Hazırlıklar

4.3K 243 13
                                    

Alexander

Günün ilerleyen saatlerinde yemek yemek için masada toplanmıştık. Kraliçemi beklerken etrafımdaki konuşmaları çok dinlediğim söylenemezdi daha çok içimdeki bağ aracılığıyla kraliçeme odaklanmıştım.

Gün boyu değişen duygularının hepsi sanki yanımda gibi net bir şekilde hissediliyordu. Hatta o bağımlı olduğum kahkasını kafamda defalarca duymuştum.

Gün içinde nerde olduğunu anlatmakta asla zorlanmadım. Aramızdaki yeni bağa ikimizin de alışması gerekiyordu. Yaklaştığını hissettiğim esnada kurdumu yokluyordum. Kurdum benim aksime tamamen mutlu bir şekilde uyuyordu. İçimden güldüm saldırı olmadıkça uyanacak gibi durmuyordu. Kalçamın sızlamasıyla birlikte aşina kokusunun benim kokumla harmanlanmış halini de içime çektim.

Kapılar açılınca artık yanyana görmeye alışık olduğum üçlü emin adımlarla masaya yaklaşıyordu.

Kraliçem masaya yaklaşınca sesler kesildi ve o yerine oturmadan önce benimle birlikte tüm masa kalkarak onun oturmasını bekledik. Ben oturduktan sonra verdiğim komutla onlar da oturdu ve yemek servisi başladı. Yemek boyunca kraliçem annesi ve Roza yarın akşam ki taç giyme töreni hakkında konuşuyordu.

"Lex" dedi Kraliçem zihnen "Sorun ne? Beyninde dönem çarkların farkındayım ama yetişemiyorum."

"Bir sorun yok Kraliçem" dedim aynı şekilde "bu akşam çok güzelsin."

Annesinin anlattığı bir şeyi dinlerken aynı zamanda "Anlat Alexander sorun ne?" diye tekrar sordu.

Aklımda aynı zamanda oluşan barış görüşmeleri, aramızda gelişen yeni bağ, kraliçemin eğitimi, yönetimle ilgili problemler, yeni Lycaonların eğitimi gibi birbirini kovalayan düşüncelerin hepsini tek tek ona ilettim. Kraliçem sabırla hepsini dinledi ve konuşmam bitince elini elimin üzerine koyarak bana dönüp sıcacık gülümsemesini gösterdi.

"Bunların hepsiyle tek başına mücadele etmek zorunda değilsin Lex" dedi. "Ben yanındayım, Luke yanında, heyet yanında, ırkımız yanında hatta Vitalis bile yanında" dedi sessiz muhabbetimize devam ederek. Ve sonra bana güven ve huzur gönderdi.

"Ayrıca" diye ekledi "ensen yanıyor mu?" Ensemdeki hafif sızıyı hissederken "çünkü" dedi "benim popom sızlıyor." Sonra dönüp yamuk bir gülümsemeyle göz kırptı. Bununla birlikte kalp atışlarım hızlandı ve oturuşumu düzeltmek zorunda kaldım. Ayni zamanda kraliçemin de bacaklarını birbirine bastırarak oturuşunu düzelttiğini farkedince keyifle iç çekerek diğer taraftaki konuşmaya döndüm.

Yemekten sonra herkes odalarına çekildikten sonra Vivet Lupus ile konuşmak için çalışma odamda kaldım. Kraliçem ile bunun hakkında konuşmuş ve bu konuşmayı sadece ikimiz arasında tutmaya karar vermiştik. Çünkü Kraliçem annesinin yanındayken babasından bahsetmeyeceğini düşünüyordu.

Vivet Lupus çalışma odasına gelince Meter bize kahvelerimizi getirerek odadan çıktı.

"Hoşgeldiniz" dedim oturmasını işaret ederek "buyurun lütfen."

"Teşekkür ederim kralım." dedi.

"Sizinle konuşmak istediğim konuyu tahmin ettiğinizi düşünüyorum." dedim.

"Evet kralım tahmin edebiliyorum. Aurora'nın diğer geni hakkında sorularınızın olacağını biliyordum. Ama size söyleyeceklerimin sizin için yeterli olacağını düşünmüyorum."

"Neptunus yani Aurora'nın babası ile yaklaşık 27 yıl öncesinde şu anki evimizin yanındaki gölde tanışmıştık. Balık avlamak için ağ attığımda yaralı birisini farketmiştim. Onu sudan çıkarttığımda çok kan kaybettiğini gördüm ve yarasıyla ilgilenmek için içeri taşıdım. Temizlerken yaralarının ciddi bir şekilde olduğunu gördüm ve günlerce uyanıp kendine gelmesi için bekledim. "

Uyandır Beni Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin