ALEXANDER
Krallık katında sakinleşmek için bekliyordum. Son 2 haftadır kurdum daha sinirli ve zapt etmek daha zor bir hale gelmişti. Görme yeteneğimin devamında aşırı hassaslaşan koku alma ve işitme yeteneğimden dolayı baş ağrıları katlanamaz olmuştu.
Bir haftadır kendimi bu kata resmen kapatmış toplantılara telefon aracılığıyla katılmıştım. Konsey üyelerinin endişesi artmış ama elbette kimse bana bir şey söyleyememişti.
Söylenmese de artık umut namına hiçbir şey yoktu. Ancak bu akşam kurdum ile anlaşmak zorundaydım çünkü farklı ırkları bir araya getirmek için çok çabalamıştım. Arada kurdumu yokluyordum ve şimdilik sessizlik hakimdi. Bunu anlaştık olarak yorumladım ve geceye adım attım.
Balo salonuna yaklaştıkça daha karamsar olmaya başladım. Gelişim haber verildikten sonra balo salonuna girdim ve dimdik bir şekilde durarak misafirlerime baktım. Herkes saygıyla eğilirken baskınlığımı göstermek için uzun bir süre bakışlarıma devam ettim sonrasında dönerek tahtıma oturdum. Yanımda bırakılan boş taht benimle dalga geçer gibi duruyordu.
"Kraliçem" diye geçirdim içimden "Nerdesin?"
Başımı hafifçe sallamam ile herkes ayağa kalktı ve müzik başladı. Dans eden insanlar sahneyi doldurdu ve ben kraliçem ile tek taraflı ve sessiz sohbetime geri döndüm.
Sonraki yarım saat boyunca sayısız alfa ve farklı ırkların krallıkları saygılarını sundu. Şimdiye kadar kurdumu sakinleştirmekte başarılı olmuştum.
Kral Leon ve Kraliçe Doris tahta doğru yaklaşırken tüm dikkatimi onlara verdim. Öncelikle benim sonrasında da kraliçemin tahtına doğru verdikleri selamdan sonra bende onları selamladım.
"Uzun zaman oldu Kral Alexander."
"Evet Kral Leon uzun zaman oldu. Kraliçe Doris hoşgeldiniz." Kraliçe kralın iki adım gerisinde sadece başını hafifçe sallayarak cevap verdi.
"Barış görüşmeleriyle ilgili çok yol kat ettik. Bu günlerin geldiğini görmek mutluluk verici. Babalarımızın izinden gitmemek sanırım en doğru karar olmuş." diyen krala duygusuzca baktım.
Aşılması gerekilen sınırlar vardır. Kral Leon bunu aştı ve benden yayılan enerji ile geri adım attı. "Neyse şimdi burda siyaset konuşmayalım. Güzel bir akşam eğlenmeye bakalım yarın toplantıda nasıl olsa konuşulur bunlar. İyi akşamlar Kral Alexander."
"İyi akşamlar Kral Leon, Kraliçe Doris."
Bir süre daha gelen alfaların selamını aldıktan sonra orman perileri selamlamak için tahtlara doğru yöneldiler.
"İyi akşamlar Kral Alexander. Davet için teşekkür ederiz. " Önümde eğilerek selamını verdi ve boş tahta baktı. Benden bir cevap alamıdığını farkedince yüzünde soru işaretiyle bana baktı. Bende gördüğü soğukluktan sonra yaptığı hatayı farketmiş olacak ki kraliçenin tahtına da selam verdi.
"İyi akşamlar Kraliçe Eurydike. Bu balo tüm ırkların kaynaşması için yapılıyor. Davete katıldığınız için klanım adına ben teşekkür ederim."
"Evet bizim amacımız da zaten bu kaynaşmak." dedi bana gülümseyerek. Gerçekten bu hareketlerin benim üzerimde işe yarayacağını nasıl düşünmüştü?
"Bunu duyduğuma sevindim Kraliçe Eurydike. Barış görüşmeleri yaparken de bu şekilde yapıcı olmanızı isterim. Geri kalanını yarin ki toplantıda konuşuruz akşamın tadını çıkartın lütfen. İyi eğlenceler. "
Ya cevabım ya da ses tonum hoşuna gitmemiş olacak ki yüzünde kızgınlık benzeri bir ifadeyle "İyi akşamlar Kral Alexander." diyerek uzaklaştı. Arkasındaki diğer peri klanları da onu takip etti.
Zaman geçti ve kurdumun uyumu yavaş yavaş ortadan kalkmaya başlarken Luke ve eşi Roza'yı gördüm. Roza bir eli karnında diğer eli bir kadının kolunda gülerek salondan içeriye girdi. Yaklaşan doğumu saray için neşeli bir haberdi zira uzun zamandır etrafta bir yavru olmamıştı. Yanındaki kadına döndüm benzerliklerine ve yaş farkına bakılırsa teyzesi olmalıydı.
Kafamı selam vermeye gelen başka bir alfaya çevirdim kendini tanıtırken burnuma bir çok tanıdık bir koku geldi.
Ruhum ve kurdum tanıyordu bu kokuyu.
Burnumu havaya kaldırarak derin bir nefes aldım ve kokuyu takip ettim. Ne yaptığımı fark eden bir kaç insan dondu ve bu donma etrafa yayılarak tüm salonu kapladı. Tanıdık kokunun ne olduğunu çıkartamadım ama şu an bunun hiç bir önemi yoktu.
Onu bulmalıydım.
Kurdum içimde şahlandı ve ben de ayağa kalktım. Nabzım yükseldi ve onu ararken gözüme bir mavilik takıldı.
Bir saniye mavi mi?
Bir anda maviye döndüm ve hayatımda daha önce hiç görmediğim eşsiz gözlere takıldım. Bir mavi ve bir kahve-yeşil göz beni kendine esir aldı. Ve bu gözler renk değiştirmeye başladı mavi koyulaşıp lacivertin çok güzel bir tonuna dönüşürken kahve-yeşil göz ise tam tersi açılarak yeşilden sarıya geçen bir renge büründü.
Ağzımdan bir kelime döküldü.
"Kraliçem!"
Cevabı gecikmedi "Eşim?"
Sanki bu işin şüphesi olabilirmiş gibi. Yüzüme bir gülümseme yayıldı ve kurdum ulumaya başladı. Sonrasında olan şey ise beni biraz şaşırttı. Karşımdaki güzellik girmiş olduğu transtan çıkarak çığlık atmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Uyandır Beni
WerewolfYarı kurt yarı su insanı bir kadındı Aurora Nephrite Lupus. Kurt olan annesiyle göl evinde sakin huzurlu ama eksik bir hayatı vardı. Kuzeninin yaklaşan doğumu için saraya adım atana kadar.... Safkan Lycaon Kralı Alexander Sylvius Lycaon yaklaşık ol...