Çığlık

5.6K 375 16
                                    

Aurora

Luke kucağında Roza ile koşarken bizde arkalarından onları takip ediyorduk. Annem bizim arkamızda yarı mutlu yarı endişeli takip ediyordu.

Alexander elimi tutarak beni durdurdu. "Annen ve Luke onun yanında endişelenme." dedi ve elini kaldırıp gözyaşlarımı sildi. Bunu yapana kadar ağladığımı farketmemiştim bile.

"Roza için her şey zaten hazır. Luke bunun hazır olmasını geçen hafta sağladı. Doktorlar, ebe ve yardımcı olacak insanlar geçen hafta saraya getirildi. Korkma kraliçem Roza'ya ya da yavruya bir şey olmayacak."

Sesi beni biraz sakinleştirse de tamamen yatışmak mümkün değildi. "Yanında olmak istiyorum. Hatta bunun için senden öncesinde de izin alınmıştı." dedim sesimin güçlü çıkmadığının farkındaydım.

"Yanında olmana engel olmayacağım kraliçem. Sadece sakinleşmeni istiyorum. Ayrıca artık benim ya da herhangi birinin iznine ihtiyacın yok. Arkadaşının yanında olmak hakkın ama sakinleş çünkü onunda benim gibi senin sakin olmana ihtiyacı var." dedi.

"Tamam ben iyiyim. Hadi gidip yeğenime gelmesi için yardım edelim."

"Emrinizdeyim kraliçem."

Buna alışmak mümkün mü? Ya da bana bu hitap şekline? Her duyduğumda nefesimin teklemesine ya da gerilmeme? Neyse şimdi bu sorularla uğraşmak yerine düşünmem gereken en önemli kişiye odaklandım ve Alexander'in beni oraya yönlendirmesine izin verdim. Yukarı çıktıkça buna pek de çok gerek kalmadı zira kuzenimin her yeri inleten çığlıkları bize yol göstermeye başladı.

Biz yaklaşırken bağırışlar ve telaşlı koşturmalar arttı ama Roza'nın kısık sesi hepsinin arasından bana ulaştı "Nephi nerde teyze?" Annem daha cevap veremeden ben araya girdim.

"Burdayım ufaklık. Ama çığlıklarından o kadar korktum ki yanına yaklaşamadım" dedim gülümseyerek.

Beni görünce Roza da gülümsedi ve ağzının içinde bir şeyler geveledi " Kö..k ..lığ.!" ama sonra tekrar bir sancı geldi ve tekrar çığlık atmaya başladı.

Terden sırıl sıklam olmuş saçlarını yüzünden çekerken fısıldadım "Sanırım yeğenim de  bu lakaptan memnun değil ufaklık ne dersin?" Alexander'in artık ezbere bildiğim o aşina kokusu burnuma geldi dönüp bakınca onunda arkamdan odaya girdiğini ve doktora bir şeyler söyleyerek Luke 'un yanına gidişini izledim. Bana bakıp gülümsedi ve Luke ile birlikte odadan çıkmak için yöneldi. Uzaklaşırken içimdeki paniği hissetmiş gibi kaşlarını çatarak hızla bana döndü. Sanki etraftaki tehlikeyi anlamaya çalışır gibi. Bir sorun olmadığını görünce tek kaşını kaldırarak bana baktı bense utanarak yanımdan uzaklaşmasına verdiğim saçma tepkiyi düşündüm.

Gerçekten sadece yanımdan uzaklaştığı için paniklemiştim. Ne hissettiğimi anlamış gibi gülümsedi yanıma geldi ve "Luke ve ben dışardayız. Senden daha fazla uzaklaşmam mümkün değil." dedi alnıma öpücüğünü kondurmadan hemen önce.

Kapıdan çıkarken "Hmm tamam. Biliyorum" gibi sacma şeyler geveledim sadece alnımdan öpmesiyle içimdeki ateşi düşünürken gizlice gülümsedim. Ama sonra elimdeki inanilmaz acıyla dişlerimi sıktım ve elime baktım. Güzeller güzeli dayanıklı kuzenim tırnaklarını elime öyle bir geçirmişti ki bende onun gibi çığlık atmak üzereydim.

Yardımcılar etrafımızda koştururken sadece Roza'nın elinden tutuyor ve saçma sapan konuşuyordum. Roza yarım saat önce bana bir şeyler anlat dediğinden beri aralıksız saçmalamaya devam ediyordum.

Ebe en sonunda seslendi "Bu sancıyla birlikte ıkınmalısınız leydim. Artık zamanı geldi. "

Ben heyecanla gülerken yanımdaki leydi(!) bir şeyler mırıldanarak nefesini tuttu ve ıkınmaya başladı. O mırıltıların hiç hoş olmadığını anlamak çok zor değildi.

Ebe Roza'nın bacaklarının arasından tekrar seslendi "Çok güzel leydim. Kafasını görüyorum biraz daha dayanın."

Nefes almak için duran Roza'ya seslendim "Evet Leydim az kaldı. " Benden bu hitabı duyan Roza önce kahkaha benzeri bir ses çıkarttı ve sonra çığlıkla devam ederek bebeğini dünyaya getirdi.

Bebek ortaya çıkınca etrafta daha fazla koşuşturma başladı. Ebe bebeği temizlerken doktor Roza ile ilgilendi. Yardımcılar etrafta temiz su kıyafet gibi şeyleri taşıyarak koşturup dururken annem yanımızda mutluluktan ağlıyordu. Bir bebeğe bakıyor bir Roza'ya bir şeyler söylüyor ama inatla ağlamaya devam ediyordu. Bebeğin ortaya koyduğu o ağlama sesiyse üçümüzü de bir süre durdurdu. Üçümüz de nefes almayı bir süre bıraktık ve devam eden çığlıklarla gülmeye başladık. Evet Roza kesinlikle bu bebeğe kendinden çok şey katmıştı.

Roza ve bebek temizlendikten sonra odaya önce Luke geldi. İlk iş olarak Roza'nın yanına koşarak eşini kontrol etti. Onlara alan tanımak için annemle geriye doğru çekildik. Doğumdan sonra Roza'nın yüzü nasıl sağlıkla parlıyorsa Luke 'un yüzü de bir o kadar yorgunluktan solgundu. Ve sonra yardımcı bebeği anne ve babasıyla tanıştırmak için getirdi.
Yanımda hissettiğim yoğunlukla onun geldiğini bakmadan da anlamıştım. Luke ve Roza da krallarının geldiğini anlamış olacaklar ki ona doğru döndüler ve başlarıyla selam verdiler. Alex de hafif bir şekilde başını salladı.

Annem yardım etmek için yanlarına giderken neşeyle sordu " Eee ismini düşündünüz mü?"

Luke gülümseyerek "Hep kız ismine odaklandık. Ama erkek için isim düşünmemiştik" dedi.

Evet büyük medyum yine yanılmıştı ve erkek çocukları olmuştu.

"İsim işini kraliçeye bırkarıyoruz"dedi Roza.

Bende gülümseyerek karşılık verdim. Bir sessizlik anından sonra kraliçenin ben olduğumu hatırlayarak nefesimi tuttum. Sanırım yüzümden durum anlaşıldı ki herkes gülmeye başladı. Önce herkes bana güldüğü için biraz utansam da Roza'nın benden istediği şeyle içimi mutluluk kapladı ve ağzımdan tek bir kelime çıktı "Vitalis." dedim "Vitalis Lycaon."

Ve Vitalis ismini beğenmiş olacak ki tekrar çığlıklarla ağlamaya başladı.

Uyandır Beni Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin