Öncelikle herkese selam. Bölüme geçmeden önce biraz sizlerle sohbet etmek istiyorum. Bildiğiniz üzere Step'e yeni bölüm çok uzun sürede geliyor. Bunun sebebi konu yüzünden çoğu insandan eleştiri almam ve tepkilere maruz kalmamdı. Kısacası kurgumdan Masör ficinde olduğu gibi soğudum. (Artık ona hiç yeni bölüm gelmiyor.)
Fakat içinizde bu kurguyu seven kişilerinde olduğunu bildiğim için, Step'i tekrar düzenlemeye başladım. Şu anda ilk 3 bölüm düzenlenmiş haliyle atıldı. Konu bakımından herhangi bir değişikliğe gitmedim. Sadece sizler için kurguyu daha anlaşılır yapmaya çalışıyorum.
Bir diğer kafa karışıklığı ise, karakterlerimiz. Buradaki karakterleri hala çözemeyen bazı arkadaşlarımız olduğu için biraz açmam gerektiğini fark ettim.
Khranna, bildiğiniz üzere Jisung'un annesi ve Rus asıllı bir kadın. Aynı zamanda Han Lwon'un karısı fakat geçmişten kesitler verdiğimiz bölümde anlattığım gibi Lwon öldü (öldürüldü).
Minho ise Lwon'un yakın arkadaşı, eskiden onu bir idol olarak görüyordu. Şimdi onu kaybetmenin verdiği acıyı hala yüreğinde taşıyor maalesef.
Yaş farklarına gelecek olursak Jisung'un reşit olduğunu bilin. Bunun dışındaki kısım tamamen onun özgür kafa yapısına bırakıldı.
Söyleyeceklerim bu kadardı. Bana bölüm gelmediği için kızmaktan vazgeçin. Burada yazdığım çoğu şeyi şu anda zar zor çıkarıyorum, emin olun. Çünkü epey soğudum :)
Daha fazla uzatmadan sizlere iyi okumalar diliyorum.
¤¤¤¤¤
♧ Han Jisung'un bakış açısından anlatılmıştır. ♧
"Ağlıyor musun sen?"
Beni dizlerine yatırıp yeterince uzayan saçlarımı severken katı veya baskın bir ses tonuyla sormuştu bunu. "Ağlamıyorum." Demiştim. Oysa gözyaşlarımı içime içime akıtıyordum.
"Şaka mı yapıyorsun Jisung? Basbayağı ağlıyorsun sen."
"Lensim gözüme batmış olmalı." Gözlerimin içindeki o mavi çizgileri aradığında dudaklarım yukarı doğru kıvrılıvermişti. Bu adam acayipti fakat çok güzeldi. "Bana yalan söyleme. Lenslerini çıkarmışsın."
"Uff, ne kadar üsteledin. Ağlamıyorum işte."
Bunu söyledikten hemen sonra, pantolonunda minik lekeler bırakacak gözyaşlarımı parmak uçlarıyla hızlı hızlı yakalayıp yanağımı sıktı sertçe.
"Bak kafanı kırarım senin. Ağlamayı kes."
"Özür dilerim ama dayanamıyorum." Ellerine tek fakat derin bir öpücük bıraktığımda epey yumuşadığını o dalgalanan gözlerinden anlayabiliyordum. Minho'da duygusaldı işte. Benim kadar olmasa da.
"Annenin yapacaklarından mı korkuyorsun?"
Başımı iki yana salladım. Bana yapacaklarından ya da yaptıklarından değil, Minho'nun benden uzaklaşacak olmasından çok korkuyordum. O giderse ne yapardım?
"Korkma. Hiçbir şey olmayacak." Bu kadar emin konuşması beni her ne kadar ürkütse de sözleri insana inanılmaz güven veriyordu. Onun yanına uzandığınız zaman gözlerinizi sımsıkı kapatabilirdiniz. İşte böyle tuhaf bir etkisi vardı. "Ne yapacaksın?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
step, minsung
Fanfiction|+18| Annemin yeni sevgilisine aşık olduğumu düşünmesi evet hataydı fakat onun sıcacık kucağında zevkten titremekse benim hatamdı.