Akşam yemeği vaktiydi ve annesinin gülerek tabaklara bıraktığı yemeklere gömülen arkadaşları, yan yana olmalarına rağmen ilk kez bu kadar sessizdi.
Jisung diğerlerinden uzakta tek başına oturuyordu. Lee Minho ise annesinin hemen yanındaydı. Fakat kolunu masaya koysa Jisung ile tenleri birbirine değecek kadar yakındı. Bu yüzden gencin gergin hali salladığının farkında bile olmadığı bacağına vurmuştu.
"Khranna Jisung'un erkek arkadaşıyla daha önce tanışmış mıydın?" Minho her yemeğin yanında içtiği alkolü cümlesini bitirir bitirmez havaya kaldırdığında gözleri Hyunjin'in üzerindeydi. Sevgilisi buna şaşırarak adama dönerken birkaç saniye düşünmüştü. "Kimden bahsediyorsun?"
Başıyla karşısındaki sarışını işaret etti. "Hyunjin ile Jisung sevgiliymiş. Ne yani sen de mi yeni öğreniyorsun yoksa?" Minho'nun eğlenir tavrı daha büyük sınırlara ulaşıyordu artık.
"Şimdi oturup bunu mu konuşacağız?"
Sesini yükselten Jisung'un keyfi yeterince kaçmıştı. Minho ve annesinin arasında gidip gelen bakışları en sonunda o adamda takılı kaldığında kaşları çatıldı. Lüzumsuzluğa tahammülü yoktu.
"Bunu bana neden daha önce söylemedin Jisung? Ah bir anne olarak gerçekten kırıldım. Fakat kararına saygı duyuyorum. Hem Hyunjin'i ben de çok seviyorum."
Kadının kısılan gözleri Hyunjin'in üzerindeydi. O, sevimli bir surata sahip olan genci süzerken Hyunjin masanın altından Changbin'in elini sertçe sıkmıştı. Bu gecenin hemen bitmesini istiyordu.
"Teşekkür ederim efendim." Changbin, sevgilisinin ne kadar soğuk bir cevap verdiğini anlayabiliyordu. Fakat onların üzerine gidemezdi. Jisung'un o adama yalan söylemesinin sebebi vardı elbet. "Yine de Jisung'un söylediği gibi şu an bunu konuşmamalıyız. Bizi çok utandırıyorsunuz."
Kadın, gençleri anlayabiliyordu. Bu yüzden onu onaylayarak başını salladı ve önündeki sıcak yemeğe döndü tekrar.
Tüm iştahı kaçan Jisung tabağıyla oynarken çorbasını Minho'nun başından aşağı dökmemek için zor tutuyordu kendini. Ortalığı karıştırmaktan başka hiçbir şey yapmamıştı. Bu adamın derdi neydi gerçekten?
"Yemeğini ye." Fısıltı gibi çıkan ses, kulağını yalayıp geçti. Hatta önce kimin konuştuğunu bile anlamamıştı. Sanki var hiç var olmamış biri gibiydi. Fakat Minho yanağına doldurduğu yemeği ağır ağır çevirirken onun yan profilini gördü.
Çenesi kasılıydı ve karşıya bakıyor olsa da Jisung onun tıpkı saldırıya hazırlanan bir aslan gibi tetikte beklediğinin farkındaydı. Dolgun dudaklarının hareketi hipnoz etkisi yaratıyordu adeta.
Keskin yüz hatları ona yan taraftan bakınca daha güzel görünmüştü gözüne. Bu adam gerçekten tehlikeliydi ve bunun farkındaydı. Jisung yutkunduğunu anlamamış olması için dua ederken dudaklarının ayrılması uzun sürmemişti.
Diz kapağında hissettiği koca elleri arsız ilerliyordu. Önce parmak uçlarını ileri geri gezdirdi sonra bacağını avuçlayıp yukarı doğru çıktı. Altında şortu olduğundan hareketleri daha istekli görünüyordu.
"Khranna hafta sonu nereye gitmek istersin bebeğim?"
"Bilmem ki. Senin olduğun her yere gelirim ben."
Annesiyle hafta sonu planı yaparken nasıl olur da çok masummuş gibi bacağını okşayabilirdi? Avuçları sıcak iç bacağını sıktığında başını aşağı eğdi. Şimdi delirmek üzereydi.
Etrafındaki herkesi dağıtmak ve Minho'nun kucağına tırmanmak istiyordu hemen. Vücut sıcaklığı onun koca ellerine uyum sağlamak için artmış gibiydi. Fakat daha fazlasını yapmalılardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
step, minsung
Fanfiction|+18| Annemin yeni sevgilisine aşık olduğumu düşünmesi evet hataydı fakat onun sıcacık kucağında zevkten titremekse benim hatamdı.