Birkan Nasuhoğlu - Diken
12/A
Yasin: Arkadaşlar Destan iyiymiş, hastanelik olmuş az biraz ama eve geçmiş
Yasin: Sorun yok yani
Feza: Sen nereden biliyorsun?
Yasin: Aradım
Yasin: Hayırlı bir sınıf arkadaşıyım 🤘
Yasin: Bu arada şey de var
Yasin: Şu her sene yapılan ama asla aktif olmayan kulüp seçimi yapılacakmış
Yasin: Ayrıca geçen seneye kadar 12'ler nöbetçi olmuyordu ya
Yasin: O, bu sene kalkmış biz de nöbetçi oluyormuşuz artık
Yasin: Dua edin de 9'ların katında olmayın
İlker: Ayıp değil mi oğlum dmxmdmcm
Yasin: Eziklemek için falan değil, çok ses oluyor abi kendileri de biliyorlar bunu
Gökay: Proje ödevleri de var bu arada
Gökay: Seçmemiz için liste yollamış matematikçi
Gökay: Matematiğin birinci alıcısı benim, hiç sulanmayın
Çiçek: Hazır nöbetçi seçerken bizim kata da birini koyarlardı, çok saçma değil mi?
Çise: Zaman kaybetmeyin test çözün diyen müdürümüz kendisiyle çelişiyor oynat bakalım
Gökay: 9'da saf ben'i nasıl oradan oraya koşturmuştu Gülay Hoca, unutamıyorum o günü
Çiçek: Şimdiki bizim kattaydı bir de odası, en üst kata çık in yapmaktan bacaklarım ağrımıştı dxndmxmmd
Çise: Müdürle konuşsak şu nöbet olayını iptal falan ettiremez miyiz?
Yasin: Edebiyatçıyla konuşuruz
***
Eve geldiğimde üstümdeki yorgunluğu atmak üzere odama geçtim. Üzerimi değiştirip eldivenlerimi de çıkardıktan sonra lavaboya girip hızlıca çıktım. Odama geri döndüğümde ise bedenimi zar zor attım yatağa.
Yağmura maruz kalmıştım bir iki gün önce. Islanmayı dert edemeden bir de soğuğu yediğim için hastalanmıştım. Şansıma annem evde değildi.
Uyumanın bir fayda vereceğini düşünmüştüm ama bir türlü uykuya dalamıyordum. Yorgun bedenimi kaldırıp mutfağa geçmem gerekiyordu. En azından çorba yapabilirdim.
Sonunda kendimi kaldırabildiğimde mutfağa geçtim. Kısa sürede olabilecek bir çorba yapıp kaynamasını beklemeye koyuldum. Gözlerim yarı açık yarı kapalıydı bu süreçte ve her yerim ağrıyordu. Odama geçip üstüme bir hırka aldım ve sonra yeniden mutfağa geldiğimde çorbanın olduğuna kanaat getirip altını kapattım. Burnum kaşınıp bir hapşırığı dudaklarımın arasından kaçırdığımda burnumu çektim. Çorbayı tabağa koyduktan sonra mutfak masasına oturdum. Limon ilave edip sıcak çorbayı mideme gönderirken gözlerim uyku istiyor gibi acıyordu.
Çorbayı içtikten sonra tabağımı tezgahın üstüne bıraktım ve odama geçip tekrar uzandım yatağıma.
Bu sefer uykuya dalmam uzun sürmemişti.
***
"Destan kalk!" diyen annemin sesi ile gözlerimi zorlukla aralayabildim.
"Para ver bana!" dediğinde başımı yastıktan kaldırdım.
Avuç içimi gözümün üstüne kapatıp önüme gelen saçlarımı yüzümden çektim. "Param yok," dedim uykulu ve hastalığımdan sebep tuhaflaşmış sesimle.
"Hasta mısın sen?" dediğinde yüzüne baktım. Başımı salladım. "İyi, geçmiş olsun."
Bir şey demedim.
"Ben Makbule'ye gidiyorum." dedi. "Madem sende para yok,"
Yine bir şey demedim. O arkasını dönüp odadan çıkarken kolum titreyerek bedenimi daha fazla taşıyamadı ve yatağa gömüldüm tekrar.
Burnumu tekrar çekip üstümdeki battaniyeyi üşüsem de iteledim ayaklarımla. Gelip üstümden çekecek biri yoktu. Sızlanıp itiraz ederek nazlanamazdım kimseye, soğuk diye. Kendimi, kendim iyi etmeliydim. Yattığım yerden yine zorlukla doğrulup üstümdeki uzun kollu pijamamı çıkardım. Askılı atletim ile kalırken yatağa uzandım yine.
"Soğuk değil," dedim kendi kendime. Ellerimi yumruk yapıp çenemin altında sabitledim. Vücudum istemsizce sıcağı ararken bacaklarımı kendime çektim. Hafif hafif titrerken gözlerimi kapattım. Dişlerimin titremesini de engellemek için birbirine bastırdım sıkıca dişlerimi. Çenem kasılırken uyumaya çalıştım.
***
Telefonumun zil sesi kulaklarıma dolarken çok uzaklardaymış gibi geliyordu ses.
Bedenim titrerken ellerimden birini yerinden ayırıp komodinin üzerine uzattım elimi gözlerimi açamadan.
Telefonun soğukluğu parmak uçlarıma ulaştığında telefonu kavradım ve gözlerimi araladım.
Feza arıyor...
Telefonu sessize alıp yatağımın üstüne bırakırken aramaya devam etti. Telefonumun yanındaki dereceyi aldığımda ise sırt üstü döndüm yatakta. Bedenimi döndürmek bile her yerimi ağrıtırken dereceyi kolumun altına yerleştirdim.
Beklerken gözlerimi kısa süreliğine kapattım ve bu kısa süreli hafif uyku derecenin sesi ile sona erdi. Elimi dereceye atıp olduğu yerden çıkardığımda küçük ekrandaki sayılara baktım.
Kurumuş dudaklarımı ıslatıp yattığım yerden kalktım. Doktorun ateşin çok yükselirse iç dediği ilacın hangisi olduğunu hatırlayıp poşetin içinden aldım ve komodinin üstündeki küçük sürahiden su doldurdum bardağa.
İlacı içerken normal sıcaklıktaki su bile buzdolabından çıkmış gibi geliyordu.
Su içmek biraz daha iyi gelirken yatağımın üstündeki telefonumu alıp Ayça'yı aramaya koyuldum. Gelemeyeceğimi haber vermeliydim.
Numarasını bulup aradığımda telefonu kulağıma yasladım. "Efendim?" diyen sesini duyduğumda gözlerimi açık tutmaya çalıştım.
"Ben bugün gelemiyorum," dedim. Anında "Hasta mı oldun sen?" dediğinde onaylayan mırıltılar çıkarabildim yalnızca.
"İzin alıp yanına gelebilirim," dediğinde reddettim.
"İyiyim biraz daha," dedim. "Gerek yok. Raporumu cuma günü geldiğimde getiririm, Ferdi Bey'e iletirsin olur mu?"
"Tamam," dedi. "Dikkat et kendine. Bir şey olursa da hemen ara, gelirim."
"Tamam," dediğimde kapattık.
Telefonu komodinin üstüne bırakıp başımı yastığa yasladığımda sesli bir nefes verdim.
Gözlerimi hafifçe aralayıp beyaz tavanı izlemeye başladığımda bir elimi karnımın üstüne koydum. Diğer elimin tersini alnıma yasladım.
Ellerim vücudumun aksine soğuk olduğundan alnım çok sıcak gelmişti.
"Çok soğuk olduğundan çok sıcak geliyor herhalde," dedim.
Yerimde hafifçe kıpırdanıp odamı izlemeye başladım.
_______________________________________Kendi kendini iyi etme çabalarına ağlamaya gidiyorum, hoşçakalın
![](https://img.wattpad.com/cover/319118977-288-k836866.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YANMIŞ İÇİNDEN | Texting
ChickLitFeza: Haberini aldım Feza: Obsesifsin demek ha? Feza: Fazla ergence bir yapay hastalık değil mi? Feza: Arkadaşınla konuşurken duydum Feza: Fazla drama kraliçesisin ya sen Feza: Ağlayarak okb hastası olduğunu söylerken çok zorlanmamış olmalısın Feza...