20.Bölüm - "Ona Değer Veriyor Olabilirsin."

22 3 1
                                    


Dünya, sevgili büyülü dünyamız, yapılacak bir sürü eğlence ile dolu. Denenecek yeni şeyler, oynayacak insanlar ve bin bir çeşit duygular var önümüzde, hayat bir gökkuşağı misali parlak. Gidip bir kahve alabilirim, Jack'le çıkışta Pes oynamak üzere bir plan yapabilirim. Bunlar olmasa bile, en kötü tek başıma voleybol antrenman falan yaparım. Ya da Donnie Darko'yu bir kez daha izlerim. Ah donnie, senin kadar iyisini görmedim. Hiç unutmam bir lafını, "Yıkım, yaratıcılığın bir formudur."

Öyle midir gerçekten? Öyledir gerçekten. Çünkü her kalbim kırıldığında, ya da üzüldüğümde, yeni bir şeyler üreterek ya da keşfederek kendimi iyileştiririm. Hepimiz yapmaz mıyız bu? Belki de, geçtiğimiz üç gün öncesinde kafamı ve ruhumu, her ne hikmetse bir de kalbimi allak bullak eden durumlardan dolayı kendimi rahatlayacak yeni aktiviteler bulabilirim. Dedim ya hayat güzel, bir sürü seçenek var. Ama onun yerine ben buradayım ve bok sarısı saçlarla ayaklı egonun bir bankta tek başlarına ne konuşuyor olabileceklerini düşünüyorum. Tabi ki umurumda olduğundan değil, ama buradan kalkıp gidemiyorum da. Güzelim hayatıma kara bulut misali bulaşan, pis kaltak Miranda; ve bana yaklaştığını fark ettiğimde bile durduramadığım bay Will kendini beğenmiş, ortak noktalarını buldular herhalde, ki yirmi dakikadır oturmuş muhabbet ediyorlar.

Hayır, ortak noktaları olabilecek insanlar da değiller ki. Miranda her zaman kendini ve kendi çıkarlarını düşünür. Will sürekli insanlara zarar gelmemesi için uğraşır. Miranda kesinlikle kalp kırarken tereddüt etmez, sadece kırar. Ama William daima kibardır, yani en azından bana karşı öyleydi. Örnekler uzar gider. Ama benim burada kaybettiğim vakit uzayıp gitmemeli.

Biraz olsun kendi ruh sağlımı düşünmeye çalışarak okulun içine geri girdim. Evet doğru bildiniz, Jack bugün okula gelmedi. Bende sürünüyorum işte. Ama itiraf etmek gerekirse, son dört gündür sürünüyorum ben. Geçtiğimiz iç gün boyunca, en son Will evimden çıkıp gittiğinden beri, hiç konuşmadık. Hiçbir şey hakkında. Bir anda gelişen şeyler hakkında, beni korumaya çalışması ve benim ilginç bir şekilde Miranda'yı onun etrafından atma isteğimle ilgili konuşmadık. Karışmaya hakkı olmadığı gerçeğini kabul etmişti ve karışmıyordu da.

Ama ben hiçbir zaman istemediğim sürece söz vermez, bazen vazgeçer sözümde bile durmazdım. Çünkü hiçbir şekilde istemediğim şeyleri yapmam ben, buna alıştım, buna alışmam gerekti. Nasıl şartlara uyum sağlar bazı canlılar, bende öyleyim işte, ailenin getirisi kurallar olmayınca, kendi kurallarımı koydum ben. Ve bir daha kimseye güvenmemeyi en tepeye yazdım. Kimseye değer vermemek de hemen altındaydı. Ama William geldiğinden beri, görüldüğü üzere sırasıyla tüm kurallarımı birer birer yıkar oldum.

Buna dur diyemiyorum. Daha da kötüsü, hem zevkli hem vicdan azabıyla dolu o günden sonra, Ash ile de ne yapacağımı bilemiyorum. Bu kadar etkilenmem mümkün değildi, öyle sanıyordum, sanıyorduk. Jack son üç gündür ısrarla soruyor, sorunum ne diye. Ona bilmiyorum kardeşim benim de kafam karışık diyemiyorum. Çünkü o zaman açıklamam gerekir. Ama ona çıkıp da sanırım yanlışlıkla birine yine değer vermeye başladım diyemiyorum. Çünkü ben çok korkuyorum.

Tiana'dan sonra, olanlardan sonra bir kez daha hayal kırıklığına uğramak istemiyorum. Bir kez daha acıyla dizlerimin üstüne düşmek, yanan değerlilerimin kokusunu almak istemiyorum. Dolabımın önünde durup, hatırladığım tüm o sesler ve kokularla birlikte gözlerimi sıktım.

Tabi ki her şey aynı şekilde gerçekleşecek değil, fakat korkuyorum işte. Yine bir oyun olmasından, benim gücümü kullanmak istemelerinden korkuyorum. Kötü şeyler yaptım. Çünkü kötü şeyler yaşadım. Ve ben çaresizdim. Ailemi kurtaramadım. Şimdi aynı şekilde yananın Jack ve ailesi olmasını istemiyorum. Onları da kaybetmeyi göze alamam. Yalnız kalabilirim, yalnız yaşayabilirim, çok yaptım, iyi bilirim. Ama onlar değerli dostlarım benim, kimse yokken onlar vardı, onlarsız bir hayatı düşünemiyorum. Şimdi William'a güvenerek hata mı yapıyorum sorusu hep kafamda olacak. Ama bir yanım, o kim ki, diyerek onu dinlemeyecek. Bense arada oturup kendi kendime tartışmamı dinleyeceğim. Son dört gündür yaptığım gibi.

Witching GameHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin