Özlemiş misiniz MÇ'yi? Ben çok özlemişim bölüm yayınlamayı, yorumlarınızı cevaplamayı🥹 Kaldığımız yerden resmen devam diyoruz.
Keyifli okumalar 😘
🔗🔗🔗🔗🔗
•YAĞIZ•
Devrim odanın içinde sürekli dolanıyor, Tolga suskunca oturuyordu. İkisinin de içinde ayrı bir savaş kopuyordu. Kendilerini suçluyorlardı. Bugüne dair her bir hareketlerini gözden geçiriyor, kendini suçlamaya kanıt arıyorlardı.
Seyfi, Mithat'ı kaş göz yaparak odadan çıkarmıştı. Neler olduğunu ondan öğrenecekti.
Ben ise oturduğum kanepede ilk defa ne düşüneceğimi bile bilemez haldeydim.
Nazende'yi bulduğumuz an... Onu derenin yüzeyince süzülürken gördüğüm an...
Gözümün önünde dönüp dolaşıyordu. Beynim işlevini yitirmiş, sadece bedenim işler olmuştu o an. Şu an bile orada ne yaptığını ne düşündüğümü bilmiyordum. Suya nasıl atladım, nasıl çıktım hatırlamıyordum. Kendi kendine kurumuş pantolonumun hâlâ nemli oluşu umurumda bile değildi.
Banu'nun suni teneffüsü yetersiz kalmıştı. Atlayıp kalp masajına başlamak ani bir karardı benim için. Tolga gibi dokunmamam gerektiğini, Banu'ya güvenmem gerektiğini biliyordum.
Yapamadım. Çatışma hattında bile Banu'nun keskin nişancılık yeteneklerine güvenmişken konu Nazende olduğunda bekleyememiştim. Çünkü müdahale yetersizdi. Yanlıştı. Nazende'yi öldürebilirdi. Boşa harcanan bir dakikanın geri dönüşü olmazdı.
Ölmesindense ayıldığında benden ürkmesi alınabilir bir riskti. Elimin altında her saniye daha da solan beden kıpırdamadıkça benim de bedenim kaskatı kesmiş olmalıydı. Öyle ki suni teneffüse geçtiğimi soğuktan morarmış dudaklarındaki kanın tadını alıncaya dek anlayamamıştım.
O ilk öksürükle suratıma çarpan su damlalarıyla ancak kendime gelebilmiştim. Daha rahat öksürüp nefes alması için üzerinden çekildiğimde soğuğun bedenime hücum ettiğini ancak hissetmiştim. Umursamadım.
Kendine adım adım gelişini izledim. Göğüs kafesine hasar vermemek için kalp masajında ne kadar dikkat etmeye çalışmışsam da narin bedenindeki hasarın boyutunu bilmiyordum.
Nefesimi düzenlerken aldığı hasarın boyutunu anlamak istedim. Yırtılan elbisesinin kumaşı öne sarkmış, tüm gerdanı göğsüne dek açıkta bırakmıştı. Orada gördüğüm morluklar, bedenindeki izlerle örtüşmüş; ona dokunacak olan Devrim'in eline vurup gizlemek istediği çıplak bacakları anlam kazanmıştı.
Gözlerimi nasıl çektiğimi bilemedim. Uzun zaman sonra ilk defa içimde ne yapacağımı bilememenin ağırlığını hissetmiştim. Yıllar sonra ilk kez delikanlılığında hayata karşı yapayalnız kalmış o çocukluğumun çaresizliğini hissetmiştim.
Böyle bir adiliği yapabilecek olanı tanıyordum. Bir daha karşıma çıksa elimden kurtulamayacağının yeminini ettiğimdi. Lütfü sandığımdan daha alçak çıkmıştı. Benimle olan hesabını benimle göremeyecek kadar ödlek çıkmıştı. Küçücük bir kızın canını defalarca yakacak kadar kansızdı çünkü.
O an onu bulmaktan başka içimi soğutacak başka bir şey olmadığını anlamıştım. Gidebileceğini bildiğim tek yer eviydi. Peşime son anda takılan Mithat'la oraya vardığımızda Nazende'nin en başta orada olduğunu anlamıştım. Her adım attığım yerde bir şeyler parçalanmış, bir şeyler fırlatılmış, kırılmıştı. Burada mücadele etmişti Nazende. Biz onun hakkında kararlar alırken o burada tek başına mücadele etmişti. Odalara tek tek girip çıktım. Bir iz arıyordum. Ne aradığımı bile bilmiyordum ama bir iz arıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MELEK ÇİÇEĞİ
Fiksi UmumVan'ın İran sınırındaki bir köyüne Şebeke isimli yapılanmayı kurutmak üzere gönderilen 6 asker. Görev aslında basittir. Paravan bir operasyon düzenle, Şebeke'yle ilişkisi olan herkesi tespit et, Şebeke'ye sız ve onu parçalayarak yok et. Bunları yapm...