BÖLÜM YİRMİ DÖRT: KARA ZEHİR.

68.2K 3K 6.2K
                                    

Yine haddinden daha uzun ve bence her duyguyu tek tek tadacağınız bir bölüm oldu, fakat uyarmadan edemeyeceğim, genelde bana 'kitap psikolojimizi bozuyor' yorumları atıyorsunuz, oysa daha hiçbir şey görmediniz. (HAVİN SU DEFOL.)

Oy sınırı : 2 bin.

Yorum sınırı : 5 bin. (Satır arası yorumlarınızın aşığıyım, bol bol bekliyorum.)

Rica ediyorum, beğendiğiniz yerlere 'Alaska' yazmayı bırakın. Sizden istediğim tek şey bu, bana sebebini şimdilik sormayın, ileride öğreneceksiniz zaten.


🎵Teoman - Renkli Rüyalar Oteli.


🎵Skylar Grey - I Know You


🎵 Beyonce - Halo


🎵 Anıl Emre Daldal - B.



-24.BÖLÜM-



Benim hiç renkli kalemlerim olmadı ama çocukken her zaman çakıl taşlarım vardı, çünkü nereye gidersem gideyim mutlaka her yerde bulurdum onlardan, almak için ne para gerektirirdi ne de mülk. Evet benim her zaman çakıl taşlarım vardı, ne zaman sıkılsam, ağlasam, onları yere serer oyunlar uydururdum, unutamadığım bir oyunum vardı; Saçıma bit geçtiği bir dönem yaşamıştım, kaşıntıdan uyuyamadığım gecelerin yaşandığı zamanlar. O gecelerde annemin her gün saçlarımı özenle topladığı, mavi kurdeleler taktığı dönemi hatırlar, birkaç yıl önceki durumumla karşılaştırma yapar dururdum ve bu benim canımı çok yakardı. Annemin yokluğunu en çok o gecelerde hissederdim, saçlarım okşanmadığında ve bitler temizlensin diye saçlarıma gaz yağı döküldüğünde. O anlarda, çakıl taşlarımı ikiye böler, birazını kendime birazını da karşıma koyardım, bir el kendi yerime oynar ardından karşı tarafa koşar ve bu sefer annem yerine oynardım, bir süre böyle avuttum kendimi, kimsesiz çocukluğumda çakıl taşları bana çok yardımcı oldu. Onlar bana yedirilmediği sürece severdim çakıl taşlarını, çünkü o zaman dilimi kesip, dişlerimi kanatmazlardı.

On bir dakikadır uyanıktım ve gözlerimi, vücudumun fırın misali sıcacık olma sebebini bilerek aralamıştım. Koyun koyunaydık, gece sancıdan her kıpırdanıp durduğumda beni sarmış, sinesine bastırmıştı, ne zaman bacaklarım soğusa bacakları arasına almış ve ısıtmıştı beni, gece boyunca kaşık pozisyonundan ayrılmamıştık fakat sabaha karşı, bir ara suratımı onun göğsüne bastırınca, kalmıştık öyle. Yağmurlu ormana bakan penceremden içeriye sızan güneş gözlerime vuruyordu ama onları kısmadan sadece Atlantis'i izliyordum, uykudayken onu gördüğüm nadir bir andı, hiç olmadığı kadar sakindi.

Daha önce hiç böyle hissetmemiştim ve bu duyguyu yalnızca ona beslediğim için memnundum. Benim yanımdayken o sert ve kararlı halinden eser yoktu, sanırım benim onun yanında kendimi küçük bir kız çocuğu kadar heyecanlı hissetmemle aynı anlama çıkıyordu bu sözler. Biz bir tek birbirimize gösteriyorduk yaralarımızı, bir tek beraberken iki küçük çocuk gibi neşeliydik. Bana bir keresinde geceleri yalnızca iki saat uyuduğunu söylemişti, şimdi beni kolları arasında tutarken tam sekiz saattir uyuyordu. 

ATLANTİSİN SINIRLARINDA +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin