🎵 Current Joys - Kids.
🎵 Ramsey - Cold.
🎵 Sertab Erener - İncelikler Yüzünden.
8. BÖLÜM.
Eve geldiğimde, Mert'in tüm bilgilerini elçilikten gizli kurduğum sistemden çıkarttım ve kayıtlara geçen parmak izinin bulunduğu konumlara baktım, son iki hafta da sadece evi ve üniversite arasında gidip gelmişti. Derin bir nefes verdim, Atlantis'in o çocukların yerini bildiğine emindim, hatta şimdi oraya bile gitmiş olabilirdi. Bende geri duracak değildim. Mert kansızının odasında bulduğum boş kağıdı inceledim dikkatle. Fark ettiğim ayrıntı gözlerimin kısılmasına sebep olurken, neredeyse koşar adımlarla dolabımın karşısına geçtim ve kısa kot eteğimi altıma geçirdim, diğer elimle de üstümdekini çıkarıyordum. Bulmuştum. Odasında ki tüm parkeler eşit uzunluktayken, ortadaki iki parke toplamda 10 adım uzunluğundaydı. Bunu çok net hatırlıyordum, bu mimari bir hata değildi, bir amacı vardı. O anda kağıdın dokusunda çok ince bir çizik fark ettiğimde, kağıdı kaptığım gibi bodruma koştum. Boş kağıdı, buhardan çektiğimde görüntü tamamen netleşmişti. Mert'in odasının kabataslak çizimi vardı ve ortada ki parkelerin altında başka bir oda olduğu da çizime yansıyordu.
Anahtarımla silahımı alıp evden çıktım. Son sürat Mert'in evine sürerken, beni bekleyen görüntüye kendimi hazırlamaya çalışıyordum, kim bilir canları nasıl yanmıştı, belki benim gibi saçları kopartılmıştı, belki hiç parka gitmemişlerdi, bir şekerleri olmamıştı, hiç bayramlık alınmamıştır belki de onlara, benim gibi açlıktan ölmemek için ekmek çalmışlardı fırından ya da, dayak yemişlerdir polislerden, üstelik benim gibi Fırat'a da sahip değillerdi, okula gitmemişlerdi, renkli kalemleri olmamıştı hiç. Oraya vardığımda evin tüm lambaları sönüktü, kapıya vurulan mührü gördüğümde buranın boşaltılmış olduğunu anladım. Silahıma susturucu taktıktan sonra mührü kırarak eve girdim, hiç zaman kaybetmeden odaya vardım ve halıyı çekip ortada ki büyük parkelere baktım. Bir kat aşağımda ölü çocukların olması beni acının yarattığı bir öfkeye sürüklerken, elimi alçıyla kapatılmış parkelere geçirerek orayı kırdım, gizli bölümüne inen kapı böylece gözüktüğünde, derin bir nefes verdim. "Onlara en azından bir mezar borçlusun Alin."
Çocuklar, etten bir hamur gibidir, onlara yaptığınız her şeyin izi üzerinde kalır ve şimdi, silahların izi altında kalan çocukları görecektim. Kim bilir canları nasıl yanmıştı, belki benim gibi saçları kopartılmıştı, belki hiç parka gitmemişlerdi, bir şekerleri olmamıştı, hiç bayramlık alınmamıştır belki de onlara, benim gibi açlıktan ölmemek için ekmek çalmışlardı fırından ya da, dayak yemişlerdir polislerden, üstelik benim gibi Fırat'a da sahip değillerdi, okula gitmemişlerdi, renkli kalemleri olmamıştı hiç.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ATLANTİSİN SINIRLARINDA +18
Teen Fiction(18+ cinsellik ve şiddet içerir.) Başımızın üstünde ki elçilik binasının içinde bir ses yankılandı. "Şuandan itibaren; Onun tek bir saç teline zarar gelirse, sizden başlayarak tüm ülkenizi kana boğarım." Kalın erkeksi sert ses, kaya kadar keskin bir...