6

2.5K 209 76
                                    

Siyah şapka, siyah maske, siyah eldivenler ve siyah kıyafetler...

Bunlar son günlerde Taehyung'un favorisiydi. Siyahlar içine bürünür ve öyle dışarı çıkardı. Bugün de baştan aşağı simsiyah bir şekildeydi ve bir kaç gündür rutin haline getirdiği şeyi yapmaya gidecekti.

Odasından çıktı sonra merdivenleri indi. Salondan geçerken gözünün ucuyla bile etrafa bakmadı. Bu yüzdendir ki tekli koltuklardan birinde oturan arkadaşını görmedi.

"Taehyung!" diye seslendi arkadaşına beyaz saçlı. Tabi Taehyung onu duymadı ya da duymazdan geldi. Bu yüzden yerinden hızla kalkarak arkadaşının peşinden gitti.

"Taehyung," diye seslendi tekrar ayakkabılarını giyen arkadaşına karşı. Onun için endişeleniyordu. Son birkaç gündür sürekli dışarı çıkıyor ve kendisiyle hiç konuşmuyordu. Bilmeden bir şey mi yaptım diye düşünmeden edemiyordu.

"Nereye gidiyorsun?" diye kendisini takmayarak ayakkabılarını giymeye devam eden arkadaşına sordu ama bir karşılık alamadı. Yine de sabırla bekledi. Üstüne gitmek istemiyordu ama kötü bir şeye bulaşmasını da istemiyordu.

Esmer beden ayakkabılarını giyip dışarı çıktı ve arkasından kapıyı kapattı. Hoseok ise cevapsız bırakıldığı için omuzlarını düşürdü ve kapanan kapıya baktı. Arkadaşının iyi olmasını ummaktan başka bir şey yapamadı.

Taehyung ise evden çıktığı an arkasında bıraktığı arkadaşı için üzüldü. Ona böyle davranmak istemiyordu ama davranmak zorunda olduğunu düşünüyordu kendince. Çünkü son günlerde yaptığı şeyi Hoseok öğrenirse ona çok kızacağını ve bir daha yapmasına izin vermeyeceğini biliyordu.

Kafasını iki yana salladı. Bunları düşünmek istemiyordu. Bu aralar hiçbir şey düşünmek istemiyor. Sadece tek bir şey istiyordu.

Binadan çıkarak hızlıca arabasına bindi ve son günlerde ezberlediği adrese doğru sürmeye başladı. Heyecanıyla elleri titriyordu ve arabayı o kadar hızlı kullanıyordu ki aldığı cezaların haddi hesabı yoktu. Umurunda olan bir şey değildi kesinlikle. Yolu ne kadar kısa sürerse onun için o kadar iyi olurdu.

Bir saatlik yolu kullandığı hız ile yarım saatte tamamladığında yavaşladı. Şehirden uzak bir yerdi. Ağaçlar arasında kalan birkaç ev dışında bir şey yoktu. Arabasını yolun kenarına parketti ve dışadı çıkarak ağaçlık alana doğru yürüdü hızlıca.

Tam 4 gündür buraya geliyor ve özlediği, sevdiği yüzü hava kararana kadar görüyordu.

Kriz gününden sonra zar zor kendini toparlamıştı ve bir şey istemişti. Onu görmek istemişti. Bunu nasıl yapacağını bilemedi ama sonra aklına beyaz saçlı arkadaşı geldi. Onun doktoruydu değil mi?

Jeongguk'un randevusunun olduğu gün Hoseok'tan sonra hemen evden çıkmıştı esmer. Erken bir saat olmasına rağmen bunj umursamadı ve arkadaşının hastane odasının biraz uzağındaki bekleme yerinde saatlerce bekledi. Saatlerce gözünü gelen gidenden ayırmadı ve sonunda beklediği bedeni ikinci defa gördü.

Onu gördüğü an kalbinde büyük bir sızı meydana gelmişti esmerin. Elini kalbine götürüp görünmemek için gizlenirken tekerlekli sandalyede oturan bedenin hareketlerini izledi. Yalnızdı. Annesi veya babası yoktu yanında. Acaba... demişti içinden, acaba şimdi ona kendimi göstersem ne olur? Sonra ise düşündüğü şeyin saçmalığıyla kafasına vurdu ve kendine kızdı.

O gün esmer oradan çıkmasını da beklemişti. Sonra arkadaşıyla odadan çıktıklarında da peşlerinden ayrılmamıştı. Arada bir görülürüm diye korkmuştu ama bu imkansız gibi bir şeydi. Çünkü şuan da olduğu gibi o gün de sinsiyahtı esmer. Kimse onu tanıyamazdı.

Only Then | TAEKOOKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin