(18+ cinsellik ve şiddet içerir.)
Başımızın üstünde ki elçilik binasının içinde bir ses yankılandı. "Şuandan itibaren; Onun tek bir saç teline zarar gelirse, sizden başlayarak tüm ülkenizi kana boğarım." Kalın erkeksi sert ses, kaya kadar keskin bir...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
4.BÖLÜM.
Ben sadece bir çocuğum ama buradakiler beni karanlığa bıraktı.
Dünyanın hali ne olur bilmiyorum ama benim içimde çoktan bir savaş çıktı ve mantığım, hislerimi esir etti, o kazanıyor ve benliğim kaybediyor. Bir parçam ölürken, kazanan nasıl ben olabilirdim?
"Tamam.."dedi avukat yenilgiyle. "Bana iki dakika verin, onu arayıp buraya gelmesini söyleyeceğim."
Atlantis, kol saatine bakıp ağırca kafasını salladı. "Gelmek istemiyorsa zorlama."
Çünkü o zaman ölür.
Avukat alay konusu olmanın gururunu zedelediğini hissettiren bir bakış atıp, yanımızdan ayrıldığında az önce iş birliği yaptığım adam için yeniden görünmez oldum ve bana tek bir bakış atmadan koltuğa oturdu, onu taklit ettim, görmezden geldim ve koltuğa oturdum, Dolunay ve Fırat'ta teker teker yerlerini aldığında ilk konuşan Fırat'tı. "Lale'ye ne diyeceğiz la biz? Canı yanarsa talan ederim o savcıyı."
"Ona kızının canını hiçe sayıp, başka ülkeye kaçmaya çalıştığını ve az önce yaşananları anlatmayacağız. Savcı gelecek ve konuşacağız, eğer o da Lale'nin bunları öğrenmesini istemiyorsa susacak." Gözlerimi kaldırıp, bizi buruşuk bir yüzle izleyen Dolunay ve ona çevirdim. "Bu olanlar aramızda kalsın, Lale'nin canı yansın istemiyoruz."
Atlantis boş gözlerini kaldırdığında "Kimsenin canıyla ilgilenmiyorum, gerçekleri öğrenmesin diye herhangi bir çaba sarf edemem, yalan da söylemem." dedi açıkça düz bir sesle, yalan söylemezmiş hah.
Dolunay, burnunu kırpıştırıp bana baktı. "O sarı kafalı kızın bana yol boyunca ne çektirdiğinden haberin var mı senin? Her şey müstahak ona, şeytanın bacağını ters kırıp o kıza yedirmişler, nasıl bir illet, değişik cins bir şey lan o."
