O adam kimdi Jisung?

6.7K 413 181
                                    

"Jisung sen dün gece ne bok yedin?!" Hyunjin'in abartılı ses tonu telefonun bir diğer ucunda yankılanırken onu kulağından uzaklaştırmıştı hızla. "Neden bağırıyorsun Hyunjin? Sabah sabah ne oldu yine?"

"Ya dün gece bizden ayrıldıktan sonra omzunda gittiğin adam kimdi? Herkes seni konuşuyor gerizekalı."

"Ne, ciddi misin sen?"

Hyunjin, Changbin'in onu sakinleştirmesini görmezden gelirken arkadaşına tekrar yakındı. "Sen bir adamla çıkıyordun ve bunu bana söylemedin? Cidden ilişkimizi süzgeçten geçireceğim." Dün gece olanlara aç sevgilisi yüzünden yetişememişti ve sabah Jisung'un partiden bir adamın omzunda çıkıp gittiği haberine uyanmıştı. Bu kadarı Hyunjin için bile fazlaydı.

"Adamı sana tarif ettiler mi?" İster istemez vücudunun titremesine engel olamayan Jisung, duruşunu düzeltip tekrar sorguladı Hyunjin'i. Sanırım bu kez gerçekten sıçmıştı.

"Bir de utanmadan adamı yakışıklı bulup bulmadığımı mı sorguluyorsun? Heh, bunu sadece gerçek arkadaşlar yapar. Sincap boku!."

"Yalvarırım bir şey bilip bilmediğini söyle Hyunjin. Söz veriyorum, kendimi affettireceğim sana."

Telefonun diğer ucundaki koca bir hah, sesi çıkardıktan sonra Jisung'un haline acımıştı. Yani birazcık. "Bana bak adamın kim olduğunu bilmiyorum ve kimse onu tarif etmedi." O, rahatlamak için mili saniyelik bir an yakalamış olduğunu düşünürken arkadaşı bombayı patlatmıştı çoktan.

"Fakat sen bana onu tarif ettiler mi, diye sorduğuna göre bu adamı tanıyor olmalıyım ve merak etme onun kim olduğunu öğrenmeden kurtulamazsın Han Jisung."

Hyunjin'e cevap vermesinin bile fırsatı yoktu. Telefon çok geçmeden suratına kapanırken derin bir nefes verdi. Gerçekten onun sayesinde en iğrenç sabahına uyanmıştı oysa dün gece her şey hayal ettiğinden daha iyiydi.

Minho ile gün ağarana kadar seks yapmışlardı ki birkaç esneme hareketi yaptığı vücudu şimdi berbat bir acı içindeydi. Fakat çocuk gibi oturup bundan şikayetçi olamazdı çünkü ondan bunu kendi istemişti zaten.

Şimdi ise ellerinin altındaki kumral saç tutamlarıyla oynarken inanılmaz huzurluydu. Yani Hyunjin'in kulak zarını aşan desibelini işitmeden önce öyleydi.

"Uyurken nasıl bu kadar masum görünebilirsin ki?"

Bu cümlesinde kesinlikle haklı olduğunu düşünüyordu çünkü şeytani adamın yerine küçük bir çocuk gelmiş gibi hissediyordu. Saçlarını aşıp yanaklarına doğru yöneldiğinde kalbinin huzura kavuştuğunu fark etti.

Tarif etmesi biraz zordu fakat çok sıcak bir havada soğuk suyun altına girmek gibiydi işte. Rahatlamış ve buraya ait hissetmişti. Sanırım uzun süredir aradığı bereketli toprakların sahibi Lee Minho olmalıydı.

Dudaklarını öperken yanaklarını birkaç kez tutmuştu fakat bu sefer parçalar birbirinden bağımsızdı. Tamamen savunmasız olan bir Lee Minho, Jisung'un aklını alt üst etmişti çoktan.

"Sanırım vücudumda koca bir delik açacaksın."

Yeni uyandığı için boğuk çıkan sesi yüzünden ürperirken, daha doğrusu tahrik olurken, Minho'nun gözlerine baktı. "Sen uyanık mıydın?" Başını iki yana sallayarak esnemişti büyük olan.

"Senin korkunç bakışlarına uyandım aslında. Hatta bu gecenin intikamını almak için beni sikebileceğini bile düşünmüş olabilirim.

"Abartıyorsun!." Trip atarmış gibi ona sırtını dönerken amacı kızardığını gizlemekti. "O kadar derin bakmış olamam. Hem de horladığını duyduğum için sana öyle bakıyordum."

step, minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin