"Khranna bir misafirimiz var." Lee Minho'nun neşeli ses tonu evin giriş kısmında yankılanırken kadın, seri adımlarla aşağı inmişti. "Bak sana kimi getirdim."
Omuzlarından ittiği genci onun önüne sunduğunda gülümsemeden edemedi. Bu sikik ev Jisung olmadan hiçbir anlam ifade etmiyordu.
"Jisung?"
"Şey, selam."
Khranna, Minho'nun avuçlarına hapsolmuş genci çekip sımsıkı sarıldığında herkesin şaşacağı bir şey olmuş ve kadın, oğlunun boynuyla omzunun arasında ağlamaya başlamıştı. Özlediği kokuyu deli gibi içine çekerken yakınmadan edemedi.
"Ben çok özür dilerim bebeğim." Sesi titrediğinin farkında bile değildi fakat gerçekten duygularını kontrol edemiyordu. "Kalbini bu kadar kırdığımın farkında değildim."
"Ben çoktan unuttum fakat şey gerçekten aşırı açım. Yiyecek bir şeyler yaparsan hatırlamam bile anne."
Şakalaşırken söylediği cümle Jisung için bir anlam ifade etmiyordu aslında. Annesi ona sarıldığında veya içten ağladığında bile hiçbir şey hissetmemişti. Sadece saf kin ve intikam hırsıyla doluydu.
"O zaman siz salonda otururken ben mutfağa geçip bir şeyler hazırlayayım ha?"
"Olur." Aceleci adımlarla oturma odasına geçen Lee Minho'yu takip ederken şaşırmadan edememişti Jisung.
"Beni buraya getirirken aklından ne geçiyordu?"
Gencin tatlı sert isyanına karşılık biraz uzağındaki sert viskiden bir bardak doldurup kafasına diktikten sonra hissettiği acı hissi bastırmak için dudaklarını yalamıştı.
Ağır hareketleri Jisung'u kucağına davet ederken bile aynıydı. Birkaç kez diz kapağının üstüne vurup onu oturması için yanına çağırmıştı.
"Gel buraya." Buna hayır demezdi işte. Bu evde artık o kadın yokmuş gibi davranacağından ne olduğunu umursamıyordu hiç. "Daha fazla dayanamıyorum şu güzelliğine."
Jisung, Lee Minho'nun bacaklarının arasına oturduğunda sanki her şey ilk kez yaşanıyormuş gibi hissediyordu. Onu ilk görüşü veya ilk dokunuşu değildi fakat ilk kez her ikisi böyle rahattı.
Mutfakta bir kadın yokmuşcasına onu kasıklarının tam üstüne çekerken ıslak dudaklarını küçüğün ensesinde gezdirdi. "Amacımı sormuştun değil mi?" Onaylayarak salladığı başına burnunu gömdüğünde temiz saçlarını koklayıp sessizce fısıldamıştı.
"Sadece şu kıvrımlı bacaklarını ikiye ayırıp kıçını nasıl dolduracağımı düşünüyordum."
Jisung kalçasını iki yana sallarken şortunun altındaki o sertliğin deliğini zorladığının farkındaydı. Bu ateşinin bir başka boyuta evrilmesine yol açmış olsa da devam etmek istiyordu.
Minho'nun ellerini bacaklarının üstüne koyduktan sonra kalçasını yavaşca aşağı doğru kaydırdı ve hayalini kurduğu sert uylukların arasında zevkle sürtündü. Her gidişinde bacaklarına sarılan ellerin daha istekli hareket ettiğini fark etmişti.
"Bana ders mi vermek istemiştin Lee Minho?"
"Önce sana öğreteceğim bebeğim." Belini sımsıkı sarıp gencin kalça yanaklarını avuçladı. "O kadın burada olsa da seni sikebileceğimi öğreteceğim sana."
Vücutlarının birbirine uyumu birkaç saat içinde farklı boyutlara ulaşıyordu fakat şimdi çoğu şey yanlıştı aslında.
Minho'nun Jisung'u eve getirmesinin sebebi ona annesinin yanındayken bile aklını karıştırabileceğini anlatabilmekti ki diğerinin amacıysa tamamen kadın tarafından basılmaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
step, minsung
Fanfiction|+18| Annemin yeni sevgilisine aşık olduğumu düşünmesi evet hataydı fakat onun sıcacık kucağında zevkten titremekse benim hatamdı.