İhanetin kucağındayken,

4.6K 350 187
                                    

"Uyanmak için ne bekliyorsun?" Yorgan üstünden hızlı bir şekilde çekildikten sonra gözleri hafifçe aralanmıştı Jisung'un. "Akşam olmasını falan mı?"

"Bu tiz ses?!"

Çabucak yatağında toparlanırken sersem suratı, odanın içindeki üç kafadarı zombilerin varlığına inandırmış gibiydi. "Siz üçünüz?" İşaret parmağı bir çizgiyi takip edercesine gezip tam ortada yani hedefindeki Minho'yu gösterecek şekilde durdu. "Birlikte oturup beni mi dikizliyordunuz?"

"Evet. Yanlış bir şey görmediğimiz için sorun olduğunu düşünmüyorum. Ayrıca görseydik de problem çıkmazdı za-" Changbin'in kafasına fırlattığı yastık yeri boylarken diğerlerine göre daha öfkeli görünen sarışın fırlamıştı koltuğundan. "Şakanın hiç sırası değil. Biraz olsun ciddi davranmayı ne zaman öğreneceksiniz?"

"Bunu bize sen mi söylüyorsun Hwang Hyunjin?"

"Hala anlamıyor musun gerçekten? Biz sence neden sabahın bu saatinde Minho'nun evindeyiz Jisung?"

Karışık saçlarını düşünürcesine kaşırken dudaklarını büzmeden edemedi. Zaten keyfi yeterince kaçıktı, bir de üstüne Hyunjin'den sabah fırçası yemişti. Evet, onları böyle bir arada görmek neredeyse imkansızdı fakat henüz ayılamamıştı ki mantıklı düşünemiyordu.

"Ne olduğunu anlatmazsanız eğer bilemem. Lütfen korkunç bakışlarınızla beni ezmekten vazgeçip olaydan bahsedin."

"Sıkıntı büyük Jisung." Kahverengi peluş ayıcığı minik kollarından sıkıca tutup sallayan Changbin, diğerlerini beklemeden başlatmıştı konuşmaya. "Öğrendiğimiz ilk bilgilere göre annene senin hakkında laf taşıyan kişi Felix'miş."

"Ne?"

Şaşkınlığını atlatmasına izin vermeden devam etti. "O gece Felix'de partideymiş ve annene her şeyi fotoğraflar sayesinde kanıtlamış." Bakışları buluştuğunda arkadaşı için endişelenmeye başlamıştı bile.

"Yani gece Minho'nun kucağında çıktığın ana kadar yaşanan her şey annenin elinde birer kanıt olarak mevcut."

"Şaka yapıyorsunuz değil mi?" Ellerinin nasıl titrediği hakkında bir fikri yoktu fakat Hyunjin'in yatağa fırlamasını yakalayabilmişti. "Şaka. Evet gerçekten bu bana yaptığınız bir şaka olmalı."

Felix'in bu kadar kötü olabileceğini aklı almıyordu. Hatta şu an odadaki herkesin ona bunu yapabileceğini düşünebilirdi fakat Felix'e yakıştıramazdı. Çünkü cidden hiçbir çıkarı yoktu. En azından Jisung öyle tahmin etmişti.

O gece giyeceği kıyafete kadar onun seçtiğini hayal meyal hatırlayabiliyordu. Annesine ifşa etmek için mi güzel olmasını istemişti yani?

Ağlamak istemiyordu. Sadece öfkeyle dolup taşan bedeni yangın yeri gibiydi. Onu ellerinin arasında boğmadığı sürece içine oturan bu his gözyaşı olup sıkı avuçlarına dökülecekti birer birer.

"Han Jisung! Kendine gel."

Birçok kez tok ve hükümlü bir ses işittiğinde iç organları bile çalkalanmıştı. Başı geriye doğru yatırılırken soğuk su damlaları ensesinden kıyafetinin içine aktı ve sağ yanağı karıncalandı. Gür ses hala etkisini yitirmeden kulağının arkasında çınlıyordu.

"Bu kez gerçekten o ikisini öldüreceğim."

"Saçmalama. Jisung kendine geldiğinde daha mantıklı bir karar alacağız."

"Ne zaman uyanacağını biliyor musunuz?"

"En son bu yaşandığında çok uzun sürmemişti. Birkaç dakika içinde uyanması gerekiyor."

step, minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin