16

1.6K 138 56
                                    

Deniz dalgaları, hafif hafif esen meltem...

Uzun saçlı huzurla kapattığı gözleri ile denizin sesini dinliyor, tekerlekli sandalyesinin iskelenin ucunda olmasını umursamıyordu. Hem neden umursasın ki? Kendi gelmemiş miydi iskelenin sonuna? Kendi gelmiş ve sonuna kadar sürmüştü tekerleri. Ne bir korku ne bir tereddüt... Hiçbir yoktu içinde buraya gelirken. O sadece huzurlu olmak istiyor ve sessiz bir ortam arıyordu.

Etrafta kimse yoktu. Martıların sesi denizin dalga seslerine eşlik ediyordu. İskeleye sıçrayan dalgalar uzun saçlıyı ıslatıyor ama o bunu da umursamıyordu. Yağmur hafif hafif çiseliyor ama o yine umursamıyordu.

Ne kadar süre orada, gözleri kapalı bir şekilde duruyordu bilmiyordu ama göz kapaklarını aralayıp ela gözlerini gökyüzüne çevirdiğinde havanın yavaştan kararmaya başladığını farketti. Tam o esnada arkasından adım sesleri duydu.

Hızlı ve sert adımlar ona yaklaştıkça sakin bir hal alırken arkasında kalan bedenin derin nefes seslerini aralarındaki mesafeye rağmen duyuyordu. Kim olduğuna dönüp bakmadı. Çünkü hafif esen meltemin burnuna ulaştırdığı koku arkasındaki kişinin kim olduğunu ona gayet iyi bildirmişti.

Ela gözleri bir an bile gökyüzünden ayrılmazken hemen arkasında durdu adım sesleri. Nefes sesleri daha yakın bir şekilde kulağına ulaşırken kapattı gözlerini. Yüzüne çiseleyen yağmur kesildi bir anda ve derin bir sesin "Jeongguk," dediğini duydu ama açmadı gözlerini.

"Neden buradasın Taehyung?" diye sordu kapalı gözlerinin ardından. Esmer duyduğu soru ile ilk defa uzun saçlıya sinirlendi.

"Sabahtan beri her yerde seni arıyoruz Jeongguk. Telefonunu bile yanına almamışsın. Ailen ne kadar endişelendi haberin var mı? Hem ben--" durdu. Derin bir yutkunuş gerçekleştirdi ve sessiz de olsa devam etti. "Ben de çok korktum..."

Uzun saçlı gülümsedi ve gözlerini açarak kendisine şemsiye tutan esmere baktı. Esmer ise bakışlarını kaçırmaktan başka bir şey yapmamıştı.

"Ailem seni mi aradı?" diye sordu ela gözlerin sahibi.

"Hayır, Hoseok'u aradılar. Ben de ondan öğrendim işte."

"Üç gündür evimin yakına bile uğramadın Taehyung." diyen uzun saçlıya karşı esmer dudaklarını birbirine bastırdı ilk önce ve daha sonra "İşlerim vardı." diyerek ela gözlere bakmamakta ısrar ediyordu.

"İşlerin olmadığını biliyorum Taehyung."

"Jeongguk..." diye mırıldandı esmer yalvaran gözlerini sonunda ela gözlerle buluşturarak. Uzun saçlı ise derin bir iç çekerek bakışlarını denize çevirerek "Pekala..." dedi sessizce.

"Beni evime bırakır mısın?" diye sonra uzun saçlı esmere karşı. Taehyung'un o günkü konuşmadan sonra eskiye göre daha fazla tereddütlü olduğunun farkındaydı. Bu yüzden kendisi adım atmaktan çekinmiyordu. Hoseok ikisinin konuşması gerektiğini söylemişti ama o konuşmadan sonra bir tarafın daha kötü bir hal alacağını tahmin edememişti. Jeon Jeongguk ise kötü olan taraf olmamıştı.

"B-bırakırım." dedi esmer şaşkınlıkla. Tavşan güzelinden böyle bir şey beklemediği için şaşkındı.

Eve fazla uzak olmadıkları için esmerin şemsiye tutmasıyla birlikte kısa bir yol katettiler. Bu yol boyunca ise esmer uzun saçlının arkasına geçip ona yardımcı olmamak için kendini zor tutmuştu. Çünkü biliyordu, uzun saçlı yardım istemiyordu. Bunu arkadaşı Hoseok'tan duymuştu ve dikkat ediyordu ama yine de kendini tutması zordu işte.

Sonunda evin bahçesinin kapısına geldiklerinde Taehyung daha fazla adım atmadı. Uzun saçlı tekerlekli sandalyesiyle bahçeden içeri girerken o öylece durdu. Bunu farkeden uzun saçlı da durarak arkasına baktı.

Only Then | TAEKOOKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin