudan çözmeye devam ederken zil çalana kadar çözebildiğim kadar soru çözmeye başladım.
***
"Destan, Destan!" diyerek gelen Jale ile duraksadım.
Yanıma geldiğinde Benan ve Duru da ardı sıra gelmişti.
"Okulun karşısındaki kafede ders çalışacağız, sen de gelsene?" dediğinde bileğimi kaldırdım.
Kafeye yetişmem gerekiyordu.
"Belki başka zaman," dedim. "Söz olarak aldık bunu!" dedi geri geri giderken.
Bir şey demedim. Onlar giderken ben de önüme döndüm. Eve uğrayıp üstümü değiştirmem gerekiyordu. Yarım saat içinde eve uğrayıp ardından da kafeye geçtim.
Hızlı tempoya alışkın olduğumdan dalgın bir halde oradan oraya giden ayaklarım ile kafenin içinde dört dönmeye başladım.
***
"Sen üşümüyor musun böyle?" diyen Ayça ile ona döndüm. Aslında üşüyordum ama hava buraya gelirken güneşliydi. Şimdi ise dışarıda yağmur yağıyordu. Üstümdeki kısa kollu bol tişörtün kapatmadığı kollarım soğuğu buyur ediyordu.
"Üstüme bir şey alamadım güneşliydi hava," dediğimde ellerimin arasına aldığım tepsi ile siparişi götürdüm.
Kasaya geri döndüğümde Ayça'nın etrafta dolanan bakışları bana uğradı. Ellerini beline yerleştirirken gözleri kısık bir hâl aldı. Hafifçe öne doğru eğildiğinde işaret parmağı ile beni de çağırmıştı.
"Şu çocuk var ya," dedi başı ile gösterirken. Omzumun üstünden gösterdiği yere baktım. O çocuğu gördüm yine. Hep buraya mı geliyordu da ben yeni yeni karşılaşıyordum onunla bilmiyordum ama burada olduğum müddetçe görüyordum onu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YANMIŞ İÇİNDEN | Texting
ChickLitFeza: Haberini aldım Feza: Obsesifsin demek ha? Feza: Fazla ergence bir yapay hastalık değil mi? Feza: Arkadaşınla konuşurken duydum Feza: Fazla drama kraliçesisin ya sen Feza: Ağlayarak okb hastası olduğunu söylerken çok zorlanmamış olmalısın Feza...