Saat öğlen vakitlerini gösteriyorken güneş tepede, etrafına sıcaklığını vermekten çekinmiyordu. İnsanlar gölge arıyor, en ufak bir rüzgarın yaprakları hareketlendirmesini bekliyordu.
Jeon Jeongguk tekerlekli sandalyesiyle odasının açık penceresinin önünde dururken bedenine hücum eden güneş ışınlarından herkesin aksine rahatsız değildi. O severdi güneşi. Ne kadar yakıcı da olsa sıcağı sevdiği için sorun etmezdi.
Bu saatlerde ormanı izlemeyi severdi. Yaprakların rüzgardan dolayı hareketlenip sesler çıkarması ona huzur veriyordu. Bazen gözlerimi kapatıp saatlerce dinlerdi o sesleri. Bazen de hiç sıkılmadan yaprakların hareketlerini izlerdi. Evleri şehir merkezine uzak olması tamamen onun şansıydı. O gürültüden uzak olduğu için mutluydu.
Ela gözler bir bir ağaçlarda gezerken bir karaltı görmesi ile duraksadı. Sonra ise son zamanlarda farkında olduğu şey geldi aklına. Gülmek istedi ama kendini durdurdu.
Başını arkaya çevirerek odasının açık kapısına baktı. Sonra da tekerlekli sandalyesini oraya yönlendirerek ilerledi. Odasından çıktığında ise karşısına babası çıkmıştı.
"Nereye böyle küçük bey?" diyerek oğlunun önünü kestirdi Bay Jeon. Son zamanlarda uzun saçlıdan olan değişimin farkındaydı. Bu yüzden rahat davranıyor ve oğluyla uğraşmaktan keyif alıyordu.
"Baba," dedi Jeongguk bıkkınca ve devam etti. "27 yaşındayım farkındaysan."
Bay Jeon oğlunun tavrına karşı güldü ve arkasına geçerek "Benim gözümde her zaman küçüksün Jeongguk." dedi ve tekerlikli sandalyeyi iterek ilerlemeye başladı. Uzun saçlı gözlerini devirerek "Bahçeye çıkmak istiyorum." diye babasını gönlendirdi. Babası ise onaylayan bir mırıltı çıkararak mini asansöre ilerledi. Yıllar önce buraya taşındıklarında oğlu için yaptırmıştı. Biraz pahalıya patlasa da oğlu için değmişti. Onun rahatlığı kendi rahatlığıydı.
Aşağı indiklerinde hiç beklemeden bahçeye çıktıklarında uzun saçlı farkettiği şeyle kaşlarını çatarak babasına baktı. "Annem nerede?" diye sorduğunda Bay Jeon "Bilmem, yürüyüşe gidiyorum dedi bana." dedi.
Jeongguk kafasını salladı. Sonra babasını bahçenin dışındaki ağaçların sık olduğu yere yönlendirdi. Bay Jeon her ne kadar garipsese de oğluna uydu ama evden biraz uzaklaşmaya başladıklarında dayanamayarak oğluna seslendi.
"Burası biraz uzak değil mi? Yalnız başına ne yapacaksın?" diye sorduğunda uzun saçlı "Yalnız olmayacağım." diyerek babasının kafasını eğerek ona bakmasını sağladı ama o bakışları umursamadan "Şu ağacın dibine oturmama yardımcı olur musun?" diyerek birkaç adım uzaklıkta olan ağacı işaret etti.
Bay Jeon sorgulamadı. Tahmini vardı aslında ama emin değildi. Yine de bir şey demeden oğlunun dediği gibi yardımcı oldu. Önce ağacın oraya sürdü sandalyeyi. Sonra da uzun saçlıyı kucağına alarak ağacın dibine oturmasını sağladı. Doğrularak yukarıdan oğluna baktığında kafasını eğerek "Örtü falan alsaydık keşke." dedi. Jeongguk ise kafasını iki yana sallayarak sorun olmadığını belirtti. Bay Jeon da iç çekerek oğlunun telefonunu eline vererek "Bir şey olursa beni ara hemen." diye tembihledi. Oğlundan aldığı onayla da yavaş adımlarla oradan uzaklaştı.
Uzun saçlı babasının gidişinden sonra arkasındaki ağaca yaslanarak kafasını gökyüzüne çevirdi. Derin bir nefes alarak temiz havayı içine çekti.
Birkaç gündür kendinde olan değişikliğin herkes gibi o da farkındaydı. Dört gün önce olan yüzleşmeden sonra rahatlamış gibiydi. Beş yıldır sırtında olan ağırlıkların çoğu birden hafiflemişti. Kalbinde hala bir sızı vardı ama eskisi gibi hislerini kısıtlamıyordu. Ufak da olsa düşünmeden gülebiliyor, ailesiyle daha iyi iletişim kuruyordu. Bunun sebebini az çok tahmin edebiliyordu ve çok hızlı yenilmiş gibiydi ama umrunda değildi. Sonunda mutlu olacaksa neden umrunda olsun ki zaten?
![](https://img.wattpad.com/cover/287792407-288-k949511.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Only Then | TAEKOOK
Fanfic"Hayatımı mahvettin Kim Taehyung..." Başlangıç tarihi: 18.07.2022 Bitiş tarihi: 26.11.2022 - Düzyazı -