BÖLÜM İKİ : PİYANİSTİN ŞEYTANLARI

112K 3.5K 1.5K
                                    

🎵 Alex Cora - Amelie.


🎵 Seafret - Atlantis.



Bir adam; Atlantis Hilan. Gözlerinde şeytanlar yaşayan piyanist. 


2.BÖLÜM.


Yıldızları izleme, o zaman yolunu kaybedersin. 


Sessizliğin huzuru getirdiğini söyleyen insanlar vardır, onların tam bir palavracı olduğunu düşünürüm. Yapılan haksızlıklara sustuğumuz zaman, bir sorun çıkmayacağını belirtirler hep oysa bu insanın kendini güçsüzleştirmesinden başka hiçbir şey değildir.

Henüz dört yaşımdayken, çocukluğumu çok net hatırlayamamakla beraber küçük bir anı hep aklımda, ondan bahsetmek isterim. Beşinci yaşıma girmeme az kalmıştı, nazlı ve şımarık bir çocuktum, annemle babam bu huyumdan çok çekmişti, bir gün yine mızmızlana mızmızlana istediklerimi yaptırdıktan sonra babamın kucağına kıvrılmış, uyukluyordum. Bana kitap okumasını istemiştim o gün, ama öyle çocuk masalları değil, kendi sevdiği kitapları dinlemek isterdim hep - onun kafa yapısına hayrandım- bana bir süre hep Şeker Portakalını okudu, öyle ki Zeze'nin hayatını dinlemeden bir gün geçiremez oldum, adeta bir kitap karakteri olmaktan çıkmış ve benim yakın arkadaşım haline gelmişti Zeze. Ona hep çok üzülürdüm, büyükleri onu hep döverdi, keşke gelip bizimle yaşasa diye düşünürdüm, benim annem ve babam onu dövmezdi. Zeze hep büyüklerine cevap veren ve sonunda dayak yiyen bir çocuktu, onun sivri diline küçükken sinir olurdum. Sus ya derdim içimden, sus dayak yiyeceksin aptal çocuk! Zeze'ye hep susması öğretilmişti, çünkü eğer Zeze haksızlıklara cevap vermezse evde ki huzur kaçmayacaktı. Onların huzuru kaçmayacaktı evet ama peki ya Zeze? O hep huzursuz olacak ve üstelik ezilmekle kalacaktı. Ne uğruna? Evde ki huzur kaçmasın diye. Zeze bana ne olursa olsun haykırmamı öğretmişti, birilerinin huzuru kaçmasın diye susan bir çocuk olmamıştım, büyüdüğümde ise huzurumu kaçıracak tek bir canlı kalmamıştı. Annem ve babamın ölümünden sonra, Şeker Portakalı hayatıma yön vermişti. Ben haksızlıklara karşı çıkmayı, uğruna dayak da yesem Zeze'den öğrenmiştim. Bu yüzden hep dayak yemiş ama hiçbir zaman göz yaşlarım, kendimi koruyamadığım için akmamıştı.

Atlantis Hilan.

Hayatıma gireli yalnızca bir gün olmuştu fakat varlığı, tüm yaşantıma hükmedecek kadar büyüktü. Dudağından dökülen cümlelerden, hareketlerinden ve bir gecede benim içimden söküp aldığı derin  umursamazlıktan, onunla ilgili her düşünceden kaçmak istiyordum. Çekik gözleri, benim bile ulaşamadığım gerçek yüzümü görüyordu sanki.

Dün gece yaşananları gözlerimle gördüğümde adamlarla dövüşmesini izlemek yerine oradan ayrılmıştım, iyi dövüşüyordu, hala canlı olduğuna oldukça emindim. Benim cinayetimi bilerek ya bilmeyerek üzerine almıştı, kafamı asıl karıştıran buydu. 

Elçiliğin istediği telefonu saklarken, bir de başıma bu iş çıkmıştı. İkisi de şimdilik bulanık bir su gibiydi, berraklaşması ve yolumu çizmem için birkaç güne ihtiyacım vardı. Elçiliğin  bana telefonu daha kaç kere soracağını bilmiyordum fakat onlara vereceğim cevap değişmeyecekti. Telefon bende değil, demeye devam edecektim.

ATLANTİSİN SINIRLARINDA +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin