Onunla 2. gün
Eklemlerim ağrıyordu ama bunu anneme söylemedim. "Anne dışarı çıkacağım."
Başını elindeki dergiden kaldırıp bana baktı. Bana anlam veremeyerek baktı. "Dün doktorun söylediklerini dinlemedin mi kızım?"
Omuzlarımı silktim. "Dikkatli olacağım."
"Vera..."
"Hayır, anne. O hastaneye yatsam bile bir şey değişmeyecek sen de biliyorsun. O yüzden lütfen karışma bana."
"Kızım lütfen... Dışarısı güvenli değil. Düşebilirsin, yine krizin tuta-"
"Merak etme, bir şey olmaz."
"Ben de seninle geleyim o zaman."
"Hayır."
"En fazla iki saat kalabilirsin o zaman. Şoföre seni bırakıp döndüğünde almasını söyleyeceğim."
Bir şey söylemeden indiğim merdivenlerden geri yukarı odama çıktım. Çantamı ve telefonumu alıp aynadan yeşil saçlarıma bakıp düzgünler mi diye kontrol ettim.
Çalıştığı kafenin önüne geldiğimde onun da gülümseyerek bana doğru geldiğini gördüm. Güneş yine üzerindeydi.
Toplamış yine bütün güneşi üstüne.
Gözlerini kısarak bakıyordu bana. Siyah bir kot ve kahverengi bir tişört vardı üzerinde. Kahveleri daha çok belli ediyordu böylece.
Yanıma gelip beni kendi etrafımda dönderdi. O da beni inceliyordu. Mini kot bir etek ve beyaz bir krop vardı üstümde. Beyaz converslerim eşlik ediyordu kombinime. "Çok güzelsin," dedi.
Gözleri en çok yine saçlarımda gezindi.
Öyle bakma içim titriyor diyemedim.
"Bir insana her renk nasıl yakışır ki?" Sorudan çok iltifat gibiydi. "Teşekkür ederim," deyip kıkırdayarak kocaman sarıldım ona. O da bana sarıldı, kokusunu içime çektim.
"Ne yapalım?"
"Yürüyelim."
"Yorulursun."
"Sen yanımdayken yorulmam."
Çok yorulurum ama sen varsın.
Elinden tuttum. "Yeni sokaklar keşfedelim."
Kocaman sırıttı.
"Bana uyar."
Sonraki üç bölüm kısa olduğu için ard arda yayınlayacağım, bilginize.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Kansere Ölmem | Texting
Teen Fiction"Ah sevgilim, ağlarken bile gülümsüyorsun ve savaşı bu gülümsemeyle kaybedebileceğini mi sanıyorsun?.." - Şimdi bana ölmeden önce yapılacaklar listesi yapın derseniz birkaç şey eklerim belki. Hatta gördüğüm hayatlardan, izlediğim videolardan böyle y...