(18+ cinsellik ve şiddet içerir.)
Başımızın üstünde ki elçilik binasının içinde bir ses yankılandı. "Şuandan itibaren; Onun tek bir saç teline zarar gelirse, sizden başlayarak tüm ülkenizi kana boğarım." Kalın erkeksi sert ses, kaya kadar keskin bir...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
🎵 Rob Stone, J Davis - Chill Bill
🎵 Sia - NeverGiveUp
🎵 Toygar Işıklı - İntikam Yemini.
14.BÖLÜM.
Dünya dedikleri şu korkunç gezegen, öylesine kirli ki bazen ruhumun boğulduğunu hissediyorum. Tanrı inancı olan bir kadındım, işimi asla şansa bırakmazdım ama ona her zaman inanırdım, çünkü yalnız olduğum gecelerde sığınabileceğim başka hiçbir şey olmuyordu, yalnızlığa alışılsa bile, yaratıcının yanımda olduğunu düşünmek , özellikle küçük bir kız çocuğu olduğum dönemde oldukça rahatlatıcıydı, inancımı hiçbir zaman sorgulamadım, kalben ve ruhen her zaman var olduğuna inandım ama hep merak ettim, Tanrı nasıl olurda tüm bu kötülüklere izin verirdi? Kendim için konuşmuyorum, benim için artık çok geç çünkü elim kana bulanalı, tenime kazınalı çok oluyor lakin masumluğunu kaybetmemiş yavrucaklar için hala bir şans olmalı aksi halde, yaşamak ölümün bir diğer adı haline gelir..
Zaman, bir saat işlevini sürdüren akrep ve yelkovandan ibaret değildi ama bizim canımız, şimdi sadece üç dakikaya bağlıydı. Ya zamana yenilecektik, ya da kazanacaktık, taa ki kaybettiğimiz yeni bir an gelene kadar. Gücüm hakkında pek bir fikrim yoktu ama kişiliğim savaşçıydı, önümde bir hedefim varsa ona ulaşmadan pes etmezdim. Ve eğer, ölümün kıyısına geldiysem, yine korkmazdım çünkü içimde ailemin kanı akıyorsa, işte o zaman her zaman bir çıkış yolu olurdu.
Tam üç dakika ve ardında bizi bekleyen derin bir uçurum.
Atlantis ve Alin.
Elinde ki iki bıçağı öfkeyle yere atan Atlantis, ağzının içinde bir küfür mırıldandı, onların bizi buradan çıkarmak için yeterli olmayacağını biliyordu. Elleri kesik dolmuştu.
Gözünü korkutucu bir durgunlukla yere sabitlediğinde, bir çözüm yolu aradığını biliyordum. Nefesim boğazıma tıkılırken, bir çözüm yolu bulmak adına gözümü etrafta gezdiriyor, sakinliğimikoruyordum, bir trende ölecek kadar aptal olmadığımı bilmek beni az da olsa avutuyordu.
Koltuklar, ahşap masa, yangın söndürücü ve etrafımızda ki ölü kasetalar dışında hiçbir şey yoktu, bizi buradan çıkaracak tek bir şey yoktu. Bu koridorda tıkılı kalmıştık, iki yandan da kapılar örtülmüştü.