(18+ cinsellik ve şiddet içerir.)
Başımızın üstünde ki elçilik binasının içinde bir ses yankılandı. "Şuandan itibaren; Onun tek bir saç teline zarar gelirse, sizden başlayarak tüm ülkenizi kana boğarım." Kalın erkeksi sert ses, kaya kadar keskin bir...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
🎵 Gözde Öney - Kavga.
🎵 TheWeeknd - TheHills.
🎵 Taylor Swift - Don't BlameMe.
3.BÖLÜM.
Seni unutmamak için siluetini zihnimin içine kilitledim, ama söylesene sen hala aynı kişi misin?
Güçlü görünen her bir insanoğlu, içinde gülünç olacak kadar zavallıdır.
Annem öldüğünde, bir banyo duvarı arasında tüm çocukluğumu kaybettiğim cehennem bir gece yaşamıştım, yaşım altıydı, savunmasız küçük bir çocuktum. Yaşım bir ömrün çeyreği bile değildi fakat yaşadıklarım asırlık bir acıya denkti. Ben o gece ağlaya ağlaya annemin ölmeden bir gün önce yaptığı kurabiyeyi yemiştim, çünkü evimizde ki diğer eşyaları komşularımız aralarında paylaşmıştı, benim anneme yıllarca gavur demişlerdi ama onun cenaze namazını bile kılmamışlardı. Ben bir köşede çocukluğumu kaybedişime ağlarken, onlar mutfakta güle oynaya helvaya ne kadar fıstık koyup koymayacaklarını tartışıyorlardı. Övecek değilim kendi konumumu, elçi olmanın üstümde kalpsizlik gibi bir etkisi yok, hatta belirtmeliyim ki alıkça hissediyorum kendimi, annemsiz çıplak kalmış bir çocuk gibiyim adeta. Babamı hep severdim ama annemin yokluğuna hiç alışamazdım, hala annesine nazlanan bir çocuk gördüğümde ve çocuğunun peşinden koşuşturan annelere gözüm kaydığında, burukluk oluşurdu içimde. Eğer o şefkati hiç bilmeseydim yokluğunu hissetmezdim, fakat şefkatle büyüdükten sonra birden bire kimsesiz kalmak, korkunç bir şey. Her gün yüzlerce çocuğun benim durumuma düştüğünü bilmek, daha korkunç bir şey. Yeşile kaçan ela irislerim, aynada ki yüzümde dolaşırken aniden gözlerime değindi ve ben kendimle göz göze geldim, her insanla yüzleşebilirdim ama konu kendim olunca dilim tutuluyordu. Bir insan kendi gözlerine bakmayı utanabilir miydi? Benim gibi bir insan, benim gibi çocukluğuna söz verip tutmayan insanlar utanırdı ve bu, yüz yılın en buruk hislerinden biriydi. İçimde çocukluğum inci taneleri gibi göz yaşlarını döküyor ve ben ona kötü davranmaya devam ediyordum, oysa bugün karşımda küçük bir kız çocuğu olsa onu mutlu etmek için çabalardım, konu kendim olunca değişen neydi de ağlatıyordum o çocuğu? Konu sensin Alin, sen. Konu senin başkalarına değil kendine bencil olman.