Aurora
Kapının açılma sesiyle uyanmıştım. Başımı çevirip kapıya doğru bakınca Alexander'ı görmek beni şaşırtmamıştı. Hayır beni şaşırtan bana hayalet görmüş gibi bakmasıydı. Şu an o bakışlarına bozulamayacak kadar yorgundum ama bana temkinli adımlar atması beni germeye başlamıştı.İçimde korkusunu hissettim ve hemen oturur pozisyona gelip tehlike arar gibi etrafıma bakmaya başladım. Ama odada hiç kimse yoktu. Benden mi korkmuştu?
"Lex?" dedim çatlayan sesimle "beni korkutuyorsun."
Söylediğim şeyi durunca hareket etmeyi bıraktı. Ve bende arkamda bir hırlama duydum.
Temkinli bir şekilde arkama döndüm ve onu gördüm. Arkamda ayağa kalkmış ve hırlamaya başlayan bir sis vardı. Hayır sis değil dedim içimden bu bir kurttu. Kendimi gördüğüm zamandaki anılar gözümün önüne gelince daha dikkatli bakmaya başladım. Evet bu bir kurt ve benim kurdumdu.
Peki benim kurdum neden Alexander'a hırlıyordu?
Lex zihnen benimle konuşmaya başladı.
"Min nemph. Biz içgüdüsel varlıklarız. Korkunu hissettiği için şu an saldırganlaştığını düşünüyorum. Ayrıca yaşadığı travmadan dolayı da aklı karışmış olabilir. Yoksa eşine hırlamaz. Sakinleş sen sakinleşince o da sakinleşecektir."
Şu mantıksız anda bile mantıklı cümleler kurduğu için onu dinlemeye karar verdim ve sakinleşmeye çalıştım. Ancak gözlerimi hiç ayırmadan onu izliyordum ve böylece Lex benimle zihnen konuşurken onunda kulaklarını dikerek Lex'e baktığını gördüm.
"Lex sanırım zihin diyaloglarımızı o da duyuyor." benim sesimi duyunca sakinleşip oturur pozisyona geçti. En azından artık hırlamıyordu.
Alexander bu sırada yatağa yavaş yavaş yaklaşmış ve elini kurta uzatmıştı.
Kurt sakince ayağa kalktı ve Lex'i kokladı. Sonra onu tanımış olacak ki etrafında dolanmaya başladı.
Ve sonra tekrar aramıza gelerek oturdu ve bekledi. Bana bakarak iç çekti. Bana hayıflanır gibiydi.
"Neden iç çekiyor?" diye sordum.
"Ona ulaşmaya çalış min nemph." dedi Lex. "Senin bir parçan içinde ona ulaşacak gücü bulmalısın."
Dediğini anlamaya çalıştım. Gözlerimi kapatarak konsantre olmayı denedim. Önce bir şey hissetmedim. Ve yanımda yine bir iç çekiş duydum. Ayakları olsa yere vuracağına emindim.
"Min nemph onu sanki bir uzuvunmuş gibi düşünebilirsin. Kaldinden çıkan bir ek uzuv gibi."
Dediğini tekrar denedim ve ona ulaştım. Sanki bir frekansa ulaşmak gibiydi.
"Hey... Merhaba?" dedim içimden. Yanımdaki sallanmaya bakılırsa Lex sessizce gülüyordu.
"Merhaba mı?" diye sordu benimkine çok benzer bir o kadar da farklı bir ses.
"Üzgünüm ne diyeceğimi bilmiyorum? Ya da ne demem gerektiğini." diye içimden mırıldandım.
"Tamam peki madem konuşmayı ben yönlendireyim. Artık kendine gel!"
"Anlamadım?"
"Artık yataktan çık ve kendine gel. Kimsenin umduğu kadın olma ama ayağa kalk ve olman gereken kişi yani kraliçe ol. Canımız yandı evet ama artık oturup ağlamak sana çözüm vermez. Evet herkesin yas dönemi farklıdır. Ama intikamdan sonra da yas dönemine devam edebilirsin."
"Varlığını bilmediğim yavrularımdı onlar benim?" diye bağırdım zihnimden.
"Onlar benim de yavrularımdı!" diye bağırdı aynı şekilde. "Ve ben varlıklarını biliyordum da! Benim de canım yandı unutma ben zaten senim. Senin kurdunun ruhuyum. Ruh hisseder. Ruh her şeyi hisseder. Ben varlıklarını hissetmiştim. Benden sökülüp gitmelerini de hissettim. Şanslısın sen bunu hissetmedin. Ama artık ayağa kalk kaç gün oldu? Ayağa kalk ve bul onu. Bizim yavrularımızı bizden alanı bul. İçindeki gücü bul. Tanrıça sana onları boşuna vermedi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Uyandır Beni
WerewolfYarı kurt yarı su insanı bir kadındı Aurora Nephrite Lupus. Kurt olan annesiyle göl evinde sakin huzurlu ama eksik bir hayatı vardı. Kuzeninin yaklaşan doğumu için saraya adım atana kadar.... Safkan Lycaon Kralı Alexander Sylvius Lycaon yaklaşık ol...