🎵 Taylor Swift - Look What You Made Me Do.
🎵 Selena Gomez - Nobody.
🎵 Ashes Remain - Right Here.
🎵 Digital Daggers - Still Here.
11.BÖLÜM.
"Hukuk ve ceza dersine girmeyi planlıyorum, yaklaşık iki haftadır hiçbir derse girmedim." diyordu Lale kafasını benim camıma doğru eğmiş. "Okulu uzatırsam savcıyı hayal kırıklığına uğratırım."
Ya evet, kesinlikle. O aşağılık adamın umurunda bile değildi kızı.
Bunu Lale'ye elbette söyleyemezdim. "O zaman hazırlanışını ders saatine göre ayarla da geç kalıp durmayalım." dediğimde yeni model range roverıma biniyordu. Bu akşam davet vardı. Gündüz ve akşam olacak şekilde üst üste gittiğim görevlerden ötürü okula gidememiştim ama Fırat'ın dediğine göre o da okula gelmemişti.
"Acayip abarttığını biliyorsun, değil mi?" dedi yanıma oturup koca çantasını ve kürkünü arka koltuğa atarken. Suratında ki düğün makyajı ve tüylü kıyafetleri için beni bekletip bir de pişkince konuşan ağzı, suratımı incelediğinde tekrar aralandı. "Alt tarafı on dakika bekledin kızım ya, onda da şu makyajını tazelesen hiç fena olmazdı."
Kalkık ela gözlerimi ortaya çıkartacak sıkı bir göz makyajı ve kırmızı rujumla gayet iyi bir makyaja sahiptim fakat Lale'nin zevki pek uymadığından konuşuyordu işte. "Gelmeden bir saat önce haber verme amacım beklememekti zaten." diye söylendiğimde arabayı sürmeye başlamıştım. "Bir daha ki sefere seni almaya gelmeyeceğim, nokta."
Lale makyajını daha iyi görebilmek için dikiz aynasını oynatırken "Yerimi tutacak başka bir sarışın buldun herhalde." diye söylendi üfleyerek, eliyle taşan rujunu düzeltiyordu. "Boşuna dememişler, önce arkadaşını sonra götünü koru diye."
"Lütfen," dedim homurdanarak. "Seninle tanıştığımdan beri tüm sarışınlarla iletişimimi kestim, bir tanesini daha kaldıramam."
Lale, bukleleriyle oynarken "Olması gereken, herkesin hayatında tek bir güneş vardır." dedi söylediklerimden bu anlamı çıkartarak. Aradan geçen üç dakika ve radyoda sürekli değiştirdiği şarkıların ardından "Neden üç tabak tavuk yahnisi yemiş ve sindirememiş gibi gözüküyorsun?" diyerek bana döndü.
Omzumu silkerken "İnsanlar buna genelde durgunluk der Lale." diye cevapladım, ardından "Sırada ki casusun bize ne zaman haber göndereceğini düşünüyorum." demeyi ihmal etmedim.
Bu yalandı. Asıl sebebi Atlantis'ti çünkü hayatımda daha önce hiç kimse beni bu kadar kendine çekememişti. A.T.E'ye üye olmamım ardından nişanlı olarak rol yapacak olmamız ve en büyük sırlarından birine şahit olmam beni düşündürüyordu. Beni kendi yanında tutmak için, örgütüne almaya değer miydi? Ona ihanet edebilme ihtimalimi hiç düşünmüyor muydu? Zeki bir adamdı, bu ihtimali elbette kafasının bir yerinde düşünmüştü, ona rağmen neden bu riske göze almıştı? O bana zarar vermedikçe ihanet etmezdim, evet ama onun arkasından iş çevirip duracaktım ve bu, FBR ile alakalı olacaktı, akıl oyunları her zaman devam edecekti ama elçi bile olsam, onun örgütünü ele vermeyecektim.
Onunlayken uçurumun yamacındaydık adeta, beni hep tutuyordu ama sanki her an bırakabilirdi de. Çıkarları uğruna. İşte o an, örgütünü başına yıkardım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ATLANTİSİN SINIRLARINDA +18
Teen Fiction(18+ cinsellik ve şiddet içerir.) Başımızın üstünde ki elçilik binasının içinde bir ses yankılandı. "Şuandan itibaren; Onun tek bir saç teline zarar gelirse, sizden başlayarak tüm ülkenizi kana boğarım." Kalın erkeksi sert ses, kaya kadar keskin bir...