Aurora
Aman tanrıçam çıplağım. Hemde büyük kraliyetçiğin önünde ya da eşim. Saçma sapan sorular sorarken aklımda sadece bu düşünceler vardı. Acele ederek giyinmeye çalıştım ve dönüp arkama bakamadım bile.
"Hmm şey ben tamamım hazırsan gidelim?"
"Gidelim ." Sıcak elini belimde hissetmemle ister istemez ürperdim. "Benden korkmana ya da çekinmene gerek yok kraliçem. Seni hiçbir şekilde incitmem. Ya da bir şeylere zorlamam."
"Senden korkmuyorum?" Hayır bu işe yaramadı derin bir nefes alıp tekrar denedim "Yani senden korkmuyorum. Üzgünüm sadece gerginim ve gerginken cümleleri soruya çevirme eğilimin var. Sadece şaşırdım. Temasa hazırlıksız yakalandım ve ailem haricinde temasa alışık değilim." Sadece saçmalıyordum ama yanımda bir homurdanma duydum.
" Buna üzüldüğümü söyleyemem."
Bunu duyduktan sonra bende gülümseyerek ona baktım. Sanırım ilk defa tamamen yüzüne odaklandım. Tanrıça aşkına çok yakışıklıydı! Siyah gözleriyle uyumlu dalgalı hafif uzun siyah saçları resmen kıskanılacak bir görüntü sunuyordu. Sol kaşındaki kesik korkutucu olmaktan çok daha bir çekicilik eklemişti. Elim ister istemez o kesiğe gitti. Temasımla derin bir nefes duyunca kendime geldim ve bir adım geri çekildim.
"Özür dilerim elim benden bağımsız hareket etti." dedim ve gülümsedim. Gülümsememe karşılık hiç gecikmedi ve "Bağımsız elini sevdim kraliçem. Ne zaman isterse keşfe çıkabilir ama önce halkımıza ve diğer ırklara seni tanıtmama izin vermelisin. Çünkü onlarda seni uzun zamandır bekliyor. Gerisi için uzun bir zamanımız olacak."
Benden daha çok özür duyacaktı... Sanki büyük kraliyetçiğin karşısında ne yapmam gerektiğini ya da onunla nasil konuşmam gerektiğini bilebilirmişim gibi.
Bir de halk.. Halk mı? Tanrıçam halk! Yani halkımız.
Yine içime yerleşen endişe beni durmaya zorladı ve yüzümdeki gülümseme silindi.
"Endişelenecek bir şey yok kraliçem bunlara yavaş yavaş alışacaksın. Yanındayım." Elimi tuttu ve dudaklarına götürdü.
Sadece elimi öpmüş olmasına rağmen o ateş elimden tüm vücuduma yayıldı ve nefesim ağırlaştı. Bendeki değişim aynı şekilde onda da olunca sanki bir girdap bizi içine çekti. Öpmek ısırmak ya da ona benzer her seyi yapmak için ileri uzanırken duyduğum öksürük sesi bizi böldüğü için sinirlendim ve boğazımdan çok vahşi bir hırlama çıktı. Benden çıkan sesle kendime gelip az önce yaptığım şeyi fark edince ister istemez utandım tüm yüzüm yanmaya başladı.
Kafamı yerden biraz kaldırıp Alexander'a bakınca karşımda gördüğüm gülümseme içimi ısıttı ve kafamı tamamen kaldırıp omuzlarımı dikleştirdim.
"Tamam artık hazırım hadi onları görelim."
Alexander hala gülümseyerek önümde yarım eğildi "İsteğiniz benim için emirdir kraliçem" diyerek elimden tutarak yürümeye başladı. Tam olarak neye adım attığımı henüz bilmesemde yanımdaki büyük kraliyetçiğin bana verdiği güvenle geleceğe yürümeye başladım.
Biz yaklaşırken Roza ve Luke sabırla bizi bekliyordu. Bizi gördükten sonra ikisinin yüzündeki mutluluk da büyümeye başladı. Luke Alexander'a yöneldi önce önünde saygıyla eğildi ve kalkıp "Tebrik ederim kralım." dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Uyandır Beni
LobisomemYarı kurt yarı su insanı bir kadındı Aurora Nephrite Lupus. Kurt olan annesiyle göl evinde sakin huzurlu ama eksik bir hayatı vardı. Kuzeninin yaklaşan doğumu için saraya adım atana kadar.... Safkan Lycaon Kralı Alexander Sylvius Lycaon yaklaşık ol...