Yüzüne vuran gün ışığının son demleri, kahverengi gözlerini apaçık bir tonda ortaya koyarken mimikleri yerinden hiç oynamamıştı.
Dizlerinin üstündeki hareketli birkaç parmağı iç sesinin mırıldandığı şarkıya ayak uydurur gibi hareket ettiğinden midir bilinmez dikkatini konuşmalara vermemişti hala.
Oversize tişörtlerden giymiş olmasına rağmen kolunu her açıp kapattığında kıvrılan iki büyük topa benzettiği kasları, nefsinde öldürdüğü şeytanları uyudukları mağaradan uyandırmaya yetiyordu.
Boğazına düğümlenen yumruyu su yardımıyla gönderirken en sonunda kavuşan bakışmaları elektrik devrelerini tamamen yakmış gibiydi. Elini ona uzatsa eriyecekti. Hissediyordu.
Henüz adını bile bilmediği bu adamda garip bir şeyler vardı. Tavrındaki o büyü insanı yıllarca uyuturmuşcasına etkiliydi ve prensesin zehirli elmayı neden yediğini şimdi daha iyi anlamıştı.
Güzelliğine kapıldım, cümlesinin ne demek olduğunu onun sayesinde anlatabilirdi artık herkese. Etkili göz temasının kaç dakika sürdüğünü asla hatırlamasa bile yüzündeki o naif gülümsemeyi hiç unutmayacaktı.
"Adın ne senin çocuk?"
"Jisung."
Başını onun hemen yanına çevirdiğinde annesinin şu herife sımsıkı sarılması komik gelmişti. Dıştan bakan bir göz olarak kadın, bu genç adamdan kat ve kat yaşlı görünüyordu. Fakat birbirlerine oldukça samimi davranmaları acayip iğrençti.
"Sevgilimle iyi anlaş Jisungie." Kadın, gülerek sevgilisinin göğsüne kafasını bastırdığında adam sadece başını sallamıştı. "Çok yakında evlenmeyi düşünüyoruz ve bu kez gerçekten eminim. O, her şeyiyle mükemmel bir erkek."
"Aranızda kaç yaş var?"
"Ah, sadece Minho'dan 5 yaş büyüğüm Jisung. Abartma, istersen."
"İnan ne yaptığın umrumda değil anne." Sinirden titreyen ellerini sürekli annesinden gizlemek isterdi fakat masadan hızla kalktığında bunu açığa vurmayı önemsememişti bile. "Siz ikiniz benden uzak durun yeter."
"Yaşına rağmen hala olgun davranamıyorsan sana bunu ben öğreteceğim. Üstelik büyük bir zevkle yapacağım ufaklık."
Jisung zamanın bazı anlarda takılı kaldığını bilirdi. İnsanlar doğar, yaşar ve ölürdü fakat tüm bunların ışığında bazen her şey dururdu sanki. İşte bu akşamda buna benziyordu.
Adamın sözleri uzun süredir babasız büyüyen ve kimlik problemi yaşayan birisi için uygunsuzdu. Fakat ne yapacağını bilememek onu daha kötü bir ikileme düşürmüştü.
Minho'nun kendisine olan bakışları, annesini kolunun altına sarmış birine göre oldukça cezbedici göründüğünden Jisung delirdiğini düşündü.
Öğrenmeyi hep reddetmişti. Okumak ya da belirli kuralların aşılanması Jisung'un hayat felsefesine göre değildi. Fakat nedense bu adamın bahsettiği olgunluk ne demekse eğer öğretmesini istiyordu.
Dizleri tekrar kırıldığında odadaki tekli koltuğa adeta yığılıvermişti. Bacak bacak üstüne atıp çenesini birkaç parmağıyla okşarken Minho'ya akşamdan bu yana yüzünden eksik olmayan o gülümseme gibi bir ifade sundu.
"Sen bana olgun olmayı öğreteceksen bende sana nasıl bir baba olman gerektiğini öğretebilirim."
Kahkaha atmakla sırıtmak arasındaki bir çizgide gezinen dudakları yüzünden Jisung'un tüm dikkati oraya yoğunlaşırken işte şimdi annesine hak vermişti. Adam, gerçekten kusursuz görünüyordu.
Annesini bırakıp dizleri üstünde hafif öne eğilmesiyle gözleri tekrar kavuştu. Dili deliğinden sıyrılıp avını sokmak için hazırlanan bir yılan gibi, dudaklarının üstünde gezinirken Jisung ise nefesini tutmuştu.
"İyi bir baba olacağım." Elini gencin saçlarına uzatıp dağınık bukleleri karıştırdı ve alnına düşen ince bir teli işaret parmağına doladı. "Baba kelimesinin ne demek olduğunu bile sana ben öğreteceğim Jisung."
Gerginlik karnına yayılırken uzun bir süre onunla aynı evde kalacağını düşünmek huzursuz etmişti Jisung'u. O, arsızın ta kendisiydi ve enerjisi kötü birkaç cinsel deneyimini hatırlatmış gibiydi.
"İyi bir baba olana dek sana işkence edeceğim bu evde."
Demişti. Fakat biliyordu ki onun bedeni altında kıvrana kıvrana işkence çekecek olan kişi Jisung'du. İşte bu yüzden tüm kötü kozlarını kullanmanın tam sırasıydı. Minho'yu tanımak istiyordu ve bunu karşılığı ne olursa olsun yapacaktı.
•••
ŞİMDİ OKUDUĞUN
step, minsung
Fanfiction|+18| Annemin yeni sevgilisine aşık olduğumu düşünmesi evet hataydı fakat onun sıcacık kucağında zevkten titremekse benim hatamdı.