2

267 22 0
                                    

Günler geçip giderken kafedeki işime geri dönmüştüm.

Ferdi Bey yaşananları yaşanmamış farz edeceğini söylediğinde ona karşı oldukça mahçuptum.

Okula gitmeye de başlamıştım. O günden sonra Alparslan her gün evime gelmişti. İyi olduğumu görüp gitmişti.

"Pardon bakar mısınız?" diyen müşteriye çevirdim gözlerimi. Başımı sallayıp yanına yürüdüm. İsteğini alıp Selçuk Abinin arkasında durduğu bankoya ilerledim.

"Bir sade kahve," dedim. Selçuk Abi başını sallayıp arkasını döndüğü sıra kafenin kapısından içeriye birisi girdi.

Alparslan.

Dudaklarımda filizlenen gülüşe engel olamadım. "Hoşgeldin," dediğimde bana doğru yürüdü.

Saçları ıslanmıştı, dışarısı yağmurluydu. Bir elini saçlarının arasına atıp hafif hafif karıştırırken yanıma da gelmişti. "Hoşbuldum," dedi o da dudaklarındaki tebessümle. "Ben bir-" diyeceği sıra araya girdim.

"Salep istiyorsun," dedim.

Gülerken başını aşağı eğdi. "Evet," dedi. "Bekliyorum."

"Getiriyorum." dedim ve arkamı dönüp Selçuk Abiye söyledim. O siparişi hazırlarken içim kıpır kıpırdı.

İlk defa kalbim bu kadar hızlı atıyor gibi hissediyordum. Evet, Feza'ya karşı bir şeyler hissetmiştim. Ama Alparslan'a karşı duyduğum hisler daha başka gibiydi.

Salebini alıp masasına doğru yürüdüm dikkatli adımlarla. Önüne bıraktığımda, "Afiyet olsun," dedim. Arkamı döneceğim sıra adımı seslendi.

"Efendim?" dediğimde elini ensesine attı. "Eğer senin için uygunsa," Söylediği şey onu zorluyordu. "Numaranı alabilir miyim?"

Biraz düşündüm. Ardından, "Tabii," dedim ve telefonunu çıkarmasını bekledim. Çıkardı ve numaramı söyledim. "Teşekkürler," dediğinde rica ettim ve arkamı döndüm.

Atacağı mesajı bekleyecektim.

***

Akşam olmuş ve kafeyi kapatma saatimiz gelmişti.

Kepenkleri indirip dükkanı kilitledikten sonra evlerimize dağıldık. Apartmanın önüne geldiğimde bir bildirim sesi geldi telefonumdan. Heyecanla elimi cebime atıp çıkardım telefonumu.

Ekranı açtığımda kalbim o kadar hızlı atıyordu ki.

053*: Selam, Alparslan ben, nasılsın?

Ondandı. Mesaj ondandı. Atmıştı.

Destan: Selam, iyiyim, sen?

Anahtarımı çıkarıp apartmana girdim. Bir yandan da onunla mesajlaşıyordum.

Üst kata çıkarken bütün odağım telefonumdaydı.

Alparslan: İyi ben de, yarım saate geliyorum müsaitsen, dışarısı çok soğuk bir kahve yapar mısın?

Destan: Müsaitim, gelebilirsin

Alparslan: Harika

Telefonu kapatıp hızlıca eve girdim. Üstümü değiştirip saçlarımı özenle tepeden topladım.

Aynadan kendime bakarken iyi göründüğümü düşünüyordum.

Mutfağa geçip kahve hazırlamaya başladığımda kapı çaldı. Koşar adım kapıya ilerledim. Kanadı araladığımda karşımda Alparslan'ı buldum.

Geriye çekildim ve girmesi için alan açtım. O içeriye girerken ben de kapıyı kapattım. "Hoşgeldin," dediğimde kabanını çıkarmaya koyuldu. "Hoşbuldum,"

Kabanını alıp askılığa astım. Ardından mutfağa geçtiğimde o da salona geçti.

Kısa süre içinde kahveleri hazırlayıp salona geçtiğimde, "İyi görünüyorsun," dedi. "İyi misin?"

"İyiyim," dedim kendi kupamı alırken. O da uzanıp kendi kupasını aldı.

Bir yudum aldığımda arkama yaslandım. "Gelmene gerek yok aslında, her gün zahmet ediyorsun."

"Fena mı kahve içmiş oluyorum?" dedi gülerek. Ben de güldüm.

"Hastaneden çıktığından beri normal bir konuşma geçmedi aramızda," dedi. "Hakkında hiçbir şey bilmiyorum. Mesela, nelerden hoşlanırsın?"

"Bilmem," dedim. "Her insanın yapmayı sevdiği şeylerden herhalde. Sen?"

"Ben," dedi. "Müzik dinlemeyi severim, hatta lisedeyken küçük bir müzik grubumuz vardı biliyor musun? Baya iyi çalıyorduk. Kitap okumayı severim sonra. Ve-" derken boğazını temizledi.

"Destan ben," derken kupasını masanın üstüne bıraktı. "Sana bir şey söylemeliyim."

"Dinliyorum?" dediğimde ben de kupamı bıraktım masaya. Arkama yaslanıp dikkatlice onu dinlemeye başladım.

"Ben senden hoşlanıyorum," dedi pat diye. Ne olduğunu şaşırdığım sıralar gözlerimi kırpıştırdım. "Biliyorum tanışalı çok olmadı ama ben seni gördüğüm ilk andan beri-"

"Alparslan," dedim araya girerek. "Bunu kendine yapamazsın."

"Ne?" dedi anlamayarak. "Neyi?"

"Benim gibi bir kızı sevemezsin Alparslan bu hayatının hatası olur."

"Neyin var ki senin?" dedi sakince.

Ellerimi kaldırdım. "Ben dışarıda zor bir hayat yaşıyorum. Bu bana bile zor geliyor, bir de sen mi uğraşacaksın benimle?"

Yanıma yaklaştı. "Uğraşırım." dedi kararlılıkla. "İnan bana uğraşırım."

"Yapamazsın Alparslan böyle hayat geçmez." dedim gözlerimi kaçırırken.

Elini uzatıp çenemi nazikçe tutarak kendine çevirdi yüzümü. Yüzünü yüzüme doğru eğdiğinde nefesi yüzüme vuruyordu. "Geçer," dedi. "Böyle hayat çok güzel geçer. Seninle bir hayat çok güzel geçer."

Alnı alnıma yaslandı. Gözlerimi kapattım. "Alparslan," dediğimde işaret parmağı dudaklarımın üstüne kapandı.

"Seni seviyorum," dediğinde kendimi tutamadım ve kollarımı boynuna doladım.

"Ben de," dedim dolu dolu olmuş gözlerimle. "Ben de seni seviyorum."

Kolları belimi bulurken sıkıca sarıldı bana. "Sen benim hayatımın en güzel şeyisin Destan," dedi.

"Sen bana iyi gelen tek şeysin Alparslan," dedim sıkıca sarılmaya devam ederken.

***

itiraf geldiii

YANMIŞ İÇİNDEN | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin