Özür dilerim Lwon.

3.2K 308 205
                                    

Bu bölüm Lee Minho'nun geçmişi ve düşünceleri doğrultusunda ilerleyecektir. Bilginize..

•••

Hislerim, azgın sularına kattığı duygularımı şehrin orta yerinden zirveye taşırken özenle taradığım kumral saç tutamlarından birkaç tel düşmüştü gözlerimin çevresine.

Mor göz altlarımı saran ince çizgileri kapatmak  imkansızdı fakat her şey bana öyle güzel gelmişti ki ben de güzeldim o sebepten. Nasıl göründüğümü kafaya bile takmamıştım.

Düz bakışlarım, karşıma dikilen adama döndüğünde ise sarstığım bacaklarım kaskatı kesilerek yere doğru sabitlendi ve ellerim hızla birbirinden ayrıldı.

"Lee Minho?"

Bu kırılgan ses tonunu son işittiğimin üstünden ne kadar zaman geçmişti, hatırlamıyordum. Yine de o üzerimde bıraktığı ağır etkiyi yoksayamazdım. 15-16 yaşlarımdayken nasıl hissettiriyorsa hala o gibiydi işte.

"Tanrı'ya şükürler olsun ki geldin." Yerimden fırlayıp onun boğazına sımsıkı sarıldığımda fark ettiğim şey şuydu. Boylarımız eşitlenmişti. Artık onun gibi bir devin yanında çocuk değildim. "Seni çok özlemişim Hannie."

Beni acelesi varmış gibi kollarının arasından hızla ittiğinde kalktığım yere tekrar oturmuştum. Evet, artık aynı boyda olabilirdik fakat hala benden güçlüydü. Nasıl beslenirsem besleneyim de onun gibi olamayacağımı biliyordum zaten.

"Yardımına ihtiyacım var Minho." Kahverengi saçlarını koca ellerinin arasında ezerken derin bir nefes vererek olayın ne denli ciddi olduğunu söylemeden aşılamıştı sanki bana. "Bu kez gerçekten büyük oynuyorum gibi görünüyor."

"Ne yaptın?"

"Hiçbir şey." Önündeki filtre kahveden tek fakat yakıcı bir yudum aldıktan sonra devam etti. "Haberleri mutlaka almışsındır, artık Jisung var. Onu ve eşimi bırakıp üç beş serserinin peşinde koşamam. Fakat tuhaftır ki uzun bir süredir tehdit ediliyorum."

Han Lwon.

Eşi Khranna ile olan sarsıntılı evliliğinden bu yana oldukça değişen akıl hocam, artık gözlerimin önünde o profesyonel kariyerini mahvetmişti. Yıllarımı adadığım hayranlığı bu günler için heba ettiğimi bilmek ne kadar midemi bulandırmış olsa da dik durmak zorundaydım.

Onun berbat haberlerinin yanında benim söyleyeceğim şeye sevinip sevinmeyeceğini bilmiyordum bile. Eski arkadaşım, hala orada mıydı? Emin değildim.

Buna rağmen gülümsedim. Lwon, hatta onu sikeyim, oğlu Jisung için değerdi. Onları hiç görmemiş olsam da sıcaklıklarını hissedebiliyordum. Hannie oğlu pahasına her şeyi yapabilirdi fakat ben de en az onlar kadar sersem olmalıydım. Neler kaybedeceğimi bilmeden atılacaktım en öne doğru.

"Benden seni korumamı mı istiyorsun?"

"Hayır." Çaresiz bir adama kıyasla hala cesur takılıyordu fakat gözler asla yalan söylemezdi. Lwon, ilk kez insanlardan korkmuştu. "Sadece Jisung'u korumanı istiyorum."

"Tanımadığım bir çocuğu ne kadar iyi koruyabilirim ki? Bunun yeterli olmayacağını en az benim kadar biliyorsun. Peki ya neden?" Göz temasımızı korurken nefesi boynumu yalayıp geçti ve ben bir kez daha onun karşısında esas duruşa geçtim. "Daha fazla sorgulama Lee Minho."

"Sadece onu koru. Onun sana ihtiyacı var."

Tüm günüm, senin bana sardığın bu lanet görevi düşünmekle geçerken sert sesin yüzünden kaç kere o tatlı uykumu kaçırdığını bile bilmiyorsun asla. Çok tuhaftır ki yaşanacakları önceden hissediyor gibiydim.

Gecesinde neler yaşadığını hala unutamadım. Nasıl öldüğünü, parçalanmış ceset fotoğraflarının medyaya sızışını, o çok sevdiğin eski model arabanın mezarın oluşunu unutamıyorum.

Sana keyifli bir haber vermek ve o ufaklığı  koruyacağıma söz vermek için seni evime davet etme kararları alırken ölüm haberini almak beni ne hale getirdi, hiç bilemedin.

Öldün ve benim sırtıma koca bir yük bıraktın. Hem oğlunu koruyacak, hem de katillerinle yüzleşecektim. İri yarı olsam bile benim ne kadar yorulduğumu görebiliyor musun?

Şeytanlarla yaptığım anlaşma meyvelerini vermeyi çoktan geçti ki kendi ellerimle diktiğim ağaç, artık beni elleriyle besliyor Lwon.

Sana hiçbir zaman ihanet etmezdim. Hiçbir duygu kırıntısı beslemeyen kalbim senin, beni bir abi edasıyla koruduğun her an için ayrı sevgi beslemişti. Bu yüzden her şey benim elimdeydi sanki.

Yıllarımı aldı. Eşini tanımak, oğlunu çevreden gelecek kötülüklerden korumak ve katiline adım adım yaklaşmak benim için ne zordu, ne ağırdı ama.

Biliyor musun? Sana bu acıyı çektirerek her gün bir parça ölüyorum. Buz gibiyim, bu dünyaya ait değilim. Her halimden tiksiniyorum. İğrencim, evet. Cidden öyleyim.

Khranna'nın senin ölümüne sebep olduğunu yıllarca Jisung'dan gizlemek için çabalarken ona karşı büyüyen aşkımı bir görebilsen hiç düşünmeden beni yanına alırdın, değil mi?

Acıtırdı ve oğluna olan ilgimi eşinden intikam alarak çıkarttığımı anlasan da nefret ederdin. Hatta o gün yaptığın teklifi asla tekrarlamaz, koyuverirdin biliyorum Lwon.

Şimdi ne yapacağım peki? O kadının boğazını ellerimin arasına alıp onu hiç düşünmeden öldürmeli miyim yoksa Azrail canını alana dek belası mı olmalıyım?

Aslında cevabı her gün düşünüyorum. Daha fazla Jisung'un canını o kadın yüzünden yakmak istemiyorum. Bu yüzden onu her gece nasıl öldüreceğim konusunda kendimle konuşsam da oğlunu burada yalnız bırakamam.

Bana onu sen emanet etmiştin. Özel ve değerli bir çocuk olduğunu bunu senin ağzından duyduğumda da anlamıştım fakat fikirlerimin yeşermesi için onu görmem yetti.

Her adımında yanında olarak hislerimi de peşinde koşturduğum bu çocuk, tıpkı babası gibiydi. Eşsiz ve paha biçilemez..

Sana verdiğim sözü tutmanın verdiği sevinçle gülümsüyorum şimdi Lwon. Nasıl olduğunu uzun uzun anlatmak isterdim fakat yeterince vaktim yok.

Sadece şunu bil ki Han Jisung'u son nefesim çıkana dek koruyacağım. Ona aşık olmamak için kendimle ne kadar çok çelişsem de başaramadım. Senin bile beni yenemediğin bir dünyada oğluna esir düştüm ya, tüm günahımın bedeli budur belki de.

Bu yüzden Tanrı adına senden özür dilerim Lwon..

•••

Ne kadar kişi okuyacak bu bölümü tahmin edemesem bile inanılmaz zorlandığımı söylemek istiyorum. Amatörden, ultra amatör bir seviyeye gelmişim ve bu sebepten bölüm kötüyse eğer özür dilerim.

Neler saçmaladığım hakkında hiçbir fikrim yok. Sadece bu bölümden sonra daha hızlı toparlayacağıma inanıyorum. Umarım birazcık sabrınız vardır.

Gerçi hala yeni bölüm bekleyerek ne kadar sabırlı olduğunuzu anlamış oldum. Bu uzun süreli ayrılık içinde kusura bakmayın. Umarım beni yeni kurgular çıkarmam konusunda teşvik eder ve canımı sıkmazsınız.

Öpüyorum, sizleri.

Gelecek bölümde görüşürüz..








step, minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin