"Kanka bak sadece bir kere öpüşeceğiz. Felix'de hemen bizim fotoğrafımızı çekecek. Nolursun yardım et bana Hyunjin-ah!"
Jisung yakasından tuttuğu Hyunjin'i dudaklarına çekmek için dramatik bir ses tonuyla yalvarırken diğer grup sessizce onları izliyordu.
"Gavat olduğumu söylemiştim," Changbin yanındaki sarışını Jisung'un o lanetli ellerinden kurtardığında miniğini kollarının arasına sardı. "fakat bu kadar uzun boylu değil."
"Anlamadığım şey bugüne kadar Hyunjin'den nefret ediyordun. Şimdi birden neden dudaklarını öpmek için yalvarmaya başladın?"
Seungmin ince, uzun patateslerden bir tanesini ağzına attıktan sonra sormuştu sorusunu. Ortamda yaşanan ultra gergin atmosfer hiç umrunda değilmiş gibi görünüyordu.
"Hepsi aptal Lee Minho yüzünden." Jisung derin bir nefes verip her iki elini saçlarının arasından geçirmişti. Stres seviyesi buradan uzaya yol olurdu. "Ona Hyunjin ile sevgili olduğumuz yalanını söyledim."
"Burada aptal sen oluyorsun yalnız."
Seungmin'e kahkaha atarak gülen Chan omzuna hafif bir yumruk attı. "Katılıyorum. Hayır Hyunjin'in bunun için en anlamsız adam olduğunu bilmiyor musun?" Bu sırada hala Changbin'in göğsüne gömülüp kalan Hyunjin'i işaret etmişti.
"Aptal piçler kafam çok karışıktı. Ne yapacağımı bilemedim ki."
"Ne yani, Lee Minho seni heyecanlandırdı mı Jisungie?"
Felix'in sinsi bakışları Jisung'u psikolojik olarak hızla ezerken ne diyeceğini düşündü bir süre. Arkadaşları inanılmaz zekiydi ve şimdi söyleyeceği her şey onlar için yalandı.
Bu yüzden itiraf etmek daha mantıklı gelmişti. Fakat durumun anormal oluşu, yani sonuçta annesinin sevgilisiydi, onların gözünde kötü olarak algılanmasına sebep olabilirdi.
"Hayır sadece nefret ettim."
"Yalan söyleme be! Adama bakarken konuşamıyorsun bile. Normalde ağzına yemekleri dolduran Jisungie o gün tabağını önünden itti."
Hyunjin, annesine kardeşini şikayet eden bir çocuk edasıyla Jisung hakkında konuşurken Changbin'e sarılmayı ihmal etmemişti. Ne de olsa hala yanındaydı ve şiddetle üstüne atılabilirdi sincap çocuk.
"Ah.. Adi sarışın."
"Bırak saçımı hain."
Onlar kafenin ortasında birbirine girerken diğerleri soğuk içeceklerini yudumlama derdindeydi. Chan elindeki şekerlemeyi Seungmin'e veriyor, Felix çektiği bazı fotoğrafları sosyal medyaya yüklüyordu.
"Hayatım bak burada kimler varmış."
Avcundaki sarı telleri bırakan Jisung aceleyle oturduğu yerde toparlanıp hemen arkasına döndü. Şu an hayatta en istemeyeceği şey oluyordu sanırım ya da kötü günün boktan bir şakasıydı.
Bakışları önce annesinin ardından koluna girdiği Lee Minho'nun üzerinde oyalanırken tekrar her şeye lanet etti. Hyunjin'i Changbin'e sarılırken görmüştü ve bu da yetmezmiş gibi sarışının uzun saçlarından kopan birkaç tel hala ellerindeydi.
"Sizin ne işiniz var burada?"
"Haha sen de bir alemsin bebeğim. Burası halka açık değil mi?"
Annesinin şen kahkahasına göz devirmemek için zor duruyordu şimdi de. Tanrı'dan tek dileği bir an önce defolmalarıydı fakat Minho'nun kadının kolundan çıkıp diğerlerine doğru yürüdüğünü gördüğünde kan beynine sıçramıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
step, minsung
Fanfiction|+18| Annemin yeni sevgilisine aşık olduğumu düşünmesi evet hataydı fakat onun sıcacık kucağında zevkten titremekse benim hatamdı.