İris

4.9K 322 13
                                    

Aurora

Suya kendimi bıraktığımda adım adım olanları düşünmeye başladım. Vitalis şimdiden enerjisini gösteren bir bebekti. Güçlü olduğu da elinde bıraktığım bir tutam (!) saçımdan belliydi. Ama anneme göre mutlu bir çocuk olacaktı. Tabi bunu ilk söylediğinde ne Roza'nın ne de Luke'un ona inandığını zannetmiyorum. Hallerine gülerek ilk kulaçlarımı atmaya başladım.

Hep birlikte yaptığımız kahvaltıdan sonra yüzmeye gelirken Alexander, heyetten birileri çağırdığı için sarayda kalmak zorunda kaldı. Bende Lia ve Brodick ile yakındaki göle geldim. Amelia ile kısa bir anlaşmamız oldu diyelim o bana Kraliçe Nephi diyecek ki elbette yalnızken ben de ona Lia.

Brodick'e henüz bir kısaltma ya da lakap bulamadım ama onu da bana Kraliçe Nephi diye seslenmeye ikna ettim. Yani benden çok Lia etti.

Dönüp kıyıya doğru tekrar yüzerken kurdumu düşünmeye başladım. Kendimi görmemiştim ama Alexander'a göre onun tam tersiymişim. O yin ise ben ben yang, o gece ise ben gündüz. Asil ve güçlüymüşüm. Zaten şu ana kadar Alexander haricinde kimse kurdumu görmediği için şimdilik onun sözüne inanmış gibi yapıyorum. Çünkü birbirimizi betimlerken dürüst olduğumuzu pek zannetmiyorum.

Bilmem kaçıncı turdan sonra suya daldım ve dipte oturarak Alexander'ı ve kraliçeliği düşündüm. Önce hangisinin daha korkutucu olduğuna karar vermekte zorlandım. Beni yanlış anlamayın Alexander'dan korkmuyorum. Bana hissettirdikleriden korkuyorum. Çok yoğun ve anlamadığım çok şey var. Bunun için zamana ihtiyacım var biliyorum. Bununla ilgili bir problemim yok. Kimse böyle duygularla ilk günden uyuşamaz. Sadece kurtlarda eşleşme olayının bir aşk düşüncesinden daha farklı bir boyutta olduğunu düşünmek belki de bunun için en basitleyici tanım olacaktır.

Ama beni en çok korkutanın kraliçelik olduğuna karar vermem fazla uzun sürmedi. Kraliyetçikler hakkında en ufak bir fikrim yoktu şimdiye kadar. Düne kadar bir tek Luke'u tanıyordum. Kaldı ki onların kuralları ya da görevleri hakkında hiçbir şey bilmiyorum. Kraliçe ne işe yarar ne yapar? Kendimi bildim bileli Alexander kraldı ve kraliçeyi bekliyordu.

Bunu annemle konuşmak için kafamın bir kenarına not ettim ve etrafıma bakınmaya başladım. Bu gölün dibine hiç bakmamıştım. Yavaş yavaş yüzerek içerideki bitkileri ve küçük canlıları görmeye başladım. Sanırım buranın sakinleri dipte birini görmeye alışık değillerdi çünkü bana çekinerek bakıyorlardı. Sabit kalarak bana gelmelerini bekledim. Rengarenk bir balık çekimser bir şekilde ilk adımı attı. Yanıma gelince "Merhaba." dedim "Ben Nephi."

Balık benim sesimi duyunca dondu. Hareketsiz bir şekilde bir süre bekledi. Sonra tam yüzümün önüne geldi ve bana bakarak hızla kuyruğunu hareket ettirmeye başladı. Sanırım sesim onu heyecanlandırdı. Onun peşinden diğer balıklar da eklendi ve etrafımda gezerek beni incelediler. Bense onlara sadece gülerek eşlik ettim. Kahkahamın sesiyle heyecanlanıp hızla hareket etmeye devam ediyorlardı. Rengarenk balık hariç. O yüzümün önünden hiç ayrılmadı. Ona İris adını verdim çünkü aynı gökkuşağına benziyordu.

Onlarla vedalaşıp yukarı çıkarken arkama baktığımda İris'in beni takip ettiğini gördüm. Sanırım yeni bir arkadaş edinmiştim. Yüzeye çıkıp tanışmaları için Lia ve Brodick'i çağıracaktım ki içimde büyüyen ve benden kaynaklanmayan endişeyle sarsıldım.

Lia ve Brodick ismimi söyleyerek etrafta beni arıyordu. Yanlarında tanımadığım bir kaç kişi de vardı. Ve arkadan Alexander ve Luke koşar adım endişeyle geliyordu. Sanırım suyun altında biraz fazla kalmıştım ve yardımcılarımı aşağıda nefes aldığım konusunda uyarmayı unutmuştum. Beni ilk gören Alexander oldu. Gözleri beni bulunca endişe bakışları rahatlamaya dönüştü. Ama sonra omzumun arkasına gözlerini kısarak baktı. O bakınca ben de onu takip ettim ve başta İris olacak şekilde aşağıdaki tüm canlıların yüzeye yakın beklediklerini gördüm. Arkamda rengarenk ve çeşit çeşit sekillerden bir pelerin vardı sanki. Ben onların bu haline gülünce sesimle birlikte yine hızla hareket edip su altına indiler tabiki yine İris hariç.

Benimle birlikte kıyıya gelen İris'i Alexander ile tanıştırmak için bekledim. Sanırım bu yüzden Alexander bana gülmez.

"Alexander" dedim. "Seni yeni arkadaşımla tanıştırmak istiyorum."

"Gülmem" dedi. "Tanışmayı çok isterim."

"Bu İris. İris, sanırım bir arapaima ama böyle renklisini hiç görmemiştim, en yeni arkadaşım. İris Alexander da benim eşim. Eğer onu buralarda görürsen korkup kaçmana gerek yok anlaştık mı?" Sudan kafasını çıkartarak elime dokunması bana anlaştığımızı düşündürdü. Gözden kaybolmadan son kez bize baktı ve tekrar diplere dalmaya devam etti. Ben bir kayaya kollarımı koyup Alexander'a dönerken onun hiç kımıldamadan yanımda eğilmiş bir şekilde beklediğini farkettim.

"Evet kraliçem ortalıkta neler olduğunu merak etmiyor musun?" diye sordu sevecen bir tavırla. Anlaşılan onların telaşlı hallerinden sorumlu tutulmamıştım.

"Tahmin edebiliyorum. Kimse Lia ve Brodick'i su altında kalabildiğim konusunda uyarmadı." Aslında düşününce bunu Alexander ile bile konuşmamıştım. Şaşkın olmayan ifadesine bakılırsa bunu zaten biliyordu. Tahminim Luke ile konuştuğu yönündeydi.

"Sana kim söyledi? Luke mu?"

"Evet kraliçem. Kurt formundayken su altında nefes almanla ilgili konuşmuştum bana ailenin bir kısmının su altı insanı olduğunu söyledi. Ama sana bu konuyla ilgili sormak istediğim bir çok konu var."

"Açıkçası çok bir bilgim yok. Babam benim doğumumu bekleyip ortadan kaybolmuş. Ne kadar sorarsam sorayım annem başka bir bilgi vermedi. Ben de bir süre sonra sormayı bıraktım zaten. O yüzden sana bu konularla ilgili bir şey anlatabilecek tek insan annem." Bunları söylerken yavaş yavaş sudan çıkmaya başlamıştım. Ellerimi kayaya koyup kendimi yukarı çekecekken iki güçlü el tarafından sanki hiç ağırlığım yokmuş gibi kaldırılarak yere bırakıldım. Alexander beni dinlerken bir yandan da Lia'nın uzattığı havluyu alıp etrafıma sarmaya başladı. Sanırım söylediklerime bir cevap verecekti ama tam o sırada karnım konuşmayı tercih etti.

Hem de çok güçlü savaşçı çığlığı şeklinde.

Alexander sol kaşını kaldırarak karnıma baktı ve gülümseyerek elimi tutarak beni saraya götürmeye başladı.  "Gel kraliçem öncelikle karnını doyuralım." Gülümseyerek tamam dedim içimden doyuralım bakalım.

Uyandır Beni Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin