•DEVRİM•
Kafamı dizlerime gömmüş sessizdeki telefonumun ekranına düşecek bildirimi bekliyordum. Tolga'ya mahsur kaldığımı haber etmemin üzerinden dakikalar geçmiş, beklememi söylemesinden başka bir yanıt alamamıştım. Aksi gibi de kendini yatağa yüzüstü atan Efsun'un iç çekişlerini dinliyordum. Bir ara kapıya gelen Muhtar'la atışmalarını dinlemiş, Kürtçe olduğu için zerre anlamamıştım. Sadece Muhtar her ne diyorsa Efsun ağlak bir sesle karşı çıkıyor gibiydi.
Kız kardeşlerim sağ olsun hangi dil olursa olsun bir kadının trip atmaya başladığı ses tonunu iyi tanıyordum. Efsun'un babasına attığı tribi ömrümde yememiş olabilirdim ki Derya'ya şükredecek kıvama gelmiştim.
Nihayet Muhtar gitti Efsun susar uyur da camdan çıkarım sanmıştım. Bu defa dalga geçer gibi Melek'i aramış, babasının onu çocuk gibi azarlamasından yakınmaya başlamıştı. Yüz üstü olduğu için boğuk çıkan sesiyle nasıl anlaşıyorlardı bilmiyordum.
"Bir de kahve verirken elimi bir sıktı Melek. Yanmış olan elimdi. Çok acıttı."
Ben yokken aşağıda neler olmuştu hiçbir fikrim yoktu. Muhtar kızının elini neden sıkmıştı?
"Onun yüzünden yanmıştı zaten. Beni yalnız bırakmıştı o gün. Gönlümü bile almadı daha biliyor musun?"
Bazen Banu'yla tartıştığımızda gözlerini devirdiği bir şekli vardı. Bayılacak gibi duruyordu o anlarda. Şimdi neden öyle yaptığını çok iyi anlıyordum. Efsun'un mızırdanışı insana göz devirttirdi.
Geçen gece elini bile isteye yaktığını görmüştüm. Anladığım kadarıyla kardeşleriyle yalnız kalmak istemiyordu. Muhtar da onu yalnız bırakmıştı. Buraya kadarına tamamdım. Tamamdım da bir insan niye bunun için elini yakardı ki? Bu kız düpedüz psikopattı. Üstüne bir de Muhtar'dan gönlünü almasını bekliyordu ki Muhtar'a sabır dileyecek kıvamdaydım.
"Ya ne yapacaksın ablamın bana ne dediğini? Taktın vallahi. Tombalak diyorsun işte. Ağzını açınca hayır çıkmıyor ki."
Tolga birkaç dakika daha gelmezse sanırım dolaptan çıkıp kendimi ele vermek suretiyle buradan kurtulmaya çalışacaktım.
"Devrim bugün bana hiç bakmadı biliyor musun?"
Kafamı ansızın kaldırdım. Devrim mi? Benden mi bahsediyordu?
"Konuyu falan değiştirmiyorum kero(Eşek). Gerçekten bakmadı. Sadece bir ara sıcak kepçeye değince elim yandı. Onda da herkes bakıyordu da baktı. Bir daha bakmadı. Kesin bilerek yaktım sandı. Of ya..."
Benden bahsediyordu. Benden niye bahsediyordu?
"Ne bileyim neden bilerek yaptığımı sanacağını Melek?"
Daha önce yaptığından olabilir mi, diye sorabilsem sorardım. Ben ne alakaydı şimdi ya? Sadece elini ne kadar yaktığına bakmak istemiştim.
"Of tamam konuyu değiştirmedim, tamam. Kırdı kalbimi ablam. Oldu mu?"
Olmadı. Benle ilgili olan kısma geri dönmeliydi. Benden niye bahsettiğini bilmeliydim.
"Al işte biliyordum ne dediğini öğrenene dek peşimi bırakmayacağını."
Telefonun ekranını kontrol ettim. Tolga'dan gelen bir mesaj yoktu.
"Tamam, tamam küsme bana. Anlatacağım."
Terleyen bıyık bölgemi parmağımla sildim. Dolabın içi havasızlığın yanı sıra ağır bir parfüm kokuyordu ki durdukça alıştığım koku artık daha az rahatsız ediyordu beni.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MELEK ÇİÇEĞİ
Ficção GeralVan'ın İran sınırındaki bir köyüne Şebeke isimli yapılanmayı kurutmak üzere gönderilen 6 asker. Görev aslında basittir. Paravan bir operasyon düzenle, Şebeke'yle ilişkisi olan herkesi tespit et, Şebeke'ye sız ve onu parçalayarak yok et. Bunları yapm...